Ana Sayfa Kırmızı Halı ve Festivaller Oscar 87. Oscar Ödül Töreni Hobbit: Beş Orduların Savaşı / The Battle of Five Armies

Hobbit: Beş Orduların Savaşı / The Battle of Five Armies

Hobbit: Beş Orduların Savaşı / The Battle of Five Armies
0

Tolkien ve Orta Dünya’yı sevenlerin bir yıla yakın zamandır merakla beklediği serinin son filmi; aynı zamanda Orta Dünya’nın son filmi olacak olan The Hobbit: The Battle of the Five Armies geçtiğimiz hafta vizyona girdi. Hobbit serisi başlamadan önce herkesin aklında şu soru vardı. Bir masal kitabından nasıl olur da üç filmden oluşan epik bir yapım ortaya çıkacaktı? The Lord of the Rings üç kitaptan oluşuyordu. Yönetmen Peter Jackson’ın işi bu yüzden çok daha kolaydı. Çünkü yerine oturtması gereken bir kurgu yoktu. Üç tane kitap zaten bunu kendiliğinden yapıyordu. İlk başta iki film olarak planlanan daha sonra üç filme çıkarılan Hobbit serisinin ilk iki filminde ise kurgunun havasında ayaklarının üstünde duramayan bir yapı vardı. Sorulacak bir diğer soru ise Yüzüklerin Efendisi olmasaydı Hobbit için bu kadar sabırsız davranıyor olur muyduk? Eğer böyle olsaydı; büyük olasılıkla bu sorunun cevabı hayır olacaktı. Bu sorular sorulmaya devam edilirken Hobbit’in son filmi olan The Battle of Five Armies’i de geride bıraktık.

Thorin ve onun türünden gelen bir grup cücenin evleri olan Erebor’u Smaug adlı ejderhadan kurtarıp Erebor’un içindeki hazineleri, özellikle Arkentaşı’nı elde etmek için çıktıkları yolculuğu anlatıyordu Hobbit üçlemesi. İlk iki filmden sonra ejderha ile yüzleşme şansı buldular ve bir şekilde Erebor’u tekrar ellerine geçirdiler. Bu andan sonra Smaug’dan arıtılmış olan Erebor’a ve ordaki altınlara “dost düşman” herkesin gözü çevrildi.page2

Teknolojinin sinema gelişimine katkısı aşikar. Peki Orta Dünya’ya da aynı oranda mı katkı sağlıyor? Ya da bu katkı negatif yönlü mü? Orta Dünya’yı gri puslu bir havaya bürünmüş bir şekilde görmeye alıştık ve o şekilde onu çok sevdik. Teknolojinin katkısıyla yenilenen Orta Dünya’yı açıkçası biraz yadırgadım. Daha doğrusu eski halini Orta Dünya’nın karanlık tarafına daha çok yakıştırdım. Bu üçlemede öykü kitabına uygun olacak şekilde renkler daha çok pastel, siyah ve siyahın tonlarından bir o kadar uzak. Ayrıca bu kadar teknolojiye sahipken bazı efektlerin gözümüze batmasını da kabullenmiş değilim. Bu durum için Legolas’ın merdiven çıkma sahnesini örnek göstermem oldukça yeterlidir. Aynı şekilde Kral Dain’in ordusunun kopyala yapıştırdan ibaret olduğu bir ortamdan bahsediyoruz. Kral Dain’den başka hiç bir cücenin yüzünün belli olmaması baştan savma çekilmiş bir kısım olarak izleyicilere yansıyor. Aynı şekilde Galadriel’in olduğu sahne de bu duruma örnektir.

Orta Dünya’nın ilk üçlemesi ile son üçlemesi kendi arasında ilişkilendirilmeye çalışılmış ve çoğu ilişkilendirme iyi sonuçlar ortaya çıkarmamış. İlk filmdeki Aragorn karakterinin baskınlığının, Thorin’in baskın olma çabalarına açık ara fark attığı apaçık bir gerçek. Aynı şekilde Aragorn, Arwen ve Eowyn arasında geçen aşk üçgeni bu seride Yeşilçam vari bir havaya bürünen Legolas, Kili ve Tauriel arasındaki aşk üçgenine yerini bırakıyor. Peter Jackson’ın kitapta olmayan bu aşk mevzusunu neden bu kadar ısrarcı bir şekilde filme işlemeye çalıştığını anlamlandırmak mümkün değil. Yönetmenin bundan önceki filmlerinde  – Yüzüklerin Efendisi serisini saymazsak – herhangi parlak ve akılda kalıcı bir iş çıkarmadığını göreceksiniz. Fakat Yüzüklerin Efendisi: Yüzük Kardeşliğinden itibaren kendini geç de olsa ispatladığını düşünüyorum.page1

Howard Shore dediğimiz zaman aklımıza hemen Yüzüklerin Efendisi’nden mırıltılar geliyordu. Ama Hobbit için aynı şeyleri söylemek neredeyse mümkün değil. Müzik olarak filmin kapanış sekansında ortaya çıkan alıştığımız Orta Dünya tarzından tamamen uzak olan ama akılda kalıcı Ed Sheeran’ın şarkıları hafızamızda yer tutuyor.

Son olarak son film ve üçleme hakkında bir kaç şey söyleyecek olursam; gereksiz bir şekilde uzatılan bir seri. İlk başta düşünüldüğü gibi kar amaçlı bakmadan sadece iki film olarak çıksaydı, bir izleyici olarak daha tatminkâr konuşabilirdim. Yüzüklerin Efendisi’nin gölgesi altında kalacaktır ve ilk üçleme kadar hatırlanmayacaktır.  Ama siz de benim gibi Orta Dünya’yı her türlü sahiplenmişseniz, onu her haliyle seveceksinizdir. Gitmeyenler için filmin henüz 2.haftası olduğunu hatırlatayım, iyi seyirler.

Bir Cevap Yazın