Ana Sayfa Kırmızı Halı ve Festivaller Oscar 90. Oscar Ödül Töreni Phantom Thread (2017): Biraz Şüphe Biraz Aşk

Phantom Thread (2017): Biraz Şüphe Biraz Aşk

Phantom Thread (2017): Biraz Şüphe Biraz Aşk 8.0
1
Paul Thomas Anderson‘ın sekizinci uzun metrajı olma özelliğini taşıyan Phantom Thread, Daniel Day-Lewis‘ın da son kez oyunculuk yaptığı filmi oluyor. Başarılı aktör aylar önce verdiği bir röportajda Phantom Thread’in kariyerinin son performansı olacağını söylüyor ve bunun üzerine filme olan beklentiyi bir nebze daha arttırıyor. 90. Akademi Ödüllerinde 6 dalda aday olan yapım, 50’li yılların Londra’sında geçen aşk ve şüphenin dolu olduğu, adeta naifliğin gerilimle olan dansını gösteren bir hikâye sunuyor. Alfred Hitchcock‘un Rebacca’sından ve William Shakespeare‘in yarattığı Lady Macbeth karakterinden izler taşıması, hikâyesi, oyunculukları, müzikleri ve ekip işi olan sinematografisiyle 2017 yılının en iyi filmlerinden birine dönüşüyor.

İngiltere’nin önde gelen isimlerine terzilik yapan Reynolds Woodcock (Daniel Day-Lewis), kız kardeşi Cyril (Lesley Manville) ile birlikte başarı basamaklarını emin adımlarla tırmanmaktadır. Woodcock’un karşısına güzel ve iradeli olan Alma (Vicky Krieps) çıktıktan sonra işler biraz değişir ve Alma adeta Reynolds’ın aklını başından alır. Başlarda ilham perisi olarak gördüğü Alma’yı zamanla hayatını altüst eden kadın olarak tanımlar. Alma’nın Reynolds’ın hayatına dahil olmasıyla tüm o kontrol ve düzen sona erer. Reynolds, elindeki kontrol ve düzeni kaybettikten sonra hikâyedeki aşk bir kenara bırakılır ve gerilim içeren süreci başlar.

Phantom Thread’in en büyük artısı karakter yaratımı diyebiliriz. İlk defa Amerika dışında bir film çeken Paul Thomas Anderson, İngiliz aksanıyla konuşan narsist, kibirli ve bir o kadar da kuralcı terzi karakterini adete sinema tarihine bahşediyor. Daniel Day-Lewis ise gösterdiği performansla bu terziyi kusursuz oynuyor. 3 Oscar ödüllü aktör Golden Globe, Bafta ve Akademi adaylıklarının ardından jübilesine zirvede yapıyor. Filmde Daniel Day-Lewis’a eşlik eden Vicky Krieps, Alma karakteriyle sinema ve televizyonda sıkça gördüğümüz “Lady Macbeth” karakterine yeniden hayat veriyor. Zekasıyla, hikâye içerisinde gösterdiği irade ve gücüyle adeta Lady Macbeth portesi çizdiğini söyleyebiliriz. Bu bağlamda Netflix dizisi olan ‘House of Cards’da gördüğümüz Claire Underwood ve 2016 yapımı “Lady Macbeth” filminde gördüğümüz Katherine karakteri gibi sağlam bir Lady Macbeth portesi çiziyor Alma rolündeki Vicky Krieps. Filmin bir diğer karakteri olan Cyril ise diğer oyunculardan sıyrılıp adından daha çok söz ettiriyor. Empati kurulması ya da karakterle bağdaşlaşma açısından seyirciye en çok hizmet eden karakter Cyril oluyor. Zaten bu durum Akademi üyelerinin de gözünden kaçmıyor ve “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” kategorisinde başarılı oyuncu yarışa dahil oluyor.

Daha önce Paul Thomas Anderson’ın There Will Be Blood (2007), The Master (2012) ve Inherent Vice (2014) filmlerinin de müziklerini yapan Jonny Greenwood, Phantom Thread için usta yönetmenle bir kez daha iş birliğine girişiyor. Jonny Greenwood ve müzikleri önceki filmlerden bağımsız olarak bu sefer adeta filmin bir karakterine dönüşüyor. Her sahnede istisnasız Jonny Greenwood’un baskın notalarını duyuyoruz. Yer yer oyunculardan bile rol çalan bu müzikler başlı başına filmin başarılı olmasını sağlıyor. Teknik anlamdaki bir diğer başarı ise filmin kostümleri oluyor. 2011 yapımı The Artist (2011) ile Oscar’a kavuşan Mark Bridges, Phantom Thread ile bir kez daha altın heykelciğe çok yaklaşıyor. 50’li yılları ve İngiliz kültürünü filme ilmek ilmek işleyen Mark Bridges, Reynolds Woodcock’un terzi kimliğini daha da gerçekçi hala getiriyor. Teknik demişken filmin sinematografisinden de bahsetmemek olmaz. Paul Thoman Anderson sinematografi için ekip işi diyor ve bu ekibi her seferinde tek tek sayıyor. Michael Bauman, Colin Anderson, Erik Brown, Jeff Kunkel ve Paul Thomas Anderson yaratılan dünyayı daha da inandırıcı hâle getiren bu beş isim filmin sinematografisini üstleniyor.

Filmin bunca olumlu yönünün yanında olumsuzlar da yok değil. Bunlardan biri Reynolds ve Alma’nın düğün sahnesinden sonra temponun düşmesi ve 20-30 dakika kadar eski temposuna bir türlü kavuşamaması. Süresi itibariyle uzun diyebileceğimiz Phantom Thread, düğün sahnesine kadar zamanın nasıl geçtiğini fark ettirmiyor ama düğün sahnesinden sonra tempo düşüyor ve uzun süre toparlayamıyor. Tempo toparlandıktan sonra bu sefer de hikâyenin tekrara düştüğünü görüyoruz. Elbette bu tekrar boşa ve gereksiz değil ama seyirci olarak farklı gidişatı perdede görmek istiyoruz.

6 dalda Oscar’a aday olan Phantom Thread, gerilimi itibariyle Alfred Hitchcock‘un 1940 yapımı Rebacca‘sını anımsatırken, sil baştan oluşturduğu Lady Macbeth portesiyle, Jonny Greenwood’un adete oyunculardan rol çalan müzikleriyle ve Paul Thomas Anderson‘ın usta kalemi ve yönetimiyle unutulmaz bir film çıkıyor ortaya. 4 Mart Pazar gecesi sahiplerini bulacak olan Akademi Ödül Töreni’ninde “En İyi Müzik” ve “En İyi Kostüm” kategorilerinde iddialı olan yapım 9 Mart Cuma günü Türkiye’de vizyona giriyor.

Puanlama

8.0

8.0
Kullanıcı Oyu: ( 4 oylar ) 8.4

Oğuzhan Durmuş 1994 yılında Kocaeli Gölcük'te doğdu. Sinemaya olan ilgisini durduramayıp Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde Radyo, Televizyon ve Sinema okumaya başladı ve hala da okumaya devam ediyor. İleride kendi çekeceği filmlerin hayaliyle de yaşamaya devam ediyor.

Yorum(1)

Bir Cevap Yazın