Ana Sayfa Eleştiriler The Substance (2024): Kendinin Daha İyi Versiyonu (!)

The Substance (2024): Kendinin Daha İyi Versiyonu (!)

The Substance (2024): Kendinin Daha İyi Versiyonu (!) 7.5
0

Bu sene düzenlenen Cannes Film Festivali’nde Sean Baker’ın Altın Palmiye kazanan filmi Anora ile beraber en fazla konuşulan filmi The Substance. Zaten festivalde “En İyi Senaryo” dalında ödüle layık görüldü. Yönetmen Coralie Fargeat’ın 2017 yılında vizyona giren ilk uzun metraj filmi Revenge de çoğu sinemaseverin radarına girmeyi başarmıştı. İstikrarlı bir çizgide ilerleyen yönetmen The Substance ile beraber başarısının tesadüf olmadığını ispatlamış oldu.

Son zamanlarda birbirinin benzeri senaryo çatısına sahip çok film izledik, izlemeye devam ediyoruz. Biraz özenilen ve üstünde düşünülen bir senaryo zaten konuşulmaya ve kitlesini oluşturmaya aday. Film iyi bir hikayeye sahip. Günümüzde oluşan televizyon ve eğlence dünyası genel olarak kadınların bedenleri üzerine kurulu. Seyirciyi ekrana nasıl bağlı hale getiririzin genelde cevabı seksapel içerikler. Kadın vücudu bir araç olarak kullanılmayı tercih ediliyor. Estetik kaygı her şeyin ötesinde konumlanıyor. Bütün duygular ve düşünceler, ortak kanının dayattığı güzellik kriterleri altında eziliyor.  Yönetmen Fargeat de evrilen ve aşırılaşan bu süreci kadraja almayı tercih ediyor.

The-Substance konusu

Film, Hollywood Hall of Fame’e Elisabeth Sparkle isminin eklenmesi ile açılıyor. Buradan anlayacağımız gibi Elisabeth Sparkle ünlü ve tanındık bir isim. Elisabeth Sparkle sabahları ekranda jimnastik/spor yaparak izleyicileri spora teşvik etmeye çalışan biri. Onu Demi Moore canlandırıyor. Demi Moore’a sonradan ayrı bir paragraf açmak gerekecek. Bir şekilde yıllardır devam ettiği televizyon programında zamanının dolduğunu öğrenir ve bununla beraber önüne bu durumu tersine çevirebilecek bir fırsat çıkar. Bu fırsat ona “Kendi halinin daha iyi bir versiyonu” gibi bir teklifle gelir. İlk başta mesafeli yaklaşsa da artık gözde olmama ihtimali onu bir çıkmaza sürükler ve bu çıkmaz Elisabeth’i tek bir yola çıkarır. Film adını Elisabeth’e bu fırsatı sunan madde/şirket/oluşumdan alır.

Kendisinin daha iyi bir versiyonu olarak ortaya çıkan Sue, Elisabeth’in yerini hızlıca almaya başlar. Bu yerini alma sürecindeki tek bakılan kriter Sue’nin genç, güzel vücudundan başka bir şey değildir. Şirket kendisinin daha iyi versiyonuyla bütünsel olarak bir olduklarını sürekli vurgular. Fakat bir sorun vardır. Sue ve Elisabeth hiçbir şekilde aynı anda uyanık ve bilinci yerinde olmaz. Bu yüzden Elisabeth’in aldığı kararlara Sue, Sue’nin aldığı kararlara Elisabeth dolaylı yoldan müdahele edemez. İşler de buradan itibaren garipleşir. Elisabeth’den oldukça genç olan Sue, şöhretin tadını almaya başlar. Çevreyi keşfetmek ve etrafında olan biteni anlamak için bazı adımlar atar. Bu esnada Sue ve Elisabeth arasında herhangi bir sinirsel veya ruhsal bir bağ var mı sorusu izleyiciye sordurulur. Bu soru aslında şuradan doğar. Filmde iki ayrı kişilik gibi davranan ve davranışları diğerinin davranışıyla örtüşmeyen iki karakter, özellikle Elisabeth, neden bir şey hissetmiyorsa bu girdiği yoldan ilk andan itibaren dönmek istemez. Elisabeth, Sue’da gençliğini mi görür veya maddenin onlara söylediği siz birsiniz söylemi gerçek bir şeye karşılık geliyor mudur?, işte bu filmde iyi tanımlanmayan noktalardan biri. Belki de benim nezdimde filmin tek içime sinmeyen defosu.

The-Substance

Ayrıca İlginizi Çekebilir: Strange Darling (2024): Sıradanlıktan Uzak Sıradan Bir Korku Filmi

Sue’nin gençliği ve gözde oluşu onu tatminsiz bir noktaya götürür. Fakat bu tatminsiz noktaya gidiş Substance’in oldukça net kurallarına çarpacaktır. Bu kuralları esnettiğiniz anda sürekli vurgulanan dengeyi bozmuş oluyorsunuz. Bu kurallar bütününe uymayıp dengeyi bozan Sue ile bundan direkt etkilenecek Elisabeth arasında bir rekabet başlayacaktır. Zaten filmin başında salondaki tablonun tam karşısına billboarda Sue’nin fotoğrafı asıldığı karede bir rekabet olacağını ve ikilinin karşı karşıya geleceğinin sinyallerini alıyorsunuz. Gitgide çirkin hal alacak bu rekabette neden iki tarafta hiçbir şekilde iletişim kurmayı denemez,  bunun aradaki gerilimi artırmak adına yönetmen tercihi olabileceğini düşünüyorum.

Filmin oyuncu kadrosunda Harvey karakterini canlandıran Dennis Quaid yer alıyor. Quaid yönetmenin çizmek istediği mobbing uygulayan erkek patron karakteri için biçilmiş kaftan. Margaret Qualley ise güzelliğinin ön planda olduğu karakter için doğru bir tercih. Bu filmde net bir oyunculuk başarısı belki yok ama Qauid ve Moore’a iyi eşlik etmiş. Ve tabi ki Demi Moore… Hollywood’un en güzel aktrislerinden biri olan Demi Moore. Kompleksiz bir şekilde oynadığı bu filmde belki de oyunculuk kariyerinin zirvesini yaptı diye tahmin ediyorum. İlk Oscar adaylığı gelecektir. Hatta ödülü kazanması da sürpriz olmaz.

The Substance aynı zamanda sinemasever bir film, Kubrick, Cronenberg gibi ustalara referans olabilecek sahneler barındırıyor. Ayrıca son dönemde body horror türünün kuraklığına da Hızır gibi yetişiyor. Bu türde de dikkat çekici yapımlar arasına girmeyi başarıyor. Filmin finali, filmin başlangıç sekansına çok güzel bir gönderme yaparak sonlanıyor.

Puanlama

7.5

7.5
Kullanıcı Oyu: ( 2 oylar ) 7

Bir Cevap Yazın