Ana Sayfa Eleştiriler L’argent (1983): Yeryüzü Tanrısı

L’argent (1983): Yeryüzü Tanrısı

L’argent (1983): Yeryüzü Tanrısı 8.5
0
Sinema ortaya çıktığından bu yana kapitalizm çevresinde gelişen filmler hep var olagelmiştir. Öyle ki sinemanın kilometre taşlarından biri olan, kurgu tekniği olarak zamanının çok çok ötesinde olan 1925 yapımı Sergey Ayzenştayn‘ın Potemkin Zırhlısı (Bronyenosyets Potyomkin) da kapitalizm karşıtı veyahut daha doğrusu sosyalist propaganda filmidir. Genelde derdi bu olan filmlerin neredeyse hepsi kapitalizmin maddi ve dünyevi zorluklarına odaklanırken L’argent‘ı diğer maddi düzen karşıtı filmlerden ayıran filmin en büyük alametifarikası kapitalizmin var ettiği manevi ve spiritüel sıkıntıları diğer anti-kapitalist filmlerin dertleriyle birleştirmesidir.

L’argent ile diğer sermaye karşıtı filmleri ayırmaya çalıştığım girişin ardından filmin konusuyla başlayarak biraz daha filmin içeriğine geçebilirim diye düşünüyorum.

Dikkat, yazının buradan sonraki kısmı sürprizbozan içerir.

Bresson’un 14. ve son uzun metrajı olan L’argent (Para), ailesinden istediği parayı alamayan bir genç ve onun arkadaşının ellerindeki sahte parayı bir fotoğrafçıda çerçeve alma bahanesiyle gerçek parayla değiştirmeleriyle başlıyor. Bu sahte paranın ise bir şekilde ana karakterimiz olan Yvon’un eline geçmesi, Yvon’u seri cinayetler işleyecek bir katil durumuna kadar getirecek olan sürecin başlangıcı olmuş oluyor. Zaten Robert Bresson da filmini “bir seri cinayet filmi” olarak tanımlıyor.


İki öğrencinin pek önemli değilmiş gibi görünen dolandırıcılığı, bize toplumun nasıl pamuk ipliğiyle birbirine bağlı olduğunu ve de toplumdaki en ufak çürümenin nasıl onlarca hayatı mahvedebileceğini anlatmış oluyor. Yvon hiçbir suçu yokken bir anda kendini haksız yere hapishaneye düşmüş olarak bulması, adaletin yalnızca sistemin bir çarkından başka bir şey olmadığını gösterir nitelikte. Artık hırsız olarak yaftalanmış olan Yvon sistemin çarklarının arasına sıkışmıştır ve de onun için hazırlanmış olan son çoktan bellidir. Ancak film boyunca Bresson bize Yvon’u gerçek bir suçlu olarak göstermez. Filmin izleyiciye sordurduğu birçok sorudan biri de, asıl suçlunun kim olduğudur? Bu sorunun farklı cevapları olabilir ancak Yvon’un cevaplardan biri olmadığı açık.

Yine de filmin adından da yola çıkacak olursak Robert Bresson‘un net bir suçlusu var gibi görünüyor. Aynı zamanda, sahte para olayının ardından mahpus olan Yvon’un hücre arkadaşının söylediği sözler de filmin işaret ettiği suçlunun ve filmin asıl derdinin, üzerindeki sis perdelerini fazlasıyla dağıtır vaziyette:

“Ey para! Yeryüzü Tanrısı, bize ne yaptırmazsın ki?”

Bresson, paraya, ‘yeryüzü tanrısı’ gibi olumsuz yönde ehemmiyetli bir unvan biçiyor. Artık insanlar yaratıcı, ilah olan Tanrı yerine, ‘yeryüzü tanrısı’nın buyrukları altına girmiş ve hatta ona tapınır vaziyete gelmiş haldeler. Bresson’un kapitalizme, paraya karşı en büyük eleştirisinin bu olduğunu düşünüyorum filmde. Tabii ki bu ‘yeryüzü tanrısı’na tapınma hâli, yani ‘yeryüzü tanrısı’nın yoluna girme hâli, yozlaşmış toplum ve sistemle de birleşince, Yvon’un özelinde de gördüğümüz gibi normal bir bireyi ‘seri cinayet’ler işleyecek bir katil durumuna kadar getiriyor.

Filmin son sahnesinde ise, Yvon’u “işlediği suçlar” yüzünden tutuklanırken izleyen kalabalığı görüyoruz. Yvon’un tutuklanıp götürülmesinin ardından kalabalık dağılmayıp kapıdan yeni biri çıkacakmış gibi izlemeye devam ediyorlar ya da daha doğrusu yeni “suçlularını” bekliyorlar. Yeryüzü Tanrısı ve toplum yeni kurbanlarını beklerken bizim içinse film bitiyor.


Sinema tarihinin en büyük ustalarından Robert Bresson‘un son filmi L’argent, sorularıyla, cevaplarıyla, söyledikleriyle, gösterdikleriyle, yönetmenin kariyerinin başından sonuna kadar vazgeçmediği ve savunduğu oyuncu yerine model metodu ve minimalist tarzıyla eksiksiz bir başyapıt.

Puanlama

8.5

8.5
Kullanıcı Oyu: ( 0 oy ) 0

Bir Cevap Yazın