Ana Sayfa Eleştiriler The Count of Monte Cristo (2024): İntikam mı Adalet mi?

The Count of Monte Cristo (2024): İntikam mı Adalet mi?

The Count of Monte Cristo (2024): İntikam mı Adalet mi?
0

1954 yılında,  Fransız yönetmen Robert Vernay tarafından yönetilen Le Comte De Monte Cristo: La trahison, filminden 70 yıl sonra Monte Kristo Kontu, Fransız yönetmenler Alexandre La Patelliere ve Matthieu Delaporta ile anavatanına döndü. Bu iki tarih arasındaki en ünlü Le Comte De Monte-Cristo uyarlaması 2002’de vizyona giren İrlanda, İsviçre, Birleşik Krallık ve ABD ortak yapımı olan Kevin Reynolds imzalı başrollerinde Jim Caviezel ve Guy Pearce ’nin yer aldığı The Count Of Monte Cristo filmiydi. 2024’te Dantes ve Napoleon’un sürgünden dönüşü gibi beyaz perdedeki Le Comte de Monte-Cristo Fransa’ya dönmüş oldu.

Cast D’ensemble 

The Count of Monte Cristo (2024)

Yükün çoğunu Edmont Dantes rolüyle Pierre Niney üstlense de bir dönem dramasının tek bir karakter üzerinden yansıtılamayacağı ve filmin çok karakterli, çok boyutlu ve derin bir edebiyat eserinin uyarlaması olduğu gerçeğinden yola çıkarak “ensemble” bir yapıya sahip diyebiliriz. Niney’e,  Anaïs Demoustier – Mercedes, Bastien Bouillon – Fernand, Anamaria Vartolomei – Haydee, Laurent Lafitee – Gerard de Villefort, Pierfrancesco Favino – Abbe Faria, Patrick Mille – Danglars, Vassili Schneider – Albert ve Julian De Saint Jean – Andrea eşlik ediyor. Dönemi ve olayları yansıtma, duyguları izleyiciye geçirme açısından kadro rollerinin hakkını vermiş. Yalnız otoriteler tarafından bu kadronun hakkının verildiğini söyleyemeyeceğim. Sadece CinEphoria En İyi Ensemble Kadro ödülüne aday gösterilmiş.

*ensemble oyuncu kadrosu: Başrolün birden çok oyuncu tarafından dengeli bir şekilde paylaşılarak hikayenin anlatmasını ifade eder.

Ayrıca İlginizi Çekebilir: Vermiglio (2024): Bir Dönemin, Bir Mekânın ve Bir Ailenin Portresi

19. Yüzyıl Fransa’sına Hoşgeldiniz

The-Count-of-Monte-Cristo

Yansıtılan dönemin de hakkını vermek gerek. Havuzlu bahçeli malikaneleriyle, köprüleriyle, limanlarıyla, gemileriyle, atlı arabalarıyla, gölleri, ormanları, geçitleri hatta zindanlarıyla – ensemble kadroya dahil edilebilecek – muhteşem bir dönem Fransa’sı seriliyor gözlerimizin önüne. Aynı şekilde kostümler içinde büyük emek harcandığını söyleyebiliriz. Toplumun her kesiminden insanların yer aldığı hikayede her toplumsal sınıfın giyim tarzı – bunda Fransızların elinden çıkmış olmasının da büyük etkisi olmalı – kusursuz yansıtılmış.

Dantès était un bon garçon . . .

“Dantes, iyi çocuktu ama fena bir kusuru vardı insanlara fazla güveniyodu sırf seviyor diye onları tanıdığını zannediyodu.” (Alıntı)

“Bundan sonra mükafatı da cezayı da ben vereceğim…

Ben sağır ve kör bir kaderin silahlı kolundan başka bir şey değilim” diyen Monte Cristo Kontu’na evrilmişti.

Hikayeyi bilmeyen ve kitabı okumamış olan şanssız azınlık için çok kısa özetleyeyim. Le Comte De Monte-Cristo, Monte Kristo Kontu Fransız yazar Alexander Dumas’ın aşk, entrika, ihanet, sürgün, intikam, ölüm temalarını içeren erken dönem 19. Yüzyıl Fransa’sını yansıtan muhteşem eseri. Eserde Dantes kıskançlık uğruna patronu Danglars (Patrick Mille) ve arkadaşı Fernand (Bastien Bouillon) tarafından Napoleon adına casusluk yaptığı iddiasıyla ihbar edilir, tam da düğün gününde tutuklanarak sürgüne gönderilir. O sürgündeyken büyük aşkı Mercedes (Anais Demoustier) Fernand ile evlenir ve bir çocukları dünyaya gelir. Sürgünde tanıştığı Rahip Faria (Pierfrancesco Favino) sayesinde muhteşem bir servete kavuşan ve her şeyini kaybetmiş bir adam olarak sürgüne giden, geri dönüşüyle kimine göre intikam – vengeance kimine göre adalet-justice arayışı başlar Dantes’in.

Epilogue – Son Söz

The-Count-of-Monte-Cristo

Le Comte De Monte Cristo (2024) filmi Fransız yazar Alexander Dumas’ın aynı adlı muhteşem eserinin yine Fransız iki yönetmen Alexandre La Patelliere ve Matthieu Delaporta’ın – elinden çıkan bence başarılı bir edebiyat uyarlaması. Ancak film kitaba uygun olmadığı gerekçesiyle çok eleştirildi. Bazı karakterlerin sosyal statülerinin bile değiştirildiği düşünüldüğünde haklı bir eleştiri gibi düşünülebilir. Çok başarılı uyarlamalar izledik. Baz Luhrmann’ın The Great Gatsby (2013) veRomeo and Juliet’i (1996)gibi, Kenneth Branagh’ın Hamlet’i (1996) gibi. Yine de bana göre – 2004 yapımı Wolfgang Petersen’ın Troy (Truva) filminde Homer’ın İlyada’sına uymayarak bu eşiği bize atlattığı düşünülürse – her hangi bir filmin yüzde yüz kitabı yansıtması mümkün değil ve senaryo yazarları veya yönetmenlerin de böyle bir zorunluluğu yok.

Bir Cevap Yazın