Can Dostum / Good Will Hunting (1997)
Matematik; çoğu kişiler için ulaşılamaz bir yerde büyük bir bilinmeyen iken kimileri için bir uğraş ve o uğraş sonunda alışılagelmişin dışında alınan güzel bir tatdır. Gerçek hayatta da iki sıkı dost olan Matt Damon ve Ben Affleck senaryosunu yazdığı, Milk ve Elephant filmlerinin yönetmeni Gus Van Sant’ın yönettiği Good Will Hunting bundan yaklaşık 20 yıl önce vizyona girdi.
Will (Matt Damon) başıboş, alkole düşkün yaşından dolayı kızlara oldukça ilgili 20 li yaşlarının başında biridir. Yaşıtları gibi üniversite okumak yerine çoğu kişinin okumak için hayalini bile kuramadığı üniversitede o temizlik görevlisidir. Çünkü okullarda alınan eğitimi dışarıda kendi başına daha ucuza ve daha iyisini aldığı kanaatindedir. Bir gün Stellan Skarsgård’ın canlandırdığı Prof. Gerald Lambeau bir tahtaya öğrencilerinin çözmesi için bir Fourier Denklemi yazar. Çözülemeyeceğinden emindir. Fakat sizin de tahmin edeceğiniz üzere Will bu soruyu çok rahatlıkla çözer. Bütün ilgi bir anda ona kayar. Ondaki bu yeteneği fark eden ve boşa gitmemesini isteyen Prof. Lambeau onu bir şekilde himayesini altına alır. Zamanla eski oda arkadaşı olan Sean Maguire (Robin Williams) ile Will’i tanıştırır. Kolay kolay kimse ile bağ kuramayan Will ile Sean arasındaki yaklaşımı konu alan Good Will Hunting, Will’in kariyerinin ne tarafa doğru sürüklenmesi gerektiğine dair soruyu da merkezine alıp güzel bir hikaye ile bizi yüzleştiriyor.
Film, başlangıcında izleyiciyi matematiksel ifadelere maruz bırakıyor. Ama bunu tam dozajında yapıyor. Fourier Denklemlerine / Dönüşümlerine girmekte fazla ısrarcı olmuyor. Başka bir örnekte dört yılda bir verilen Fields Madalyası’ndan bahsederken matematik dalında verilen Nobel diye açıklamasınıda yanında ekliyor.
Good Will Hunting içinde barındırdığı bana sorarsanız muazzam derecede iyi olan repliklerde izleyiciyi içine çekmeyi başarıyor. Herkes kendinden bir şeyler bulmayı başarıyor. Matematik dışında diğer sosyal bilimlere de hobi düzeyinden fazla ilgili olan Will bunu fırsatını bulduğu her ortamda gösteriyor. Bu şekilde de Harvard’lı tıp okuyan bir kızla yakınlaşma şansına erişiyor. Bilgiyi kullanmada bir o kadar usta olan Will iş duyguları kullanmaya gelince çocuktan farksız davranıyor. Kendi kafasında kurduğu mekanizma duyguları algoritmaya çevirmeye başladığı anda Will kaybediyor. Bu tip konularda Sean’den istemeden de olsa yardım alıyor. Sean bu konuda: “Sana kadınları sorsam neleri sevdikleri hakkında bir sürü şey sayarsın. Belki birkaç kere yatmışsındır da. Ama bir kadının yanında uyanmanın ve mutlu olmanın ne demek olduğunu söyleyemezsin. Sana savaşı sorsam Shakespeare’den bahsedersin değil mi? Ama hiç savaş görmedin. En yakın dostunun, kafası kucağında son nefesini verirken sana nasıl baktığını görmedin. Sana aşkı sorsam sonelerden alıntı yapacaksın. Ama bir kadının karşısında hiç tamamen savunmasız kalmadın. Sana gözleriyle hükmedecek birini hiç görmedin. Tanrı’nın seni cehennemden kurtarması için indirdiği meleğin o olduğunu hiç düşünmedin. Onun meleği olmak nasıl bir şey bunu da bilmiyorsun. Bir aşkı sonsuza dek paylaşmayı… ” Bu replik gibi etkili replikle film içinde sık sık karşılaşıyoruz. O sene kazandığı iki Oscar heykelciğinden biri olan “En İyi Senaryo” dalı ortaya attığımız hipotezi kanıtlar nitelikte. Aldığı diğer Oscar’dan da fırsat bulmuşken bahsedilmesi gerektiğini düşünüyorum. Geçtiğimiz yıllarda hayatını kaybeden usta oyuncu Robin Williams’ın kazandığı tek Oscar ödülü olarak tarihe geçiyor.
Bir filmin akılda kalması için sadece yönetmeninin veya oyuncularının iyi iş çıkarmasının yetmediğini çoğu kez gördük. Bu durumun istisnası da oldukça azdır. Good Will Hunting, bir filmin unutulmaz olması için gerekli olan bütün şartları sağlıyor. Senaryo, oyunculuklar, yönetmenlik ve müzik hepsinde ayrı ayrı başarılı olduğunu gösteriyor. Good Will Hunting, matematiğe dayalı bir film olarak görünse de sonradan yönünü bir gencin yolunu bulma çabası olarak değiştiriyor. Will eski sisteme yeni bir çark olmak istemiyor. Yer yer politik ve sistemi yargılayan eleştirilerde de bulunuyor. Hatta bu eleştiriler zaman zaman gediğine oturuyor. Bu yüzden her kesimden izleyiciye hitap ediyor.
