Site icon birdunyafilm.co

Walkabout (1971): Aslolan Yolculuktur

Walkabout

İngiliz yönetmen Nicolas Roeg’un Donald Cammell ile olan 1970 yılındaki Performance filmindeki iş birliğini saymazsak Walkabout, Roeg’un ilk bireysel yönetmenlik deneyimi. Walkabout sözlük anlamı olarak gezinme, dolaşma anlamında fakat zamanında sinemalarımızda büyük ihtimalle pazarlama stratejisi düşünülerek Sonsuz Çöl adıyla gösterime girmiş. Filmin prolog’unda 16 yaşına gelen Aborjin erkek çocukların kendilerini ispatlamak ve hayatta kalma mücadelesini direkt olarak yaşamaları için çöle gönderildikleri ve filmin de bununla ilgili olduğu dair bir bilgi verilir. 

Filmin açılışında Avustralya’da yaşayan bir İngiliz ailenin evine konuk oluruz. Bu aile yedikleri, yaşadıkları, giydiklerinden ötürü zengin bir aile görüntüsü verir. Karakterleri detay olarak tanıma fırsatına erişemeden anneleri hariç iki çocuk ve baba, çöle gezintiye veya pikniğe çıkmışlardır. Ani bir sinir harbi mi başka bir şey mi anlamadığımız bir olaydan sonra biri 8-9 yaşlarında erkek çocuğu diğeri ise liseye giden bir kız çocuğu iki kardeş çölün ortalarında tek başlarına kalırlar. Çölle ilgili herhangi bir bilgileri daha doğrusu tecrübeleri yoktur ki bulundukları statü icabı abartılı olarak üstlerinin dahi önceden kirlenmemiş olabileceğini düşünebiliriz. Bu iki kardeş çölde biraz çetin ve zorlu bir zaman dilimi geçirdikten sonra bir aborjinle karşılaşırlar. Filmin prologunda geçen 16 yaşındaki erkek aborjin tanımına uyar. Hareketlerinden çölü tanıdığını ve çölde nasıl hayatta kalmasını bildiği bariz bir şekilde bellidir. Bu andan sonra kamera artık çöle burjuvanın gözünden değil de çölü yaşayan aborjinin gözünden bakmaya başlar. 

Kardeşlerin içinde bulundukları durum, normalde herhangi bir anda karşılaştıklarında selam dahi vermeyecekleri aborjin gençle diyalog kurmaya itiyor. Özellikle kızın diyalog kurması içten içe aborjin genci çölden çıkış için son bilet olarak görmesinden kaynaklanıyor. Küçük kardeş ise aborjini kafasında nispeten oyun arkadaşı olarak konumlandırıyor. Çocuk daha içten bir muhabbet kurarken kız daha çok çıkar ilişkisine dayalı bir ilişki kuruyor. Hatta bir sahnede soracağı soruyu işaret diline benzer bir dille kardeşine sordurtmayı tercih ediyor. Onunla kuracağı iletişimi uzun ömürlü görmemesiyle alakalı bu durum.

Ayrıca İlginizi Çekebilir: Lynne Ramsay: Travma Sineması ve Yersiz Yurtsuz Özneler

Roeg’un filmin başından itibaren sıklıkla başvurduğu kesmelerin kullanış biçimi riskli olsa da nerede ne yaptığını bilen tavrı, yama gibi durabilecek kesmelerin filme çok iyi bir bütünlük katmasına sebep oluyor.  Bireysel olarak ilk yönetmenlik deneyimi olmasına rağmen belki yönetmenin elinde deneysel bir ürüne dönüşebilir mi sorusunun yanına dahi yaklaşmıyor. Bu durum Nicolas Roeg’un yönetmenlik kariyerine başlamadan önce uzunca bir süre kameranın arkasında başka mesleklerde yaklaşık 20 yıllık tecrübesi ile doğrudan ilgilidir diye düşünmekte yarar var.  

Nicolas Roeg, başrolü canlandıran Jenny Agutter ile tanıştığı anda Agutter yatılı bale okulunda öğrenciymiş. Filmde giydiğine benzer okul kıyafetiyle Roeg ve Roeg’un eşinin yanına gitmiş. Roeg ise o tanışmadan sonra bu kıyafetin filmde olmasını istemiş. Jenny Agutter’in canlandırdığı başrol, Walkabout’da bariz bir şekilde olmasa da yönetmen tarafından roller arasında cinsel gerilimi tetiklemek amacıyla kullanılıyor. Bunu yönetmenin yukarıda bahsettiğim kesmelerinden de anlayabiliriz. Bu kesmelerde genel olarak Agutter’in vücut hatları kadrajın içinde oluyor.  Yazının başında bahsedilen babanın yaşadığı bir sinir harbinden önce de babanın bir sahnede de kızının vücut hatlarına dair bir bakış attığı bir anı yakalarız. Bu durum babanın sağlıklı bir düşünceye sahip olup olmadığını seyirciye sorgulatıyor. Zaten ardından da o beklenmedik sinir harbine maruz kalıyoruz.

Çölü dolayısıyla yaban hayatı merkeze alan Walkabout’da hayvanların avlanması ön planda oluyor. Av sahnelerinin gerçekliğiyle ilgili kafamda soru işaretleri olsa da zamanın şartlarını göz önünde bulundurarak çoğu sahnenin gerçek olabilme hissi biraz can sıkıcı. Roeg’un sıkça başvurduğu kesmeler özellikle avlanan hayvanların parçalanışı anında karşımıza çıkıyor. Roeg, aborjinin aksiyonlarını modern yaşamdaki kasabın aksiyonları ile örtüştürüyor. Bu tip sahnelerde yönetmenin amacının filmin geneline hakim olan ilkel yaşam ile modern yaşam arasındaki farklılıkları göstermek değil de aksine birbirine biçim olarak ne kadar benzediğini göstermeyi hedeflediğini anlıyoruz.

Walkabout; yolculuğun çıkış veya bitiş noktasıyla çokta ilgilenmiyor. Yolculuğun başlangıcı da bitişi de güçlü sebeplere dayandırılmıyor. Aslolanın yolculuk olduğunu söylüyor. Her çeşit yolculuğun nihai amacı yola çıkanı kısmen değiştirmektir. Özellikle bu tip bir çöl yolculuğunda ise köklü bir değişikliğin filme daha iyi bir hizmet sunması beklenir. Fakat Roeg burada karakterler üzerinde bir değişiklik sunmuyor. Silik bir anı hissi yaratıyor. 

Puanlama

6.5

6.5
Kullanıcı Oyu: ( 0 oy ) 0

Exit mobile version