Kefaret / Atonement (2007)
Film, İkinci Dünya Savaşı yıllarında geçen kasvetli bir aşk hikayesi, bir kefaret öyküsüdür. Babasının yıllar önce kaçıp gittiği konakta çalışan Robbie (James McAvoya) kendisine yardım eden insanlara büyük bir şükran duymaktadır. Evin küçük kızı Briony ona aşık, ancak Robbie küçük kızın ablası Cecilia’ya (Keira Knightley ) karşı ilgi duymaktadır. Cecilia ve Robbie küçük kız Briony tarafından uygunsuz bir vaziyette yakalanır, küçük kız aşkına karşılık bulamamış olmaktan mıdır bilinmez Robbie’ye büyük bir iftira atar ve Robbie’nin eğitim hayatıyla birlikte bütün hayatını altüst eder. Bahtsız sevgili Robbie savaşa gönderilir, Cecillia ile ayrı düşerler. Başkalarına ait sırlara tanık olan Briony, atmış olduğu iftiranın kefaretini ödemek için ölene kadar çabalayacaktır.
Filmi izleme sebeplerimden en büyüğü daha önceden de severek izlediğim Anna Karenina,The Soloist (Virtüöz), Aşk ve Gurur filmlerinin yönetmeni olan Joe Wright’tı. Yönetmen bu filmlerden önce pek ünlü olmayan televizyon dizilerinin yönetmenliğini de yapmış. Pişmanlık ve vicdan azabının en üst noktada olduğu aşkın belki de ikinci planda kaldığı filmde, Keira Knightley ve James McAvoy’un performansları çok çok iyi. Öyle ki, 50. dakikadan sonra bir süreliğine, Becoming Jane ile tanıdığım oyuncu McAvoy’un müthiş performansının içerisinde sürükleniyorsunuz desem abartmış olmam.
Bir kitabın hikayesini anlatan Kefaret (Atonement) deyim yerindeyse, ‘acıklı bir aşk hikayesini’ işlemiş. İyi bir sinema dili ile savaş dönemi portrelerini oldukça güzel yansıtan film, oyuncu yönetimi bakımından da alkışı hak ediyor. 7 dalda Oscar Adayı olan film, 7.8 IMDB puanına sahip.İzlerken edebi bir romanı okuyormuşsunuz hissi yaratan Atonement, izlemekte oldukça gecikmiş olduğum bir film, özellikle romantik aşk filmi severlere şiddetle tavsiye ediyorum.
