Ana Sayfa Pelin Oduncu

Pelin Oduncu

Licorice Pizza (2021): Daha Çok Sivilce, Daha Çok Nostalji

Yönetmen Paul Thomas Anderson’ın son filmi Licorice Pizza, 70’lerde yaşanan bir aşk hikayesine odaklanırken; ergenlik döneminin sancılarını ve büyüme krizlerini hiç de dramatize etmeden, oldukça keyifli bir dille anlatıyor. Başrollerinde Haim adlı müzik grubuyla bilinen Alana Haim ve oyuncu Philip Seymour Hoffman’ın oğlu Cooper Hoffman bulunuyor. Filmdeki adıyla Alana Kane, 30’lara dayanmış romantik, enerjik ancak […]

The Painter and the Thief (2020): Fark Edilmenin Büyüsü Üzerine

“Araştırmalar gösteriyor ki görmenin yalnızca %10’u fiziksel, geri kalan %90’ı ise zihinsel bir süreç. Görsel uyarıcılara verdiğimiz tepkiler, sanatçılar tarafından çeşitlendirilir. Aynı objeye (hatta tam olarak aynı noktadan) bakan bir düzine kişi bir düzine farklı anlam çıkaracaktır.” Duane and Sarah Preble, Artforms 2020 yapımı The Painter and the Thief (Kunstneren og tyven) adlı belgesel işte […]

Sweat (2020): Yalnızlığa Bir Tık Kadar Yakın Olmak

“Diyeceğim o ki biz, bugün için ölesiye eğlenme noktasına gelmiş olan bir topluluğuz”. Neil Postman, Televizyon: Öldüren Eğlence¹ adlı kitabında, modern çağın gösteriye dayanan toplumu ve kitlelerin afyonu olarak iş gören kitle iletişim araçları için işte bu sözleri kullanmıştır. Yazara göre modern toplumlarda politikadan, dine; spordan, eğitime kadar her şey gösteri dünyasının (Show Business) uzantılarına […]

Nasipse Adayız (2020): Salon Simge’de Karanlık Bir İktidar Arayışı

“Sahiden kirli bir ırmaktır insan (ruhu). Kirli bir ırmağı içine alıp da bozulmamak için zaten bir deniz olmak gerekir” der Nietzsche, Böyle Söyledi Zerdüşt kitabında¹. O, insan ruhunun karanlık dehlizlerinde gezmiştir. Kendi kendinin düşmanı olan insan, bu karanlığın farkına vardığında onu aşmaya başlayacaktır. İnsan ruhundaki kaos, onun en büyük farkındalığı olacaktır. Öyle ya, “dans eden […]

Ah Gözel İstanbul (2020): İstanbul’u Gezen İki Flanör

“Kentte, her durumda gözün görebileceği, kulağın işitebileceğinden fazlası, keşfedilmeyi bekleyen bir dekor ya da manzara vardır. Hiçbir şey kendiliğinden deneyimlenemez. Çevresiyle her zaman bağları olmalıdır, kendisini meydana getiren olaylar dizisiyle, geçmiş deneyimlerin hatırasıyla algılanabilir.” Kevin Lynch’in, Kent İmgesi adlı kitabında[1] ifade ettiği bu sözler, bir kentin salt coğrafi bir mekândan daha fazlası olduğuna gönderme yapar. […]

Éric Rohmer ve Yeni Dalga: Giriş

Éric Rohmer 1971’de kendisiyle yapılan bir röportajda¹, “Filmlerim tamamen kurgu eserlerdir, sosyolog olduğumu iddia etmiyorum (…) Sadece kendim icat ettiğim belirli vakaları alıyorum, bunlar bilimsel değildir, hayal ürünüdürler” der. Ancak en fantastik olanından en korkunç olanına kadar her film, içinde mutlaka toplumsal bir gerçeklik barındırır. Film ile izleyici arasında bağ kuran da bu gerçeğe yakın […]