Ana Sayfa Eleştiriler Benim Dünyam (2013)

Benim Dünyam (2013)

Benim Dünyam (2013)
0
  “Siyah, sadece karanlığın rengi değildir; aynı zamanda başarı ve bilgeliğin rengidir ve mezuniyet cübbesinin de.” 
  Benim Dünyam, edebiyat uyarlaması olup, üçüncü kez sinemaya aktarılan bir hikayenin ürünü. İlk kez 1963 yılında “The Miracle Worker” ismiyle beyaz perdede gösterilen öykü, 2005 yılında Hindistan yapımı olarak “Black” ismiyle yeniden seyircisiyle buluşmuştur. Sessizce ilerleyen film kulaktan kulağa izleyiciler arasında dolaşmış ve “izlemezsen darılırım” şeklinde öneri cümlelerinin kurulmasına sebep olmuştur.
  Black filmi bu kadar beğenilmişken Uğur Yücel de filmi dilimize uyarlamış ve Türk izleyicisiyle Benim Dünyam ismiyle buluşturmak istemiştir. Sahne sahne yeniden çekilen filmin uyarlama olduğunu hatırlatmakta yarar var. Filmi izlemeyenlerin kolaylıkla ‘çalıntı’ diyebileceği film aslında bir uyarlama hatta revizyon. Benim Dünyam’ ın başrollerinde, son yıllarda adından sıkça söz ettiren ve işinde emin adımlarla ilerleyen Beren Saat, yönetmen koltuğunda da oturan Uğur Yücel ve usta ve duygulu oyunculuğuyla Ayça Bingöl yer almaktadır. Hikayenin etkileyiciliği perçinleyen müziklerin sahibi ise Tamer Çıray.

  Ela, 2 yaşında geçirdiği bir hastalık sebebiyle görme ve işitme duyusunu kaybeden Büyükada’ da yaşayan zengin bir ailenin kızıdır. 1950’ lerdeki anlayışın da etkisiyle 8 yaşına kadar eğitimden yoksun olarak büyüyen bu kız çocuğu ailesine bir takım sorunlar yaşatmaktadır. Ela’ nın babası bu gidişe bir dur denmesi gerektiğini söylemekte ve kızının akıl hastanesine yollanması gerektiğini savunmaktadır. Fakat anne, tüm yolları denemek ister ve bir öğretmen tutulur. 20 gün müsaade isteyen öğretmen Mahir, ümitlerin tükendiği anda başarmaya başlar. Ela yeniden doğmuş gibi kendi dünyasını kurar. Büyük bir başarıya imza atan Ela ve Mahir uzun yıllar birlikte yaşarlar. Bu süreç de beyazperdede biz seyircileriyle buluşur.

  Karanlık ve sessiz bir dünyanın ürünü olan film, seyircisine bu duyguları geçirmekte oldukça başarılı olmuştur. Ela ve ailesinin çaresizliği ve Mahir’ in hırsı yoğun bir şekilde içimize işlemekte. Engelli bireyleri de anlamamıza yardımcı olan filmi izlerken gözyaşlarına hakim olmak bir hayli zor. Melodramı seven Türk izleyicisinin büyük rağbet göstereceğini düşündüğüm film, imkansızın aslında imkansız olmadığını hatırlatmakta ve sağlıkla yaşadığımız için şükretmemiz gerektiğini aşılamaktadır.

  Yapımın bu denli seyircisine geçmesindeki en büyük etkenlerden birinin oyunculuklar olduğunu düşünmekteyim. Daha önceki sınavlarından başarıyla geçen Beren Saat’ in bu film için fazlaca hazırlandığı göze çarpmaktadır. Engelli birinin tüm özelliklerini başarıyla içselleştiren Saat, film için işaret dili öğrenmiş ve bastonla yürüme dersi almıştır. Mimikleri, tavırları, sesleri, bakışları, duruşu abartıdan uzak ve çok yerindedir. Çaresiz bir anne rolünde gördüğümüz Ayça Bingöl ise, anaç tavrını tüm filme aktarmış ve izleyicinin duygularını yoğunlaştırmada başarılı olmuştur. Uğur Yücel ise acılı ve hırslı öğretmen karakterine bürünmüş ve yönetmen koltuğunda otururken tüm bunları beyazperdeye başarıyla aktarmıştır.
  Birden fazla etkileyici sahneyi bünyesinde barındıran yapımın eleştirilere de maruz kalacağını düşünüyorum. Buna rağmen beğeniyle izleneceğini ve oyunculara haklarının verileceğini düşünüyorum. Türk seyircisini eline almayı başaracak hikaye, dram sevenlerin muhakkak görmesi gereken ve üzerinde konuşulması gereken bir film.

Bir Cevap Yazın