Ana Sayfa Eleştiriler Trois couleurs: Bleu / Üç Renk: Mavi (1993)

Trois couleurs: Bleu / Üç Renk: Mavi (1993)

Trois couleurs: Bleu / Üç Renk: Mavi (1993)
0
Polonyalı başarılı sinemacı Krzysztof Kieslowski’nin üçlemesinin ilk filmi olan 1993 yapımı Mavi, özgürlük temini ve bireyin iç çatışmalarıyla örülü yaşam kaosunu ele alır. Mavi, filme adını veren renk olmak dışında rengin yüklendiği anlamlar ile de filmde yerini ustaca alır. Filmdeki ana öğe ‘’mavi renk’’ ile anlatılan  bireyin toplumdan ayrışan ve kendi özünü bulması için önkoşul olan bireysel özgürlüğüdür
‘’ Kocam ve kızım öldüler, artık bir evim de yok. Eskiden mutluydum. Ben onları seviyordum onlar da beni. Artık yapmam gereken tek bir şey olduğunu anladım: HİÇBİR ŞEY. Ne mal, ne mülk, ne hatıralar, ne kardeşlik, ne aşk ne de bir bağ istiyorum. Bunların hepsi bir tuzak…’’
Başrol oyuncusu Juliete Binoche’nin canlandırdığı ‘’Julie’’ müzisyen eşi ve çocuğunu bir trafik kazasında kaybeder, ve sonrasında yaşadığı melankoli onu derin bir hiçlik duygusuna iter. Julie yaşadığı acı travmayla sahip olduğu tüm maddi ve manevi değerleri sorgularken bir yandan da‘’ait olma’’duygusunu ‘’kendi çabasıyla’’ hayatından çıkarmaya çalışacaktır. Bu,  artık , yaşadığı trafik kazasında ruhu ölen ama hala bedenini yaşatma zorunluluğuyla mücadele eden bir kadının içsel yolculuğunun öyküsüdür. O, yaşadığı acıya direnmek için, hayattaki her şeyi reddedecektir.MAVİ 3
İnsanlar yaşamlarında izler bırakan agır travmalara çeşitli savunma mekanizmalarıyla karşı koyarlar. Bu, zaman zaman ‘’kaçış’’la mümkün olur. Kaçışlar, hayatın insana zarar veren gerçekliğine bir direniştir. Ölümler, hastalıklar, yalnızlıklar, sadakatsizlikler ve tüm bu duyguların yarattığı karamsarlık  beraberinde bir içe kapanışı , soyutlanmayı da getirecektir. Bu,  insanın ‘’ gardı ‘’ gibi görünse de çoğu zaman çaresizliğinin yarattığı, iyileşmek için sarıldığı ruhsal bir ilaçtır.
Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde de var olan ‘’Sevgi ve ait olma’’ hissi tüm fizyolojik ihtiyaçlardan sonra giderilmesi gereken ilk ihtiyaçtır. Kişi kendini toplumdan ne kadar soyutlarsa soyutlasın, var oluşunun gereği, kendini sevme/sevilme/ait olma hissinden kurtaramaz. Julie, kararlılıkla bu duyguyu hayatından atıp, ‘’hiç’’ten oluşan yeni bir kadın yaratmaya çalışsa da yaşamın değişmez yapbozu onun bu çabasını geçmişiyle karşı karşıya geldiği anlarda işlevsiz kılacaktır. Çünkü yaşam ‘’daima tutunulacak bir şeyler bulmayı’’ gerektirir
MV5BMzMwYWMwMWItNmZjZC00NGQ5LWIyOWUtOWFiMzAxYmQ3ZTUxL2ltYWdlXkEyXkFqcGdeQXVyMzk4OTI2MjM@._V1_
Renkler hayatın içinde her zaman yerini alan, çoğu zaman duygularımızla özdeşleşen bir fondur. Farkında olmadan bazı renklere ait oluruz, kendimizi onunla ifade ederiz. Örneğin ‘’Mavi’’ gökyüzü ve deniz rengidir. Sonsuzluğu, dinginliği temsil eder. Filmde mavi rengin psikolojik dünyası kahramanların hayatını kuşatan ve anlam yükleyen bir görsel anlatıcıdır. Olay örgüsüne ve oyuncuların ruhsal değişimlerine göre mavi çeşitli tonlarla ve objelerle karşımıza çıkar,ve film boyunca bizi takip eder; kimi zaman bir avize, kimi zaman bir hastane ışığı, kimi zaman bir jelatin kağıdı, kimi zaman  bir havuz olarak…
1993  Fransa-İsviçre-Polonya yapımı film dram-müzikal-gizem ve romantik türün başarılı bir karmasını yansıtıyor. Film Fransız bayrağını sembolize eden üç rengin ilki olarak karşımıza çıkarken üçlemenin diğer iki rengi olan ‘’Beyaz’’ ve ‘’Kırmızı’’ da yine farklı temaların vurgusuyla beyaz perdede yerini alır. Filmin yönetmeni ve aynı zamanda senaristi olan Krzysztof Kieślowski renklerin dünyasından insanın dünyasına uzanan derin çıkarımlar ortaya koyar.

 Filmde müzikal anlamda da doyurucu bir atmosferi yakalamak mümkün, kahramanların müzisyen oluşunun da etkisiyle tüm psikolojik çatışmaların müzikle yansıtıldığını görüyoruz. Tamamlanmaya çalışan bir konçerto, bir kadının yaşam çatışmasının izleklerini bizlere sunuyor.

 

‘’Eğer meleklerin diliyle konuşsam,
Ama sevgim olmasa,
Ses çıkaran bir bakırdan farkım olmaz.

Eğer bir peygamberlikte bulunabilsem,
Bütün sırları bilsem
Ve her türlü bilgiye sahip olsam…
Eğer dağları yerinden oynatacak kadar
Büyük bir imanım olsa,
Ama sevgim olmasa,
Bir hiçim.

Sevgi sabırlıdır,
Sevgi şefkatlidir.
Sevgi her şeyi taşır
Her şeyi umar
Sevgi asla son bulmaz.

Ama peygamberlikler ortadan kalkacak,
Diller sona erecek,
Bilgi ortadan kalkacaktır.

İşte böylece, kalıcı olan
İman, umut ve sevgidir.
Bunlardan en üstün olanı da
Sevgidir.’’

İyi seyirler.

 

Bir Cevap Yazın