I’m Your Man (2021): Uşak ile Aşk
Yakın gelecekte insansı robotlarla yaşamın mümkün olduğu bir dünya düşünün! Bu dünyanın içinde geçen I’m Your Man, çalışmalarına sağlanacak kaynak karşılığında kendisini mutlu etmeye programlanmış bir robotla 3 hafta geçirmeyi kabul eden Alma’nın hikayesini anlatıyor. Bilindiği gibi son dönem romantik komedi filmlerine olan ilgisizlik, bu türün kendi içinde alt türler yaratmasına vesile oldu. Filmin yönetmeni Maria Schrader bir insanla robotun ilişkisinin ilgi çekici olabileceğini düşünmüş olacak ki filmine bilim kurgu ögeleri ekliyor, yarattığı konuyla 2013 yapımı Her filminden etkilendiği gözlerden kaçmıyor.
Film aslında çok hızlı ve ilginç bir girişle başlıyor. Alma, hologramlardan oluşan bir odada kendisinin bütün ihtiyaçlarını karşılamak için tasarlanmış olan Tom’la karşılaşıyor. Onunla dans edip sohbet ediyor. Aklına ilk gelen insanlık problemlerini – hayatın anlamı gibi- sormaktan çekinmiyor, onu adeta sözlüye tutuyor. Tüm bu merakın ortasında Tom bozulunca dans da başladığı gibi bitiyor. Neye uğradığını şaşıran Alma soluğu kendine kaynak sağlayacak patronunda alıyor. Burada bahsi geçen deneyin amaçları anlatıldığında oldukça heyecan verici bir filmin geleceğini düşünebilirsiniz. Çünkü Alma’nın Tom’la vakit geçirmesinin sebebinin ileride böylesi birlikteliklerin etik problemler doğurup doğurmayacağına ilişkin olduğu söyleniyor. Robotlarla evlenmek, onları çalıştırmak ve hatta insan haklarına sahip olmalarını sağlamak…
Fakat film ilerledikçe hikâye ve karakter gelişimleri bu yönde ilerlemiyor. Daha ziyade, “Bir robotla bir insan beraber neleri paylaşır?” sorusu üzerinden şekilleniyor film. Alma en başından beri Tom’a soğuk bir tavır sergiliyor. Onu eve getirdiği ilk gün kendi odasını dahi kilitliyor. Daha sonra Alma’nın hayatındaki gelişmelere hem Alma’nın hem de Tom’un verdiği tepkileri gözlemliyoruz. Örneğin, Alma’nın yıllarını verdiği araştırmasının yayınlanmasına az bir süre kala, birebir aynı konulu bir çalışmanın yayınlanması onu büyük bir yıkıma sürüklüyor. Tom bu üzüntüyü egoist bir bakış açısıyla değerlendirirken Alma insan olmanın gerektirdiği çok boyutlulukla emeklerinin zaten düşünülmüş bir şey üzerine olduğu bilinciyle boşa gittiğini idrak edebiliyor.
Ayrıca İlginizi Çekebilir: 78. Venedik Film Festivali Seçkisi
Zaten filmin dönüp dolaşıp vardığı nokta, bu robotlar arzularımızı karşılamak noktasında mükemmel de olsalar bir uşaktan öteye gerçekten geçip geçemeyecekleri. Alma bunun sorgulamasını sürekli yapıyor. Onun güzel vakit geçirmesine ve onunla mutlu olmasına rağmen nedense bir şeylerin hep eksik olduğunu düşünüyor. Çünkü onu kendi hizmetçisi gibi kullanmak istemiyor, hatta Tom için bir şeyler yapmak istiyor. Mesela Tom’u uyandırmamak için parmak ucunda yürüdüğünden bahsediyor. Fakat sorun da burada. Tom’un ne uykuya ne de yemeye ihtiyacı var. Bu noktada Alma yaptıklarının tek kişilik bir oyun gösterisinden farklı olmadığı kanaatine varıyor. Onun insanı tarafını ortaya çıkarmak istiyor ama bunu elbette beceremiyor.
Mutlu Olmanın
Sizi mutlu etmek için hazırlanan bir robotla mutlu olabilir misiniz? Evet belki mutlu olabilirsiniz. Ama bu sizi zamanla ihtiyaçlarınızı karşılamak açısından tembelleştirecek ve her bir yardım, insani tarafınızı biraz daha köreltecek. Bir yandan böyle düşünüyor Alma. Diğer yandan ise Tom’u zamanla sevdiğini ve onunla da onsuz da olmayacağını anladığı bir noktaya geliyor. Zamanla romantik bir ilişkinin temelleri atılıyor. Bana kalırsa karakterin bu kadar kararsız oluşu yönetmenin de kararsızlığıyla alakalı. Bir yandan Alma paragrafın başında yazılanları düşünürken diğer yandan hayatına giren kişiyi robot da olsa çıkaramıyor. Sonuç olarak onunla paylaştığı ve mutlu olduğu anları hatırlıyor. Dolayısıyla film net bir sonuca bizi ulaştıramıyor. Öte yandan filmin başında konuşulan sorgulamaların hiçbirine de girilmiyor. Tüm bu git gellerin ortasında klişe bir romantik komedi filmini yakın bir gelecekte deneyimlemekten öteye gidemiyoruz.