Ana Sayfa Eleştiriler Conclave (2024): Papalığın Yapısökümü

Conclave (2024): Papalığın Yapısökümü

Conclave (2024): Papalığın Yapısökümü 8.0
0

Conclave, 2024 yapımı, Vatikan’daki Papa seçim sürecini gerilim dolu bir şekilde işleyen ve politik entrikaları derinlemesine keşfeden bir film olarak dikkat çekiyor. Edward Berger’in yönettiği bu yapım, Ralph Fiennes’in başrolde olduğu güçlü bir oyunculukla, izleyiciyi kilise içindeki iktidar mücadelelerine dair sürükleyici bir yolculuğa çıkarıyor. Berger, daha önce All Quiet on the Western Front gibi savaş temalı bir yapımla adından söz ettirmişti ve şimdi ise Conclave ile kendine yeni bir alan açıyor. Film, ödül törenlerinde de adından sıkça söz ettireceğe benziyor. Özellikle en iyi senaryo kategorisinde övgü alması bekleniyor.

Genellikle papalık kurumu, korku filmi unsurlarıyla ilişkilendirilir. The Two Popes ile biyografik türde bir yenilik gelirken, Conclave‘in politik gerilim temasını işlemesi, papalığa dair kasvetli ve kasıntı maneviyatlardan sıyrılıp, dini müesseselerin daha gerçekçi ve insancıl yanlarını keşfetmemizi sağlıyor. Bu sayede film, papalığı adeta bir yapısöküm sürecine tabi tutuyor. Filmin başkarakteri Lawrence, hakemlik yapacağı seçimlerde kendini birden seçimin öznelerinden biri olarak bulurken, bizi derin bir sorgulamanın ortasında bırakıyor. Kim gerçekten samimi, kim değil sorusunu tartışırken, bir iktidar biçimi olarak gücün cazibesi ön plana çıkıyor. Aslında, bu dönemde herhangi bir kurum içinde, daha doğrusu insanın parçası olduğu bir komünde karşılaşabileceğimiz manzaralar, maddi hayattan ve insanlardan tanrılara doğru uzanan yolculuğuyla övünen bir din kurumunda da görülünce şaşırtıcı olmamalı. Film, atmosferi itibariyle bu durumu ilgi çekici kılıyor. Diğer taraftan, bu meseleyi insanın özünde kötü olmasıyla açıklamak, meseleye indirgemeci bir yaklaşım olurdu. Dikkat ederseniz, filmin gittiği yön tam olarak bu değil. Finali, bazı izleyicilerde rahatsızlık uyandırsa da, çokluk olarak birey temasının sunduğu umut, filmin ana fikrini güzel bir yere götürüyor. İnsanın özü, bence hamur gibidir. Bulunduğunuz ortam, arkadaşlık ilişkileriniz ve zorunlu çalışma şartları sizi farklı kişilere dönüştürebilir. Kötülüğü insana hapsettiğimizde, ideolojinin ve dinin kurduğu tuzağa düşeriz. Kendimize ve çevremize dair rekabetçi bir bakış açısına sahip olmak, sisteme hapsolmak adına hem oto kontrolümüzü sağlayabilir hem de bencilleşmemize, günümüzün yaygın ben psikolojisinin etkisiyle sürüye katılmamıza yol açabilir.

Ayrıca İlginizi Çekebilir: All We Imagine as Light (2024): Şehrin Ritmi, Kadının Rengi, Arzunun Politiği

conclave

Bu yüzden filmin amacı, papalık kurumunu deşifre edip ayrı bir yere koymaktan çok, bilindik yapısını bozarak üyelerini daha evrensel ve benzer hale getirmektir. İdeolojinin gücü burada ortaya çıkar. Aracı olan kurumlar, yalnızca aracı olmakla kalmaz; aynı zamanda kendi yapılarını da benzer şekilde dizayn eder. Papalar, hak ettikleri gücün peşindedir. Çok çalışmışlardır ya da güçlü bağlantıları vardır ama motivasyonları ne olursa olsun özel bir şirkette üst pozisyon kovalayan birinden pek de farklı değillerdir. Felsefe değil belki ama siyasetin alanında ideolojiyi eleştirme fırsatını buluruz. Çünkü siyaset bir taraf tutma pratiğidir. Papalar arasından bir seçim yapacağız. Bazısı gelenekçi bazısı yenilikçi bazısı siyahi bazısı beyaz, birçok seçenekten ve birçok özelliği olan bireylerden bir seçim yapacağız. İşte o yüzden siyasette üstten bakmak önemlidir.  Demek istediğim akla gelen ilk anlamında değil tabi ki.

