Yıldızlararası / Interstellar (2014)

Yıldızlararası / Interstellar (2014)
1

Gitme o güzel geceye tatlılıkla

İhtiyarlık yanmalı ve saçmamalı gün kapandığında;

Öfkelen, öfkelen ışığın ölmesinin karşısında

                                                       Dylan Thomas

Nerdeyse tamamı kaliteli ve seyir zevki doruklarda işler çıkaran Christopher Nolan bu düzeni Interstellar’da da devam ettiriyor diyebiliriz.

Cooper uzaya çıkan bir mühendis ve aynı zamanda NASA’nın en iyi pilotu iken Amerikan hükümeti boşa gider olduğunu düşünerek NASA’yı dağıtıyor. (Düşünün durumun vehametini.) Bu yüzden Cooper sıradan bir çiftci olarak iki çocuğuyla ve ölen eşinin babasıyla hayatına devam ediyor.  Bir anda ortaya çıkan, Cooper’a göre manyetik alan olarak adlandırılan durumun peşi sıra bazı olaylar gerçekleşiyor. Bu olayların nasıl ortaya çıktığı merak eden Cooper ve ondan daha meraklı olan kızı Murph bir anda kendilerini gizlenmiş NASA üssünde buluyorlar. Film bu andan itibaren Cooper ve ekibinin uzay macerasını ve Murph ile Cooper arasındaki eski tip hollywood usülü aile dramını işliyor. Filmin gelmek istediği noktayı ise Cooper’ın söylemiş olduğu “İnsanlık burada doğdu ama burada ölmeyecek” sözüyle özetleyebiliriz.

Bu kadar büyük beklentileri olan bir film hiç bir şekilde hayal kırıklığı yaşatmasın diye Nolan işini şansa bırakmıyor ve kaliteli oyuncuları bir araya getiriyor. Matthew McConaughey,  Anne Hathaway,  Jessica Chastain, Matt Damon ve Michael Caine gibi isimleri saysak oldukça yeterli olur sanıyorum. Matthew McConaughey’in geçen sene kazanmış olduğu Oscar’dan sonra müthiş bir çıkışa geçtiği gözle görülür bir gerçek. Interstellar’da da bu istikrarlı performansına bir yenisini ekliyor. Michael Caine ise Dylan Thomas’ın “Do not go gentle into that good night” şiirinden bir dörtlük ile hafızamızda yer ediyor.

Filmi iki aşamada değerlendirmenin daha sağlıklı ve mantıklı olacağı kanısındayım. İlk aşamada sorulması gereken soru şu Interstellar’dan ne bekliyorduk? İlk başta filmin bir Christopher Nolan filmi olduğunu hatırlatmak gerekiyor. Yazının başında da söylediğim gibi seyir zevki yüksek ve görsel olarak zengin bir film bekliyorduk ki bu böyle oldu. Böyle bakıldığı zaman beklentilerimi ve çoğu kişinin beklentisini karşıladığını düşünüyorum.interstellar 1

Interstellar görsellik olarak ne kadar zenginse bazı bariz mantıksızlıkları barındırmıyor değil. Mantıksızlık filmin kurgusuyla alakalı. Yaşanacak bir hali kalmayan dünyada insan nüfusu gitgide azalıyor, bunun sebebini ise salgın hastalığa ve şimdinin büyük sorunu olan küresel ısınmaya bağlıyor. Bir insanın yaşamını devam ettirmesi neredeyse imkansız. Ama biz insanlar bu noktada “zoru seviyoruz” havası yaratıyoruz. Salgın hastalığı ve hasatları yok eden küfün çaresini bulmayı bir kenara bırakıyoruz. Uzaya çıkıp solucan deliklerinden, karadeliklerden geçip insanlık için yeni bir “yuva” aramaya kalkıyoruz. Uzaya çıkıp yuva aramak mı, salgın hastalığın çaresini bulmak mı daha kolay tartışmaya açık bir durum.

Filmdeki bir diğer mantık dışılık daha doğrusu boşluk da Cooper’ın kızı Murph’ün zeki olmasından kaynaklı ortaya çıkıyor. Film boyunca Murph’ü sürekli zeki olarak sıfatlandırıyorlar. Ama zeki olmasının sebebi net bir şeye bağlanamıyor. Kitaplara ve uzaya ilgisi varsa ya da babasının kızı o zekidir yargısı varsa tabiki söyleyecek fazla sözümüz yok.

İkinci aşamada ise filmin bilimsellik boyutundan bahsedebiliriz. İlk olarak filmin yapımcılarından biri olan Kip Thorne’dan bahsedelim.  Thorne kütleçekim fiziği ve astrofizik konularında araştırmalar yürüten aynı zamanda Feynman Teorik Fizik Profesörlüğü ünvanı alan bir fizikçi. Yani varmak istediğim yer filmi ne kadar Nolan kardeşler yazmış olsa da ortaya atılan tezlerin ve gösterilen olayların içinin boş olmamasıdır. Hem filmin anlaşılmazlığını hem de uzayı açıklamak amaçlı yazdığı bir kitap bile var. Kitabın ismi The Science of Interstellar.

Ayrıca sinema tarihine bakıldığında Einstein’ın izafiyet teorisi olarak da bilinen genel görelilik kuramına bu kadar fazla değinen bir film var mıdır bilmiyorum? Fırsat bulunan her sahnede Einstein’a değinen, uzay ve zamanın bükülmesi hakkında herkes tarafından anlaşılmasa da akla yatkın yorumlar yapılan bir film Interstellar.

Film ayrıca Amerikalılar uzayı çıktı mı yoksa bunların hepsi bir kurmaca mı dedikodularına atıfta bulunarak bir nevi Amerika’nın ve NASA’nın adına leke sürdürmemeye çalışıyor.interstellar 2

Nolan her defasında yönetmen koltuğuna oturduğunda muhakkak arka fonda Hans Zimmer’in müzikleri  olur, bu filmde de olduğu gibi. Hans Zimmer için fazla bir söz söylemeye gerek yok. O belki de soundtrack diyince akla gelen 2-3 isimden biri. Müzik filmdeki bazı sahnelerin çok rahatlıkla önüne geçiyor ve tüylerinizin diken diken olmasını sağlayarak adeta sizi çarpıyor.

Genel bir yorum yapmak gerekirse Christopher Nolan’ın tarzını sevenlerin muhakkak seveceği türden bir film Interstellar ve bu yılın en etkileyici bilim kurgu filmlerinden belki de en iyisi diyebilirim. Bazı sahnelerde boş kalan içi dolmayan yerler elbet var. Fakat bunlar filme gölge düşürecek cinsten değil. Son 45 dakikası ilk 2 saatlik kısmına göre daha ilgi çekici ve merak uyandırıcı gelebilir. Fazla ayrıntıya takılmadan kendinizi uzayın özellikle Gargantua’nın kollarına bırakın.

Yorum(1)

Bir Cevap Yazın