Ana Sayfa Eleştiriler Çiçek Abbas (1982): Şoförsen Bas Gaza

Çiçek Abbas (1982): Şoförsen Bas Gaza

Çiçek Abbas (1982): Şoförsen Bas Gaza 6.0
0
Yavuz Turgul, gazetecilikle başladığı hayatına, ilk yönetmenliğini yaptığı Fahriye Abla’dan (1984) önce, Kartal Tibet ve Ertem Eğilmez’in filmlerinde senaryo yazarı olarak devam etmiştir. “Arzu Film Ekolü”nün kurucusu Eğilmez ile birlikte, Türkiye sinemasının Yeşilçam melodramından, “Yeni Türkiye Sineması”na geçişinde köprü görevi yapmıştır. Bu geçişin son filmi olarak nitelendirilebilecek, Turgul’un senaryosunu yazıp yönettiği Eşkıya (1996) önemli bir dönüm noktasıdır. Atıf Yılmaz ve Ömer Kavur‘un da dahil edilebileceği, seyirciyle filmler arasında sıkı bağlar oluşmasını sağlayan samimiyetin, aile ve mahalle ortamındaki birlikteliğin öne çıktığı, toplumsal dertlerden birey olmanın sancılarına da yavaştan geçişin yaşandığı 1975-1985 arasındaki dönem, Münir Özkul‘un Bizim Aile (1975) filminde, fabrika patronuna yaptığı tiratla, Şener Şen‘in Züğürt Ağa‘da (1985), köyünü satıp şehirde yeni bir hayat kurmaya gelen ağayı canlandırırken domates satmaya çalıştığı sahneyle, Selvi Boylum Al Yazmalım (1978) filminde, Türkan Şoray‘ın oğlunun babası Kadir İnanır‘a veda ederken içinden söylediği “Sevgi emekti!” repliğiyle hatırlanabilir.

İstanbul, Alibeyköy, çamurlu sokaklar ve gecekondular dekorunda, dolmuş şoförü olan Şakir ve erkeklerle kırıştırmasın diye evden çıkmasını yasakladığı kardeşi Şükriye’nin kavgasıyla açılır film. Şakir, sözlüsü Nazlı’yı evlilik konusunda oyalayıp başka kadınlarla gönül eğlendirir ve Nazlı’dan kendini soğutur. Muavin olan Abbas ise Nazlı’ya âşıktır ve borca girme pahasına kırmızı bir minibüs alıp Nazlı’yı babasından ister. Türk sinemasının en uyumlu ikilisi İlyas Salman ve Şener Şen’in rekabetine dönüşen film, komedi, dram, romantizm türleri arasında dengeli bir şekilde ilerliyor. Maço, acımasız, kötülük timsali Şakir ile saf, dürüst Abbas arasındaki çekişme, düzenin halkı getirdiği noktaya karşı alınmaya çalışılan bir rövanş gibidir. Turgul’un senaristliklerinde yer aldığı, Banker Bilo (1980), Züğürt Ağa (1985) vb. filmlerinde, Türkiye’nin geç modernleşmesinin ve köyden kente göçün sonucu, yoksul mahallelerde yaşanan sosyal çatışmaların izini sürdüğü bu filmler, kapitalizme, kötülüğe, ahlaksızlığa karşı mahallecek hep beraber savaşmazsak yenileceğimizin anlatımıdır.


“Müslüman mahallesi değil mi lan burası?”, “Şakire çay yok!”, “Ne diyem, mesela Mahmut mu diyem?”, “Ne çabuk bitirim oldun be anam!” ve meşhur atışma sahnesindeki diyaloglar ile günümüzde de popülerliğini sürdüren film, TV’de her karşımıza çıktığında gülümsetmeyi ve kendisini izletmeyi başarıyor. Fakat finalde, Şakir’in kız kardeşi Şükriye’nin dönüşümü ile düğüm, aceleye getirilerek çözülüyor. Film, fazla naif davranarak gerçekçiliği ıskalıyor. 90’lar sinemasına erken geçiş fırsatını kaçırırken, The Graduate (1967) esinli sayılabilecek finaliyle seyircinin filmden mutlu, mesut ayrılmasını sağlıyor.

Kapasitesi ancak reklam filmi çekmeye yetebilecek Sinan Çetin’in bu filmi yönetmesi ise her açıdan talihsizlik olmuştur. Senarist Yavuz Turgul ile bu filmle başlayan aralarındaki husumet hâlâ devam etmektedir. Sahneler arası hızlı geçişler, sonradan eklenen ses, özensiz mizansenler, kitsch denilebilecek hayal ve kâbus sahneleri filmin kalitesini bir miktar düşürse de filmin kült statüsüne ulaşmasını engellememiştir.

Yeşilçam’ın en iyi senaryolarının altında imzası bulunan Yavuz Turgul, özellikle efsaneleşen diyaloglarıyla kendisini sürekli izleten, zamanın eskitemediği bir klasiğe imza atıyor. Cahit Berkay’ın kusursuz film müziği ve Barış Manço’nun Dönence şarkısı filme hüzünlü ve özel bir hava katıyor. Başrollerdeki Şener Şen, İlyas Salman ve Ayşen Gruda’nın yanı sıra Türkiye sinemasının önemli oyuncularından İhsan Yüce, Hikmet Gül, Ahmet Mekin de filmde yer alıyor.

Puanlama

6.0

6.0
Kullanıcı Oyu: ( 2 oylar ) 6.7

Bir Cevap Yazın