Ana Sayfa Tuncay Uravelli

Tuncay Uravelli

#BerlinaleNotları 4: Out Stealing Horses, The Golden Glove, Mr. Jones

Out Stealing Horses (Ana Yarışma) Per Petterson’un aynı isimli romanından uyarlanan film eşinin ölümü üzerine Oslo’dan Norveç’in küçük bir kasabasına taşınan Trond’un anılarını takip ediyor. Trond karakterinin gençliğine yapılan geri dönüşlerdeki estetik Terrence Malick’in Tree of Life (2011) filmini hatırlatıyor. Yönetmenin Norveç ve İsveç arasındaki dağlarda, nehirlerde, güzel doğada yaptığı çekimler ve yakaladığı görüntüler filmin değerini […]

#BerlinaleNotları 3: Öndög, Aidiyet, A Russian Youth

Öndög (Ana Yarışma) 2006’da Altın Ayı, 2010’da en iyi senaryo ile Gümüş Ayı kazanan Çinli yönetmen Quan’an Wang’ın Berlinale’e döndüğü film, Moğolistan kırsalında insan, doğa, hayvan ilişkilerini anlatımına alıyor. Geniş planlar ile doğa karşısında insanın/hayvanın acizliğini anlatma hevesinde olan film kırsalı kullanımı ve otopsi sahnesi ile Nuri Bilge Ceylan’ın Bir Zamanlar Anadolu’da (2011) filminden çok […]

#BerlinaleNotları 2: Grâce à Dieu, Systemsprenger

Grâce à Dieu (Ana Yarışma) Gerçek bir hikâyeden uyarlanmış film kiliseye karşı açılan bir soruşturmayı üç ana karakteri üzerinden takip ediyor. Sağı solu belli olmayan Fransız yönetmen François Ozon’dan beklenilmeyecek denli politik ve politik doğrucu bir film. Çoğunlukla Lyon’da geçen film bir kiliseyi, çevresini ve Fransız toplumunu Fransız ailesi aracılığı ile inceliyor. Olaydan 20 sene sonra […]

#BerlinaleNotları 1: The Kindness of Strangers, Gully Boy, Fourteen

The Kidness of Strangers (Ana Yarışma) 2009 yapımı An Education ile 3 Oscar adaylığı kazanan Lone Scherfig‘in filmi, New York Manhattan’a iki oğluyla beraber taşınan yalnız bir kadını odağına alıyor. Tahmin edilebilecek bir hikâyeyi benzer karakterlerle ve güçlü oyunculuklara tutunarak farklı bir tarzda yorumlamaya çalışıyor. Duygu sömürüsüne gidebilecek filmi araya mizah sıkıştırırarak doğallaştırıyor. Yönetmen bir iki […]

The Tragedy of Macbeth (1971): İçimizdeki Şeytan

William Shakespeare, tiyatro salonlarında en çok sahnelenen oyunların sahibi olsa da metinlerini hakkını vererek sahneye koymak, oynamak bütün sanatçılar için büyük bir testtir. Aynı zorluk sinema sanatında katlanarak etkisini gösterir. Tiyatro salonunda abes durmayacak bir sahne beyaz perdede eğreti durabilir. Yönetmenin ilk misyonu mizanseni gerçekçi kılmak, tiyatralliğini biraz olsun törpülemektir. Fazla lirik sahneler, uzayan tiratlar seyirciye […]

The Lion King (1994): Çocuklara Shakespeare

Sinemada henüz ‘büyüklere animasyon’ deyişinin ortaya çıkmadığı dönemde, The Little Mermaid (1989), Beauty and the Beast (1991) ve Aladdin (1992) ile Disney adım adım kendi zirvesini oluşturmuştur. Disney’in çocuklar için hazırladığı Aslan Kral belki de stüdyodan çıkan en iyi filmdir. Bir neslin sinemada ilk seyrettikleri film olması sebebiyle kendileri için özel saydıkları bu animasyon, İngiliz drama yazarı William Shakespeare‘in en […]