Ana Sayfa Eleştiriler A Thousand Times Good Night (2013): Başkalarının Acısına Bakmak*

A Thousand Times Good Night (2013): Başkalarının Acısına Bakmak*

A Thousand Times Good Night (2013): Başkalarının Acısına Bakmak* 7.5
0
“Savaşın ve dehşetin yüzünü sergileyen fotoğraflara bakmaya ne kadar dayanabilirsiniz?” – Susan Sontag

A Thousand Times Good Night filmi, Erik Poppe’un muhabir ve savaş fotoğrafçısı olarak yaşadığı deneyimlerinin de etkisiyle senaryosuna da katkı sağladığı, yönetmenlikteki belki de en kişisel çalışması olarak karşımıza çıkıyor.

Filmde, Juliette Binoche’nin üstün performansı ile iz bırakan Rebecca karakterinin gözünden yaşananlara şahit oluyoruz. Savaş fotoğrafçılığı ile ilgili yıllardır tartışılan vicdani, etik konuları ve iyi bir anne, eş olmak adına kadına dayatılan toplumsal roller, cinsiyet, adanmışlık konuları bir kadının gözünden farklı boyutlarla işleniyor.

“Birden fazla fotoğrafçıyı aynı mekana bırakın hepsi farklı fotoğraflar çeker. Çünkü hepsi çok farklı yerlerden gelmiştir. Herkesin kendine göre bir perspektifi vardır.” der, Sebastiao Salgado. İşinde çok başarılı ve cesur bir kadın olan Rebecca bu perspektifi çok iyi bir şekilde yakalayıp, yaşayan acıları ve zulmü dünyaya duyurmaya çalışıyor. Çünkü dünyanın bunları öğrenmeye ihtiyacı olduğunu düşünüyor. Diğer yandan da biri ergenlik döneminde (Steph) diğeri henüz durumun farkında olmayan küçük kızının (Lisa) ve ona zarar geleceği korkusu ile yaşayan eşinin (Marcus) de ona ihtiyacı vardır. Canlı bomba saldırısında yaralanmasının ardından yaşadıkları ve ailesinin de etkisiyle kaderlerini etkileyecek bir seçim yapmak durumunda kalan Rebecca, olağan hayatı denemeye karar verir. Ama vermiş olduğu bu kararla her şey düzelmemiş hatta daha da zorlaşmıştır. O, gidebileceği, tutunabileceği şeyin gitmek olduğunun da farkındadır çünkü. Bu noktada Rebecca ne ailesinden ne de işinden vazgeçebiliyor.
Karanlık bir görüntü ile bizi karşılayan filmde sık sık duyduğumuz deklanşör sesi bizi, tarihin ve coğrafyanın karanlık yönünün içine almayı başarıyor. Kızının arabada annesiyle konuşurken deklanşöre onlarca belki yüzlerce kez basması ile de ailenin içine düştüğü karanlığın, bilinmezliğin değerlendirmesini yapmamızı sağlıyor.

Savaşlar, hem yaşayanın hem de tanık olanın hayatında, ruhunda derin yaralar açan bir gerçek ne yazık ki. Dünyaya bunun yıkıcılığını anlatmada savaş muhabirlerine ve fotoğrafçılarına çok şey düşüyor bu anlamda. Bu olaylar yaşanırken uzağında olan bizlerin, yaşananlar karşısındaki tavrımızı da ancak bu şekilde sorgulama imkanımız oluyor.
Albert Camus, Sisifos Söyleni adlı eserinde; “herkesin sanki hiç kimse bilmiyormuş gibi yaşamasına ne kadar şaşılsa azdır” der. Rebecca, fotoğrafların duyguları dile getiren bir yönü olduğunu, insanların evlerinde gazetelerini açtıklarında yaşanan acılarla yüz yüze geldiklerinde, içtikleri kahvelerde boğulmalarını istediğini söyler kızına. Ama biz, gündelik hayatın yoğunluğuna ve telaşına kendimizi bazen o kadar kaptırırız ki yaşanan olaylara karşı üzülmek yerine anlık tepkiler vererek hareket ediyoruz. Yaşanan olayları çoğu zaman okuyup, izleyip geçiyoruz. Susan Sontag; “Artık savaşlar, hepimizin oturma odasında sükunet içinde seyredilip, dinlenen görüntü ve seslere dönüşmüş durumdadır.” diyerek bu gerçekliği insanın yüzüne vurmuştur. Bütün bunlar günümüzde de benzerine çok şahit olduğumuz 12 Temmuz 1937 tarihli life gazetesinde, sağ tarafta Robert Capa‘nın İspanya iç savaşında vurulan bir askerin fotoğrafının, sol tarafta ise Vitalis haberinin yan yana olduğu görüntüyü hatırlattı bana.

Filmin sonunda Rebecca, vicdanının sesini bastıramaz ve zulmü, vicdanı, acıyı fotoğraflamaya devam etme kararı alır. Ama eskisi kadar soğukkanlılığını koruyamadığına, fotoğraf çekmekte zorlandığına şahit oluyoruz. Burada Rebecca’nın, toplumsal sorumluluk bilincinden ziyade bireysel sorumluluğun ağırlığını yaşadığının izlerini görebiliriz. Filmin son sahnesindeki diz çöküşü yaşadığı bu sorumluluğun ağırlığını ve beraberindeki çaresizliği çok net yansıtır. Yaşanan zorluklar, seçimler ve verdiğimiz kararların sonuçları üzerinden devam eden film, izleyicisini de bu anlamda düşündürmeyi başarıyor.

Puanlama

7.5

7.5
Kullanıcı Oyu: ( 0 oy ) 0

Bir Cevap Yazın