Ana Sayfa Öznur Singin

Öznur Singin

90 yılında dünyaya gelme ayrıcalığını elde edenlerdenim. Okumayı “Deniz Kızı” masalı ile söktükten sonra sevmeye “Çocuk Kalbi” ile başladım. Filmlerin büyülü, farklı boyuttaki dünyasına adım atmam, aynı zamanda ilk defa sinema salonuyla da tanışmamı sağlayan “Leydi ve Sokak Köpeği” oldu. Şimdi ise Biyomühendislik lisansımı tamamladıktan sonra okumalara doyamadığım için devam ettiğim yüksek lisansın yanı sıra film yazıları yazıyorum ve sevgili yazar arkadaşlarım iyi ki beni aralarına almışlar diyorum. Charlie Chaplin demiş ki “Bir filmi herkes anlayabilir, sinema herkes içindir”. O zaman izleyelim, izlettirelim ve sonra da yazalım. Çünkü yazmasaydık deli olacaktık.

Candy (2006)

“Çok ortak yönümüz vardı. Gürültünün rahatsız etmediği mükemmel bir yerde, her şeyi yakıştıran gizli bir yapıştırıcı bulmuştuk. İkimizin dünyası tamamlanmıştı.”   Film ismini Abbie Cornish’in canlandırmış olduğu karakterin adından alıyor. Lakin, sinemada genel bir akım olsa da anlattığı hikaye yalnız Candy’nin hikayesi değil. Birçok yerde “Uyuşturucu bağımlısı iki aşığın hikayesi” kadar basit bir tanımlamaya maruz […]

Elveda Lenin / Good Bye Lenin! (2003)

  Almanya II. Dünya Savaşı’nı kaybeder ve Berlin işgal kuvvetlerince 4 parçaya bölünür. Amerikanlar, Fransızlar ve İngilizler birleşerek batı ittifakını oluşturur. Batı Berlin’i kapitalizmin üssü olarak gören Sovyetler Birliği ise bu ittifaka karşı çıkıp Doğu Almanya’da kendi rejimini kurar. Fakat sosyalist ekonomiye ve otoriter bir siyasete sahip Doğu Almanya’dan Batı Almanya’ya yoğun kaçışlar başlar. Bunu […]

Çizgili Pijamalı Çocuk / The Boy in the Striped Pyjamas (2008)

Bir çocuğun gözlerinde masumiyet asla kaybolmaz. Bir çocuk için esir olmak demek, çizgili pijama giyip üzerlerindeki numaralara göre bir oyuna dahil olmaktır. Ve çocuk için esaretlik, gittiği yer bir esir kampı bile olsa, olan biteni algılayamayıp oyun arkadaşları bulmaya çalışmaktır. Çünkü büyüdükçe kararır görüşler, değişir tüm bakılan açılar ve masumiyet de en derinlere gömülüp çürümeye […]

Dünya’nın Heyecanla Beklediği Sinema Etkinliği: 66. Cannes Film Festivali

  Her yıl, Fransa’nın Cannes kentinde düzenlenen ve bu yıl 15 Mayıs’ta66.sı gerçekleşecek olan  Cannes Film Festivali’nin açılış filmi belli oldu. Daha önce vizyona girmesi planlanan fakat vizyon tarihi ertelenen, bir Baz Luhrmann filmi, ‘The Great Gatsby’ festivalin resmi açılışında ilk izleyicileri ile buluşacak.   Böylelikle festivalin açılışını Leonardo Di Caprio, Jay Gatsby karakteriyle yapacak desek […]

Kevin Hakkında Konuşmalıyız / We Need to Talk About Kevin (2011)

 “Zamanla alışıyorsun”   Sanırım “yüce bir duygu” olarak tabir edilen annelik duygusu her kadının içinde olabilen bir şey değilmiş ya da her çocuğu için demek daha doğru olacak bu filmi göz önünde bulundurursak.    Yazar Lionel Shriver’ın ödüllü romanından uyarlanan filmin başrolerini John C. Reilly, Tilda Swinton ve Ezra Miller paylaşıyor. Romanı beyazperdeye uyarlayan yönetmen […]

The Perks Of Being A Wallflower (2012)

  Evet,  “We are infinite”   Güzel müziklerin ve edebiyatın mükemmel bir senaryo ile harmanlanıp beyaz perdeye aktarılması ile ortaya   çıkan şey sanırım yalnız bir sinema şöleni olmaktan çıkıp tamamen sanat karnavalına dönüşüyor. Yavaş akan sahnelerde tebessüme sebep olan indie şarkılar, hareketli sahnelerde tempoyu arttıran ve bakışların arkasına gizlenen yavaş müzikler… Filmin ana karakteri […]