Ana Sayfa Eleştiriler Morte a Venezia / Venedik’te Ölüm (1971)

Morte a Venezia / Venedik’te Ölüm (1971)

Morte a Venezia / Venedik’te Ölüm (1971)
0
İtalyan yönetmen Luchino Visconti’nin en ünlü filmi olan “Venedik’te Ölüm” , Nobel edebiyat ödüllü yazar Thomas Mann’ın aynı adlı uzun öyküsünden uyarlanmış.

Eser, Thomas Mann açısından otobiyografik özellikler taşıyor. Filmin, ve aynı zamanda kitabın, ana karakteri olan Gustav von Aschenbach, kırklı yaşlarının başında, tanınmış bir yazardır. Bu yönden Mann’a benzemektedir. Gustav von Aschenbach, yeni eseri üzerinde çalışmaya başlamadan önce sakin bir tatil yapıp dinlenmek için Venedik’e gelir. Aradığı huzuru burada bulur fakat karşısına hiç beklemediği bir anda çıkan bir kişi onun tüm dengesini alt üst eder. Bu kişi, on beş-on altı yaşlarındaki sarışın bir oğlan çocuğudur. Gustav von Aschenbach, Tadzio adındaki güzelliğiyle Yunan tanrılarını andıran bu çocuğa büyük bir tutkuyla bağlanır. Sürekli onu izler, Tadzio’yu seyretmekten büyük zevk alır. Ama Aschenbach’ın tutkusu sapıkça bir şehvet değildir. Aschenbach, Tadzio’yu bir sanat eserini sever gibi sevmektedir ve onun masumiyetini, saflığını bozmak istememecesine ona dokunmaya kıyamaz. Onunla konuşmaz, iletişime bile geçmez. Çünkü onu korkutmak istemez. Onun hep böyle kalabilmesi için ondan uzak durması gerektiğini bilmektedir. Tadzio kendisi yüzünden zarar görürse, Aschenbah bir tabloyu, heykeli parçalamış, güzel bir müzik eserinin notalarıyla oynayarak eseri mahvetmiş gibi hissedecektir. Böylece, ana karakterin Tadzio’ya bağlanışının pedofilik bir yanı olmadığını, cinsellik içermediğini, bu bağlanışın sanatçının sanat eserine olan tutkusu gibi olduğunu anlıyoruz.
Morte_a_Venezia
Kitapta bir yazar olan Gustav von Aschenbach, filmde besteci olarak ele alınmış. Bu değişimin, filmin dramatikliğini arttıran bir unsur olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü müzik anlayışları, edebiyat anlayışlarından çok daha hızlı bir şekilde değişir. Bu yüzden filmde, sanatçının içine düştüğü çıkmazların anlatılması yönünden besteci bir karakter çok daha başarılı ve etkili olmuş.

Yunan mitolojisindeki Zeus ve Ganymedes mitinden esinlenilen filmde müzik olarak Thomas Mann’ın yakın arkadaşı olan besteci Gustav Mahler’in beşinci senfonisinin beşinci bölümü tercih edilmiş. Bu dingin müzik, filmin sunduğu Venedik panoramasına oldukça uyumlu. Kanallarda gondolla geziniyormuş hissi veriyor bu film. Suların sallantısı ve Mahler’in huzur veren ama bir yandan da geren müziği eşliğinde oluşturulan bilinç akışı hissiyatı; anı-melankoli dünyasıyla gerçek dünyanın ani geçişleri, bu tema sayesinde çok rahat bit şekilde seyirciye sirayet ediyor.

Gustav von Aschenbach ile dostunun sanat üzerine yaptıkları entelektüel konuşmalar oldukça nüktedan ve bilgilendirici. Sanatçıların karmaşık düşünce yapılarını çok güzel bir şekilde yansıtmış.

Tadzio’nun saflığının, duru güzelliğinin ve masumiyetinin verilmesi açısından çocuğun piyano çaldığı sahne müthiş bir fikirdi. Tadzio’nun çekingen parmaklarının klavye üzerinde dolaşması ve yavaş yavaş, kesik kesik “Für Elise”yi çalışı, tereddütlerin ve zihinsel giriftlerin olmadığı saf coşku yaşlarına bir gönderme gibi.

1971 yılında Cannes Film Festivalinde jüri özel ödülü, BAFTA’da en iyi sanat yönetmeni, en iyi sinematografi, en iyi kostüm tasarımı ve en iyi film müziği ödüllerini aldı. Oscar Akademi Ödüllerinde de en iyi kostüm tasarımı dalında aday oldu.

Başrol olan Gustav von Aschenbach rolünde Dirk Bogarde var. Tanrısal güzelliğiyle Aschenbach’ı büyüleyen Tadziyo’yu ise Björn Andresen canlandırıyor.

Bir Cevap Yazın