The Lobster (2015): İnsanın Yalnızlığı ve Aşk İhtimali



Yine de ikinci bölümde, filmi önemli kılan bir sekans var. Aşık çift, farklı kulaklıklardan aynı anda aynı müziği açarak dans ediyorlar ve ortak bir frekans yakalayıp birbirleri arasında ─otelde çiftler arasında yakalanması gereken maddi, elle tutulur uyumun dışında kalan─ bir ahenk sağlamaya çalışıyorlar. Devamındaki sahnede ise diğerlerinin anlamayacağı, beden hareketlerinden kurulu bir dil inşa ediyorlar ve aralarındaki bağ sağlamlaşıyor. Yönetmenin ilk büyük filmi diyebileceğimiz Dogtooth‘da tam tersi bir durum mevcuttur. İktidar kendi dilini yaratarak bireylere hükmedebiliyordur kolayca. Burada ise bireyler, iktidarın dilini reddederek başlıyorlar işe. Ve tam olarak yeterli olmasa gerek ki bir de kendi dillerini yaratıp bu dil üzerinden yeni bir bağlam kuruyorlar; aşk.