Ana Sayfa Etiket "film eleştirisi"

Transit (2018): Aşk, Politika ve Mekanın Kontrastı

Anna Seghers’in, Transit romanını yazdığı dönem Fransa neredeyse işgal edilmiş, Naziler tüm ülkeyi ele geçirmeden önce, kaçmak için son şansların olduğu bir zamana tekabül ediyor. Alman bir komünist olan Anna Seghers’in öyküsündeki başrol de nazilerden kaçan bir komünist. Özellikle Barbara ve Phoenix filmlerinden tanıdığımız Christian Petzold, yine bir yakın dönem tarih uyarlaması ile karşımızda.  Ayrıca […]

My Night at Maud’s (1969): Maud’larda Bir Gece, Pascal ve Nietzsche Eşliğinde

Maud’la Bir Gece, dini bütün bir Katolik olan Jean-Louis ile güzel, entelektüel kadın Maud ve Marksist arkadaşları Vidal arasında geçen açık, etkili, nükteli, bir sohbeti merkezine alıyor. Her Pazar kilisesini kaçırmayan Jean-Louis, orada devamlı gördüğü ve platonik âşık olduğu Françoise ile evlenmeyi kafasına koymuştur. Hayatının büyük bölümü matematikle ilgilenmek geçen Louis, bir gün eski arkadaşı […]

Yannick (2023): Quentin Dupieux ve Anti-Sineması

Tam da absürt sinema öldü derken Quentin Dupieux adında bir Fransız, filmlerine konu olan ilginç fikirleriyle gündem olmaya başladı. Rubber, Reality, Deerskin, Smoking Causes Coughing ve Yannick gibi filmleri sayesinde son dönemlerde alışkın olmadığımız ancak sinema tarihi boyunca peşimizi bırakmayan absürt dile dönüş yaşanmakta. Merak uyandırıcı filmlerin yönetmeni, yakın tarihli bir röportajında hayatının en iyi […]

The Servant (1963): Öz-Bilinç Mucizesi, Evet ve Hayırın Diyalektiği

Yönetmen Joseph Losey’in The Servant’ı, insanların insan olma serüveninde birbirleriyle yaşadığı tarihsel sürüncemeyi bir evin sınırları içinde yansıtmayı başarıyor. Burjuva sınıfı mensubu Tony, yeni taşındığı evle ilgilenmesi için Barrett’ı uşağı olarak işe alır. Düzenini yeniden oluşturmaya çalışan Tony, bir yandan ilgi duyduğu Susan ile yakınlaşmaya çalışırken, diğer yandan Brezilya ormanlarına sözüm ona batı medeniyetini getirmenin […]

Sevmek Zamanı (1965): Metaya Âşıklar Aşka Yabancılar

Sevmek Zamanı, ilk bakışta klasik bir zengin kız fakir oğlan filmiymiş izlenimi uyandırabilir. Fakir bir boyacı zengin bir ailenin evini boyamaya çağrılır. Evin duvarında asılı olan bir kadının portresine âşık olur. Kadın evin sahibinin kızıdır. Adam öyle bir tutku besler ki işini bitirmesine rağmen düzenli aralıklarla eve girmeye ve resimle uzun uzun bakışmaya devam eder. […]

25th Hour (2002): En Uzun Gece

David Benioff’un aynı adlı romanından uyarlayıp yazdığı, Spike Lee’nin yönettiği ve Edward Norton’un hem yapımcılarından biri olduğu hem de başkarakteri canlandırdığı 2002 yapımı film, Monty’nin, dayak atıldıktan sonra ölmesi için bırakılmış yaralı ama ele avuca sığmayacak kadar vahşi duran bir köpeği güç bela kurtarışıyla açılır. Köpeğin felaketi aslında kurtuluşu olur ve köpek, onunla güzel bir […]