Sicario (2015)
Sicario’dan önce Enemy, Incendies ve Prisoners gibi filmlerle adını duyuran 47 yaşındaki yönetmen Denis Villeneuve için Sicario şu ana kadar olan kariyerinin zirvesi diyebiliriz. Bundan önce aksiyon türünde yapımı bulunmayan yönetmen bu filmle beraber aksiyon türüne de kayıyor. Sicario’da yönetmenin daha fazla bütçeye ve daha kuvvetli oyuncu skalasına sahip olduğunu görüyoruz. Bu da adını duyurmaya ve sektörde kendine bir yer edinmeye başladığının göstergesi olarak kabul edilebilir.
Sicario’nun sözcük anlamının Meksikalı tetikçi olduğunu öğrenerek başlıyoruz. Ardından bir ev baskınına tanık oluyoruz. Başrolde Emily Blunt’ın canlandırdığı Kate Mancer bu baskında en ön planda yer alan FBI ajanlarından biridir. Baskın daha çok gizemin ortaya çıkmasına sebep olacaktır. Kate bu baskında hemen sonra kendini daha büyük bir operasyonunun ortasında bulur. Operasyonun başında ise Josh Brolin’in canlandırığı Matt Graver var. Matt Graver’a ise Alejandro (Benicio del Toro) adında bir görevli yardım ediyor. Tam olarak nasıl bir statüye sahip olduğu ilk başlarda belli olmasa da Alejandro operasyon için gizemli bir konumda yer aldığını kadraja girdiği andan itibaren hissettiriyor. Bu büyük operasyonun amacı ise uyuşturucu transferinin başındaki gerçek karteli yok etmek.
İdealist bir görüntü sergileyen Kate’in idealistliği Matt Graver ve Alejandro ile çalışmaya başladıktan sonra sürekli kendisi tarafından sorgulanıyor. Bu sebepten ötürü her atılan adımla beraber bu ikiliye şüpheli gözler ile bakma gereksinimi duyuyor. Bu şüpheli gözler bir süre sonra ağızdan çıkan “Ama bu yapılanlar yasadışı!” sözcüklerine dönüşüyor. Fakat bu sözler iki profesyonel olan, duygularını hiç bir şekilde işin içine katmayan Matt ve Alejandro için sinek vızıltısı gibi geliyor ve göz ardı ediyorlar. Bu olaya geniş bakmak istemeyen ve her yapılan hareketi vicdanıyla sorgulayan Kate yapımın dram yükünü tek başına sırtlıyor.
Geçtiğimiz sene Tom Cruise’la beraber başrol oynadığı aksiyon ve bilim kurgu türünde bir yapım olan Edge of Tomorrow ile adını duyduğumuz Emily Blunt burada da oyunculuğunun üstüne koyuyor. Filmde başrol olarak başlayan Josh Brolin zamanla ikinci plana atılıyor ve sahneye Benicio del Toro’nun parmak ısırtan ve ekrana kilitlenmemize sebep olan performansı çıkıyor. Filmde her oyuncudan üst düzey performanslar görüyoruz. Filmi izleyecek olanların del Toro’nun performansına özellikle dikkat etmeleri gerektiği kanaatindeyim.
Operasyonu yürütecek ekibin oluşturduğu konvoy ile Meksika sınırına girişi ve çıkışı sırasında oluşan gerilimi uzun zamandır hissettiğimi düşünmüyorum. Film boyunca oluşan bu gerilime ve aksiyona son olarak The Theory of Everything’in de müziklerini yapan Johann Johannsson’ın müzikleri eşlik ediyor. Johansson’ın müzikleri filme ayrı bir değer katıyor.
Film ana hikayeyi destekleyen bir yan hikayeye de sahip. Bir Meksikalı polisin gündelik hayatına sürekli değiniyor yönetmen Villeneuve. Ayrıca bu yan hikayede ara ara Güney Amerika’nın en büyük tutkusu olan futbolu işliyor.
İlk olarak 2015 Cannes Film Festivali’nde gösterilen Sicario, ülkemizde ise geçen hafta vizyona girdi. Farklı türde aksiyon arayanlar için güzel bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Vizyon filmleri bakımından sıkıntılı bir ay olan eylül ayının ön plana çıkan bir kaç filminden biri. Henüz vizyonda iken kaçırrmayın derim, iyi seyirler!
