Ana Sayfa Oğuzhan Durmuş

Oğuzhan Durmuş

1994 yılında Kocaeli Gölcük'te doğdu. Sinemaya olan ilgisini durduramayıp Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde Radyo, Televizyon ve Sinema okumaya başladı ve hala da okumaya devam ediyor. İleride kendi çekeceği filmlerin hayaliyle de yaşamaya devam ediyor.

Film Stars Don’t Die In Liverpool (2017): Hollywood Değişir Zarafet Baki Kalır

Victor Frankenstein, Push gibi filmlerle Luke Cage, Sherlock gibi dizilerle adını duyduğumuz 2012 yılında Emmy‘e aday gösterilen yönetmen Paul McGuigan, bu sefer karşımıza Hollywood’un iç yüzünü gösteren, zarif, dokunaklı ve bir o kadar da kırık bir aşk hikayesi olan Film Stars Don’t Die in Liverpool ile karşımıza çıkıyor.  Bünyesinde üç Bafta adaylığı bulunan yapımın başrollerinde […]

Tokyo Twilight (1957): Derinlikli ve Felsefi Aile Melodramı

Japonya Sineması’nın önde gelen ismi Yasujirō Ozu‘nun, filmlerinde sıklıkla değindiği II. Dünya Savaşı sonrası kültürel anlamda değişen Japonya, aile ilişkileri, evlilik gibi konular 1957 yapımı Tokyo Twilight filminde de karşımıza çıkıyor. Ozu’nun senaryosunu Kôgo Noda ile birlikte yazdığı film, ağır bir aile melodramını duygu sömürüsüne kaçmadan derinlikli ve felsefi bir açıdan ele alıyor. Film, 30’lu yıllardan sonra yönetmenin […]

Çocuklar Sana Emanet (2018): Kabuslar Evi’nden Bu Yana Değişiklik Yok

Çağan Irmak‘ın 13. uzun metrajı olma özelliğini taşıyan “Çocuklar Sana Emanet”, drama soslu korku-gerilim türünde bir film olarak karşımıza çıkıyor. Başrollerinde Engin Akyürek, Şerif Sezer, Osman Alkaş gibi isimleri barındıran yapım, yönetmenin 2006 yılında yaptığı mini-dizi olan “Kabuslar Evi”nin bir nevi devamı niteliğinde olduğunu söyleyebiliriz. Çocuklar Sana Emanet, Del Toro-vari yaratıkları, yavan diyalogları ve hikayeyi […]

The Grand Budapest Hotel (2014): Pastel Renklerle Donanmış Bir Masal

Amerikan bağımsız sinemasının öncü isimlerinden biri olan Wes Anderson, 2012 yılında çektiği Moonrise Kingdom ile kariyerinin üst basamaklarına doğru yol almaya başlamıştı. Moonrise Kingdom’ın üzerinden iki yıl geçmesiyle 2014 yılında The Grand Budapest Hotel ile tekrar seyirci karşısına çıktı. İlk olarak Berlin Film Festivali’nde (Berlinale) seyirciyle buluşan The Grand Budapest Hotel, festivalden “Büyük Jüri Ödülü” […]

Phantom Thread (2017): Biraz Şüphe Biraz Aşk

Paul Thomas Anderson‘ın sekizinci uzun metrajı olma özelliğini taşıyan Phantom Thread, Daniel Day-Lewis‘ın da son kez oyunculuk yaptığı filmi oluyor. Başarılı aktör aylar önce verdiği bir röportajda Phantom Thread’in kariyerinin son performansı olacağını söylüyor ve bunun üzerine filme olan beklentiyi bir nebze daha arttırıyor. 90. Akademi Ödüllerinde 6 dalda aday olan yapım, 50’li yılların Londra’sında […]

Darkest Hour (2017): Savaş mı Barış mı?

Pride & Prejudice (2005), Atonement (2007), Anna Karenina (2012) gibi dönem filmleriyle tanıdığımız Joe Wright, yanına The Theory of Everything (2014) filminin senaryosu ile Oscar adaylığı kazanan senarist Anthony McCarten‘i alarak seyirciye II. Dünya Savaşında geçen bir Winston Churchill portesi sunuyor. 90’ıncı Akademi Ödülleri’nde 6 dalda aday olan yapım, Gary Oldman‘ın performansıyla da öne çıkıyor. Aynı yıl içerisinde hem […]