Ana Sayfa Eleştiriler Dövüş Kulübü / Fight Club

Dövüş Kulübü / Fight Club

Dövüş Kulübü / Fight Club
0

 

First rule of fight club is: Do not talk about ‘fight club’
Second rule of fight club is: Do not talk about ‘fight club’
  1999 yapımı, Chuck Palanhuik’in aynı adlı kitabından yola çıkılarak çekilen film, konusu itibariyle oldukça çarpıcı. Başrollerinde Edward Norton, Brad Pitt ve şahsi hayranlığımın bulunduğu Helena Bonham Carter olması daha en başta filme olan merakı körüklüyor. Ki filmi izlemeden önce IMBD’ye göz atarsanız da puanının 8.9 olduğunu görebilirsiniz. Yönetmenliğini The Curious Case of Benjamin Button’dan da hatırlayacağımız David Fincher yapıyor. Tüm bunların üstüne film de her türlü beklentiyi karşılayıp, üzerine de şok edici bir şekilde bitince tadından yenmeyen bir karışım çıkıyor ortaya.
  Film hayatının oldukça anlamsız olduğunu düşünen bir otomobil firması çalışanının kronik uykusuzluk şikayetiyle doktora gitmesi ve doktorun ona biraz kanser hastalarıyla takılmasını önermesiyle başlıyor. Kanser hastalarıyla takılırken Marla Singer’la (Helena Bonham Carter) tanışması karakterimizin yaşadığı büyük bir dönüm noktası. Bir diğer dönüm noktası da çıktığı yolculukta Tyler Durden’la  (Brad Pitt) tanışması diyebiliriz. Yine bu yolculuk sonrası evine döndüğünde artık dönecek bir evi olmadığını çünkü bu evin yangında kül olduğunu görüyoruz. Bunun üzerine karakterimiz Tyler Durden’in yanına taşınıyor ve olaylar gelişmeye başlıyor.
  Bu filmdeki en önemli noktalar şüphesiz ki karakterlerimizin bir araya gelerek bir dövüş klubü kurmaları ve bu klubün “birilerini döverek kendimizi rahatlatalım” amacından saparak ülke çapında bir ayaklanma planına dönüşmesi şeklinde özetlenebilir. Konunun ayrıntılarıyla verilmesi filmin güzelliğini baltalayabilir diye düşündüğümde çok derine inmiyorum. Ancak izleyince neden ayrıntılı bir tarif vermekten kaçındığımı anlayabilirsiniz.
  Filmde yer alan dövüş sahneleri bazılarını rahatsız edebilir ancak kendinizi bu sahnelerin şiddet dolu içeriğinden soyutlayabilirseniz çok keyifli olabilir. Üstelik oyuncuların harikalığı, yönetmenin ustalığı da her karesinde kendisini gösteriyor. Konu itibariyle yüzeysel olmanın çok ötesinde, açıkça yaptığı kapitalizm eleştirileriyle de bunu da kanıtlıyor. Aynı zamanda sizi kolayca içine çekebilecek ve sahip olduğu atmosferi izleyicilerine de hissettirebilecek bir film.
   Bütün bu karışımın içine soundtrack olarak Pixies-Where is my mind? ı da katarsanız filmin neden bu kadar çok beğeni aldığını ve neden bu kadar çok hayranı olduğunu daha net bir biçimde görebilirsiniz. Genel güzelliğinin haricinde, yıllar sonra bile screenshotlarını her yerde gördüğümüz bir film olan Fight Club her zaman için başa dönüp izlenebilecek filmlerden.

Bir Cevap Yazın