Here (2024): Zamanın Ruhu ve Yaşam
Filmin başlığına “Zemeckis’den Eskiye Özlem” desek de fena olmazdı diye düşünüyorum. Zamanın Ruhu ve Yaşam gibi daha iddialı belki de yerinde olmayan bir başlık daha iyi olabileceğini düşündüm. Başlığın iddialı olması filmin iddialı olduğu anlamına da gelmiyor. Bunu belirtmek de yarar var. Tamamen iddiasız bir film. Tıpkı sıradan hayatlarımız gibi. Güzelliği de bana sorarsanız burada. Ama başlık filmin hissiyatını anlatmak adına da doğru bir tercih.
Sinema dünyasına kazandırdığı harika filmlerinin yanında son dönemdeki tercihleriyle vasat bir dönem oluşturan Robert Zemeckis yine içerik bakımından veya senaryo bakımından güçlü bir tercihe altına imzasına atmıyor ama Here’ı bu kıstaslar altında değerlendirmek de doğru olmayabilir. Here tam anlamıyla her insanın hayatından parçalar içerebilen, buruk bir film. Doğarız, yaşarız, ilişkiler kurarız. Üzülürüz, mutlu anlarımız olur. Sonra zaman bir bıçak gibi son sözü söyler. Geride hatıralar kalır. Hatıralar zamanla silikleşir. Bazı anılar gerçek mi, değil mi emin olmadan yaşamaya devam ederiz. Bütün bunlar olurken insanlar haricinde başka şeylerle de ilişki kurar ve hayata onlar üzerinden tutunuruz. Bunların başında mekanlar ve eşyalar gelir.
Ayrıca İlginizi Çekebilir: Megalopolis (2024): Ütopya ve İktidarın Yeniden Üretimi
Here; sinemaseverlere tek bir açıdan, sabit bir kamera ile hayatı gösteriyor. Yönetmen Zemeckis filmde tek mekanı bir üst noktaya taşıyarak kamerayı tek bir noktaya sabitliyor. Filmin sonu hariç de bir kere bile kamerayı oynatmayı seçmiyor. Aslına bakarsanız kolaya kaçmak gibi yorumlanabilir ama çerçevenin içini nasıl dolduracağına ve kompozisyon çizeceğine dair kafa yormak daha zahmetli bana kalırsa. Filmin zaman çizelgesi dinazorlar döneminden başlayıp, Kızılderililere, oradan Amerikan iç savaşının olduğu döneme, oradan da günümüze kadar uzanıyor. Zamanla kamera açısının sabitlendiği yere ev yapılıyor. Film; o evdeki yaşantıyı, Richard karakterinin doğumundan yaşlılığına kadarki zaman diliminde neler olduğunu anlatıyor. Filmin kurgusunda sahneler arasındaki geçiş bir anda olmuyor. Sahnenin bir kısmı ilk önce gelip yapboz gibi ekranı dolduruyor. Zemeckis burada sabit açıdaki durağanlığı, tırnak içinde uyuşukluğu kısmen hareketlendirmeye ve seyircinin ilgisini diri tutmayı hedefliyor.
Ebeveyn ilişkileri, karı-koca ilişkileri ekseninde film ilerliyor. Dönemin ekonomik koşullarından ötürü aile evinde ikametgah eden Richard ve Margaret genelde ana gündemleri kendilerine ait bir eve taşınmak oluyor. Richard’ın kaygılı ve kontrolcü yaklaşımı ev almak için hep onlara engel oluyor. Bu yüzden ilişkileri sekteye uğruyor. Hayata bir kere geldiklerinin bilincinde olan Margaret ise risk alıp kafasında kurduğu planı gerçekleştirmek için evden uzaklaşıyor. Filmin geçtiği ev filmin asıl kahramanı, figüranlar değişiyor ama mekan değişmiyor. Bireylerin mekana bağlılıkları filmin gidişatını da etkiliyor. Burada bahsettiğim mistik bir bağlılık değil. Etrafımızda da sık sık gördüğümüz kişilerin mekanlar üzerindeki alışkanlıkları, vazgeçemeyişleri.
Kadraja sık sık giren çok eskiden o bölgede yaşayan Kızılderili bir çift ise bize zaman değişse bile duyguların değişmediğini sadece duyguları yaşama şeklinin değiştiğini gösteriyor. Kimilerinize göre belki abartılı bir metafor olacak ama Zemeckis’in şöyle bir tercihte bulunmuş olabileceğini düşünüyorum. Kameranın sabitliği ile Tom Hanks’in canlandırdığı Richard’ın ev içindeki sabitliği, değişmeyişi, standartlığı çok benzeşiyor. İçten içe kendini sürekli baskı altında hissetmesi ve kısmen otoriter babasının söylediği bir cümle ile mecazi anlamda tutsaklıktan kurtulması ile kamerada kanatlanıp uçuyor.
Zemeckis ve Tom Hanks iş birliğinin yeni bir halkası olan Here’da yönetmen sanki geçmişe bir özlem duyuyor. Film zaman olarak genelde 80ler-90larda geçiyor. Dekor olarak bunu her ince ayrıntısına kadar gösteriyor. Aynı zamanda verdiği hissiyatında o döneme ait filmlerdeki gibi olması iyi hissettiriyor. Başrolde Tom Hanks’e Margaret rolünde Robin Wright eşlik ediyor. Tom Hanks 70 yaşına merdiven dayamasına rağmen yapılan makyaj ile onun gençlik yıllarına yolculuğa çıkıyoruz. Aynı zamanda Robin Wright da güzelliğinden ödün vermiyor. Here bize Richard üzerinden her insanın yaşamından bir parça gösteriyor. Kendimizden benzer hikayeler, dokunaklı anılar bulabileceğimiz bir film. Ne yaparsak bir an evvel yapmamız gerektiğini, yaşamın bir şekilde akıp gittiğini Zemeckis kendi penceresinden kendince gösteriyor.