Zhit (2012): En Az Rusya Kadar Soğuk

Rusya denilince aklıma birçok şey geliyor. Bunlardan bir tanesi soğuk. Soğuğu seçtim çünkü biraz soğuk bir filmden bahsedeceğim.
Filmin bence hiçbiri aksamayan oyunculukları arasında özellikle muazzam performansı ile yönetmenin ilk filmi Volchok’ta (2009) da beraber çalıştığı Grishka rolündeki Yana Troyanova göz dolduruyor. Film ve Troyanova herhangi bir ödül aldı mı bilmiyorum ama umarım bu üst düzey performans sadece izleyici takdiri ile sınırlı kalmamıştır.
Filmle ilgili aslında hepinizin kolayca ulaşabileceği bilgileri verdim ve biraz da içeriğinden bahsettim. Şimdi de elimden geldiğince filmle ilgili hayli yüksek olan pozitif duygularımdan bahsetmeye çalışacağım. Öncelikle böyle görece genç ve çok bilinmeyen bir yönetmenden böyle bir film izlemek insanı her şeyden önce mutlu eden, sinema sanatının büyüklüğüne tekrardan inandıran bir durum. Bundan sonrasına bakacak olursak aslında hiç kimsenin hiçbir şekilde reddedemediği bir ölüm gerçeği var ve hepimiz bunu kabul ediyoruz. Bu gerçeği alıp bu kadar iyi bir şekilde işlemek gerçekten büyük iş. Adeta izlediğimiz üç karakter acılarıyla yüzleşirken biz de onlarla beraber yüzleşiyor, onlarla beraber acı çekiyoruz.
İnsanı oturduğu yere çivileyen filmler vardır. Bu film de feci derece de onlardan birisi aslında. Ancak bunu yaparken aşırı kan, vahşet, şiddet içerikli sahneler değil de saf gerçeği, hepimizin gerçeği ölümü kullanıyor.
Dağınık bir güzelleme faslından sonra sürpriz bozan vermemeyi başardıysam gönül rahatlığı ile yazıyı bitirebilirim ki bence başardım gibi. Elimden geldiğince çok sevdiğim, karşıma çıkan ve değerini bileceğini düşündüğüm insanlara izletmeye çalıştığım, özellikle bunu sanki kendi filmimmişçesine kendime görev bellediğim bir filmden genel hatları ile bahsetmeye çalıştım. Umarım en öncelikli amacım olan filmi izleme isteğini bu yazıyı okuyanlarda uyandırabilmişimdir.