Marslı / The Martian (2015)

Marslı / The Martian (2015)
2

Goodreads üyeleri tarafından geçtiğimiz yılın en iyi bilim kurgu kitabı seçilen Andy Weir’in yazdığı The Martian bu hafta gösterime girdi. Kadrosu tanınmış oyunculardan oluşunca ve yönetmen koltuğunda Alien, Blade Runner, Prometheus gibi ünlü filmlerin yönetmeni Ridley Scott oturunca The Martian bilim kurgu fanatikleri tarafından meraklı gözlerle beklendi. Yapım; kitabı olan bir bilim kurgu filmi olduğundan seyirci kitlesi de kitabı okuyup izleyenler ya da sadece izleyenler şeklinde iki kesimden oluşuyor. Bu yüzden film iki farklı açıdan değerlendirilebilir.

Mars’ı araştırmak için gönderilen 6 kişilik Ares 3 ekibi hiç ummadıkları bir fırtına ile karşılaşırlar. Bu fırtına da ekibin en şansız ismi Mark Watney’dir. Fırtınada bir parçanın yerinden fırlaması sonucunda yaralanır. Kumandan Lewis önderliğindeki ekibin kalanı ise Watney’i öldü sanarak geride bırakırlar. Bu andan itibaren Watney Mars’da tek başınadır. Filmin geri kalanında ise Watney’in hayatta kalma çabasına şahit oluruz.

Mark’ın Mars’da hayatta kalma ihtimali sıradan bir insana göre çok daha fazladır çünkü kendisi hem botanist hem de makine mühendisidir. (Filmde bahsetmemesine rağmen kitapta sık sık mühendis olduğundan bahsediliyor.) Kendi patatesini yetiştiren, kendi suyunu üreten ve gerekli teknik konularda oldukça başarılı işler ortaya koyan birini izlemeye başlıyoruz.

Filmin büyük çoğunluğu Mars’da geçse de, Dünya’da olan kısımlarda genel olarak Nasa propagandasıyla karşılaşıyoruz. Nasa sürekli bir kurtarma planı hazırlama çabası içinde bulunuyor. Nasa’nın yer aldığı her sahnenin sonunda ise bir alkış tufanına şahit oluyoruz.martian-gallery9

The Martian; son dönemlerde karşımıza çıkan uzay temalı filmlerin başını çeken Gravity ve Interstellar’a nazaran daha az uzayı uzay yapan unsurları kullanıyor. Genel hatlarıyla da bakarsak bu yüzden bilim kurgudan ziyade bir astronotun hayatta kalma çabasını ele aldığı için aksiyon ve macera türüne kayıyor.

Scott filmde her fırsatını yakaladığı anda ise araya espri, muziplik sıkıştırma gayretinden kendini alamıyor. Bu gayreti de sonuç veriyor. Filmde adı geçen Elrond Projesiyle Yüzüklerin Efendisine gönderme de bulunuyor. Mitch Henderson karakterini canlandıran Sean Bean (kendisi aynı zamanda Yüzüklerin Efendisi’nde Boromir karakterini canlandırıyordu.) projenin isminin nereden geldiğini uzun uzun açıklıyor. Filmin final sahnesinde ise ana karakterimiz Watney, Iron Man’i dalga konusu haline getiriyor.

Martian’ın oyuncu kadrosunda ise Mark Watney’i Matt Damon canlandırıyor. Kumandan Lewis’e ise Jessica Chastain hayat veriyor. Damon ve Chastain’i Interstellar’da da beraber izlemiştik. Damon orda da bir astronotu canlandırıyordu. Jeff Daniels ve Chiwetel Ejiofor ise Nasa’da çalışan üst düzey yetkililer rolünde karşımıza çıkıyorlar. Filmde dikkat çeken herhangi bir oyunculuk yok. Her oyuncu kendi oyunculuğu kadar oynamış. Ne çok kötü ne de çok iyi bir performans olduğunu düşünmüyorum.pagebdf

Kitabın sonunda yer alan gerçeküstü bir kurtarma planının, daha kabul edilebilir bir kurtarma planı ile değiştiğini kitabı okuyanlar fark edebilir. Kitapta geçen Watney’in uzun yolculuğunda şahit olacağı büyük kum fırtınası ise filmde es geçilmiş. Uzun yolculuktaki zorlu anlar hiçbir şekilde karşımıza çıkmıyor. İzlediğimiz kadarıyla sadece yorucu bir seyahat oluyor. Kitapta geçen teknik bilgilere ise Scott çok az değinmiş. Bu tavrını anlayabiliriz çünkü bilinmeyen terimler ve ifadelerle dolu bir filmin izleyiciyi cezbetmeme ihtimali de oldukça yüksek. Kitabın filme aktarımını sağlayan Drew Goddard’ın filmin kapanış sekansına eklemeler yaptığını görüyoruz. Filmin kaderini etkilemese de Goddard’ın eklemeleri filmin kitaba göre daha ayakları üstüne basan bir sonla bitmesine sebep oluyor.

The Martian genel olarak (sonu hariç) yüksek temposu olmayan bir film. Bir hayatta kalma hikayesi. Küçük gerilmeler yaşıyoruz ama sürekliliği olmadığı için yönetmen istediği etkiyi yaratamıyor. Bazı sahnelerde teknik bilgilere fazla girilmediği için ise doyurucu gelmiyor ve tatmin olmuyorsunuz. Bu kadar olumsuz cümlenin arka arkaya sıralanması filmin tamamen hüsran doğuran, kalitesiz bir film olduğu anlamına gelmesin. Fazla espri barındırmasının uzayda geçen bu filme farklı bir hava kattığını düşünüyorum. Scott’ın Mars atmosferini izleyiciye yaşattığı kanaatindeyim. Son birkaç şey söylemek gerekirse; sadece kitabı okuyanlar için beklentinin aşağısında kalmasını normal karşılayabiliriz. Fakat bu kitabı okumayanları tatmin edecek bir film olduğu anlamına gelmiyor. Akılda kalıcı etki bırakmayacağını düşünsem de bu hafta vizyona giren filmler arasında en fazla şansı hak eden film olduğunu söyleyebilirim. İyi seyirler.

Yorum(2)

  1. iyi oyunculuk yok mu zira matt damonun performansı kesınlıkle konusulması gerekıyor gayet iyi bir iş çıkardığı ortada hakkını vermeniz gerekiyor

    1. İyi oyunculukluklar var ama çok iyi oyuncular tarafından sergileniyor bu oyunculuklar. Yazıda dediğim gibi herkes kendi kadar oynamış. Matt Damon bana sorarsanız burda oyunculuğunun üstüne net bir şekilde bir koymamış. Olağan dışı bir performans değil.

Hürrem Celil Erdoğan için bir cevap yazınCevabı iptal et