Köy / The Village (2004)

Yaşadıkları acı dolu yaşama doğacak olan çocuklarını korumak için bir araya gelerek; korkuyu kurgulayan, korkuyu yaratan ve korkuyu bu yaşam sisteminin devam etmesi için zorunlu bir duygu olarak gören, bir grup akıllı insanın yapay köy hayatıdır aslında konu.
Bütün distopik filmlerde olan korku unsuru, genellikle toplum üyelerini korkutarak kolaylıkla yönetmek isteyen üst yönetim tarafından halka uygulanır. Bu filmde ise, korkuya sebep olan kırmızı pelerinliler, üst yönetim diyebileceğimiz yaşlılar grubunun bir yansımasıdır. Bu oldukça akıllıcadır bence, çünkü köyde yaşayanlar şunu düşünürler; korkuyu yaratan yaşlılar (üst yönetim) değil, tam tersine üst yönetim bu korkuya karşı bizi korumak için var. Bu kurgu; Labirent, Fahenheit 451, Açlık Oyunları gibi filmlerdeki yönetim kurgusundan çok daha akıllıcadır çünkü bu filmlerde olanın tersine, The Village filmindeki üst yönetimin kendisi korkutucu değil, korkuyu engelleyicidir. Bu farklılık da anlaşılabilir bir farklılıktır, çünkü köydeki yaşlılar (üst yönetim) esasında paradan uzak ve işbirliğine dayalı, başka bir değişle komün bir sistem kurmaya çalışırken, sistemi bir arada tutacak bir güce ihtiyaç duyarlar, korku da bunu sağlar.
Ancak işler beklendiği gibi gitmez, çünkü bu toplumsal yapıyı kurgularken, kaynak kıtlığını ve sağlık sorunlarını göz ardı ederler. Hastalık ve ölüm başlar ve onlar izole bir köy olarak, dışarıdan destek alamazlar. Bunun ötesinde yaşlılar grubunda, kendisinden sonra gelen çocuğunun ölümünü gören br kişi, muhtemelen sistemi sabote etmektedir, bunu yaparken de, köyün artık dışarıdaki korkutucu yaratıklara karşı güvenli bir yer olmadığı algısını yaratmak için uğraşmaktadır. Böylece, artk insanları sınırdan uzak tutan “Konuşmadıklarımız” denilen yaratıklar, aşılması gereken bir sorun haline gelir.
Lucias ve köyün delisi, bu sınırları aşan iki kişi olurlar. Köyün delisi sınırları bilmediği için sınırları aşmaktadır, Lucias ise cesareti, gözü kara bir adam olması sebebiyle sınırları aşmak istemektedir. Bu arada, köyde yaşanan naif aşk hikayesi de seyirciyi merak içinde bırakır. Köyde olup biten bütün kargaşanın yanında el değmemiş bir aşk hikeysidir Lucias ve görme engelli Ivy arasında olanlar. Lucias, Ivy’i korumak için kendi canını riske atacaktır.
Filmin en kritik anı ise kuşkusuz; yeni bir hayat yaratmak üzere, bir orman arazisi satın alıp, çevresine kendisinin sahip olduğu bir güvenlik firması kuran, bu orman arazisinin üzerinden uçak geçmemesi için rüşvet verebilecek kadar zengin ve kararlı, ancak paranın insanı ne denli bozduğunu anlayıp ondan uzak bir yaşamı seçecek kadar cesur olan bu adamın, hayatları trajedi dolu bir grup insanın da kendisine eşlik etmesiyle yarattığı bu düzenle ilgili gerçekleri, görme engelli kızı Ivy’e anlattığı andır.
Ve aşk, dokunmaya kıyamayacak kadar derindir köyün cesur erkekleri için.
Bütün bu detaylar, çok küçük anlarında gizlidir filmin, ve bu yüzden de izlemesi çok keyiflidir.