The Grand Budapest Hotel (2014)

The Grand Budapest Hotel (2014)
1

Yönetmenliğini Wes Anderson’un yaptığı, Ralph Fiennes, Adrien Brody, Jude Law, Edward Norton ve F. Murray Abraham ve daha pek çok ustanın yanı sıra Tony Revolori ve Saoirse Ronan gibi genç yeteneklerin de rol aldığı, yetişkinler için bir masal Büyük Budapeşte Oteli. Daha ilk dakikasında seyirciyi içine alan film izleyenleri büyülerken, 100 dakikalık süre sonunda insanın aklında her bir karesi tablo kıvamında olan filmden sahneler kalıyor.

Filmin başlangıç sahnesinde, 1985 yılında genç bir kız bir yazarın anıtına gider ve Stefan Zweig’ın kitabını açarak okumaya başlar. Anıt isim verilmese de senaryonun da esin kaynağı olan Stefan Zweig’a aittir. Bu andan itibaren Inception(2010) tarzında bir girift yapıyla hikayeler birbirine bağlanır ve önce Zweig’ın 1968 yılında Büyük Budapeşte Oteli’ne yaptığı gezi, daha sonra ise bu gezi sırasında tanıştığı Zero(sıfır) Mustafa’nın hikayesi anlatılır. 1932 yılına geçiş yapan ana hikaye Zero Mustafa’nın Mr. Mustafa olma hikayesidir aslında. Asıl kahraman ise bu hikayede Mustafa’ya sınıf atlatan çapkın, entelektüel ve centilmen Gustave(Ralph Fiennes)’dır. Gustave’ın ölen sevgilisinden kalan miras olayların başlamasına, Zero’nun(Tony Revolori) Mr. Mustafa(F. Murray Abraham) olmasına kadar gidecektir.page

1985 yılında başlayan hikaye 1.85:1, 1968 yılındaki hikaye 2.35:1, 1932’de geçen asıl hikaye ise 1.37:1 formatında çerçeve oranlarıyla çekilmiştir. Dönemler arasındaki farklı çerçeve oranları filme zamana uygun havayı katarken, filmin ana hikayesinde geçen 1.37:1 formatı ise erken donem Hollywood’una Wes Anderson’dan bir saygı duruşudur. Simetri hastası yönetmenimiz Wes Anderson film boyunca oyuncuları kadrajın ortasına almayı da ihmal etmemiştir. Tek nokta perspektifi ile yapılan çekimler ile daha önceki filmlerde olduğu gibi oyuncuların ve mekanların ekranın tam ortasına simetrik bir biçimde yer almalarını sağlamıştır. Kubrick tarzı bu çekim tekniği filmin etkileyiciliğini ve görselliğini arttırmıştır. Ayrıca filmin her sahnesine bir kart postal izlenimi veren pembe, mor ve turuncu ağırlıklı pastel renkler, filmin masala dönüşmesini sağlayan en önemli etkenlerden biridir. Görüntülerin kalitesi kadar müziklerin de başarılı ve filme uygun nitelikte olduğu söylenebilir. Absürt olayları komedi ile harmanlayıp sizin de yaşananlara bizzat tanıklık etmenizi sağlıyor. Senaryonun kısa ve filme göre basit olması filmin tek eksisi. Keşke daha uzun sürede, karakterlerin daha detaylı anlatıldığı bir hikaye ile bu masala şahit olsaydık diye düşünmeden edemiyor insan.

Film çekimleri başlamadan başrol olarak Johnny Depp düşünülmüş ancak sonrasında Ralph Fiennes’da karar kılınmış. Bu tercihin doğruluğunu, filmi izlerken adeta kanıtlıyor Ralph Fiennes. Muhteşem bir oyunculuk sergileyen Fiennes ve Revolori izleyenleri büyülüyor. Harvey Keitel, Mathieu Amalric, Bill Murray gibi ünlü aktörlerin adeta figüran olarak bulunması ise Büyük Budapeşte Oteli’ndeki oyuncuların kalitesi için küçük bir gösterge. F. Murray Abraham ise Amadeus(1984)’da olduğu gibi anlatıcı rolünde. Bu rolü üstlenirken Mr. Mustafa’yı canlandırmıyor sanki yaşıyor.sasa

Olaylar örgüsünde zaman ilerlemekte ve karakterler kadar dünya da değişmektedir. Filmde geçen Bir zamanlar insanlık olarak bilinen bu barbar mezbahada hala bir parça da olsa medeniyet kalmıştı.sözü gerçekliğini kaybetmiştir. Toplumsal yozlaşma büyük erdemlerin, savaşlar ahlaki değerlerin yıkılmasına neden olmuştur. İyilik yenilmiş ama yok olmamıştır. Kötü ile iyinin sonsuz savaşında iyilerin sığınağı olan Büyük Budapeşte Oteli Mr. Mustafa sayesinde ayakta durmakta ve bizleri saçtığı umut ışığı ile aydınlatmaktadır. Bu ışığı enfes bir anlatımla bizlere sunan Wes Anderson’a teşekkür etmek de bizler için bir görevdir.

Yorum(1)

Bir Cevap Yazın