Film, yaşanan şantajlar, arkadan dolap çevirmeler, verilen sözlerin iddialı oluşu ve birçok diğer neden sayesinde gerçek hayat politikasını kendi ortamına güzel adapte ediyor. Bununla yetinmek bir tercih olabilecekken yönetmen finali ile başka bir şey daha söylüyor: “Being There filmini çok seviyorum.” Tam olarak bunu demese de iki filmin biri komedi diğeri gerilim olması bir kenara benzer kaygılar taşıması hoşuma gidiyor. Kazanan karakterler, siyasetin içindeki dinamiklere ters gelebiliyor. Saflıkları ya da içlerindeki çokluklarla herkesi temsil edebiliyor. Kimlik meselesi biliyorsunuz siyasetin yeni modası. Bu kavramı içini boşaltmadan kullanabilmek siyasette olduğu gibi sinemada da oldukça zor. Yönetmen, farklı kimliği bir heyecan unsuru olarak kullanmanın yanında acındırmadı ya da yüceltmedi. Onu sadece bu papalık savaşının ortasında farklı bir yerde konumlandırdı. Bayağı uzak bir yerde…

İyi düzenin iyi insanları, iyi düzenin kötü insanları, kötü düzenin iyileri ve kötüleri. En azından 3.sırada olmanın önemini gösterir bu film. Belki kendimizi ve düzeni değiştirebiliriz. Hangisine gücümüz yeterse ya da ihtiyacımız varsa.

conclave

Konsey, Eski Yunan demokrasisini andıran yapısı ile demokrasi kavramının da ne kadar ideolojik yapılandığını gösterir. Eski Yunan’da övülen radikal demokrasi örnekleri, neoliberal Dünyada kazanmak için her şeyin mübah olduğu bir ortama yerini bırakmıştır. Bu ortamda etik değerler, bireysel çıkarların gölgesinde kalmış; karar alma süreçleri, gücü elinde bulunduranların lehine şekillenmiştir. Antik Yunan’daki doğrudan demokrasi anlayışı, yurttaşların doğrudan katılımını esas alırken; günümüz neoliberal sisteminde temsil esaslı, çıkar temelli ve çoğu zaman manipülatif bir demokrasi anlayışı egemen olmuştur. Ancak filmde doğrudan katılımın olması Eski Yunan’a döndüğümüz anlamına gelmiyor. İşte bu yüzden demokrasinin tanımı tarihsel bağlam içinde ideolojik altyapısı ile değerlendirilmeli. Demokrasinin yeni normali, birtakım şartlara tabi olan bir dil oyunu idealine indirgenemez.

conclave

Kimlik ise Badiou’nun dediği gibi birçok dinamikten oluşur, önceden belirlenmez ve sabit kalmaz. Demokrasinin en iyi hizmet edeceği şey; belirli kimliklerin hak mücadelesi alanı olmaktan çıkıp tüm topluma sirayet eden olaylara kapı aralamasıdır. Bu radikal kırılma anı, kişilerin kolektif bir anlayışı ve yönelimi sonucu ancak oluşabilir. Benitez’in papa seçilmesi, onu özellikle tanımlayan kimlik özelliklerinden biri tarafından şekillenmemiştir. Finalde öğrendiğimiz şey, sadece bir şaşırtma unsur olmasının ötesinde bu açıdan da değerli. O herkese dokunan bir çokluk olarak farkını ortaya koyar ve yaşanan gerilimden sağ çıkabilen nadir liderler arasında yerini alır. Conclave, senaryosu, görüntü yönetimi, güçlü oyunculukları ve harika müziği ile 2024’e iz bırakmayı başardı.

Puanlama

8.0

8.0
Kullanıcı Oyu: ( 0 oy ) 0

Bir Cevap Yazın