Ana Sayfa Ömer Keşan

Ömer Keşan

99 Temmuz'unda kederi başladı, 15 yaşında Tarkovsky'nin Ayna'sında ilk kez kederiyle yüzleşti, o zamandan beri arayışını sürdürüyor.

Festival Günlüğü #2 Rotterdam Film Festivali

Rotterdam Film Festivali, Festival Günlüğü serisinin ikinci bölümünde; Bipolar (Yön. Queena Li), Gritt (Yön. Itonje Soimer Guttormsen), Pebbles (Yön. Vinothraj P.S.), As We Like It (Yön. Hung-i Chen, Muni Wei) ve Lone Wolf (Yön. Jonathan Ogilvie) filmleri yer alıyor. Ayrıca Festivali Günlüğü serisinin birinci bölümü‘nü buradan okuyabilirsiniz. Bipolar Bipolar; bir otelde sergilenen kutsal bir ıstakozu […]

Festival Günlüğü #1 Rotterdam Film Festivali

Geçtiğimiz yıl Mart ayından bu yana sinema/festival algımızın mecburen de olsa değişmesinin ardından bir süredir “ev festival’’lerindeyiz. Film çıkışı İstiklal’e, Moda’ya açılan gözlerimizin ardından bu normale alışmak elbette kolay değil ancak aydınlık günlere kadar bir süre daha dişimizi sıkmak durumundayız. Covid-19 tedbirlerine karşı protesto eylemleri yükselen Hollanda’da protestonun en yoğun olduğu şehirlerden biri olan Rotterdam’da […]

2010’ların Gözden Kaçabilecek 30 Filmi

2010’lu yılları kısa bir süre önce iyisiyle kötüsüyle geride bıraktık, hatta 2020’li yılların ilkini de oldukça sansasyonel bir yılın ardından geride bırakmak üzereyiz. 2010’lu yıllarda sinema, yine her zaman olduğu gibi belki de asla göremeyeceğimiz ülkelerin insanlarının hikâyelerini evlerimize kadar getirmeye devam etti. Yepyeni vizyonlar, yönetmenler, bakış açıları, denemeler de görücüye çıktı bununla birlikte. Sinemanın […]

Nymphomaniac Vol.I (2013): Tarkovsky’e Bir Sitem Olarak Cinselliğin ve Şiddetin Felsefi Anatomisi

Nymphomaniac; em edebi, hem müzikal, hem sinematik, en çok da felsefik anlamda bir nevi ‘kadın ruhu’ el kitabı. İki zıt ama aslında benzer karakter üzerinden toplumun iki farklı kesiminin bir nevi âşık atışması şeklinde irdeleyen müthiş derin bir klasik. Belirli tabu ve algıları, muhafazakârlığı, hedonizmi, mazoşizm, sadizmi ve daha birçok “izm”i sorgulatma amacı güdüyor. Bu […]

A Little Princess (1995): Cuarón’dan Masallar

A Little Princess; Cuaron‘un filmografisinde Gravity, Children of Men veya Y tu Mama Tambien gibi göz kamaştırıcı bir yer teşkil etmese de, Meksika’da yerel bir yönetmen olmaktan çıkıp uluslararası ilk adımını atması ve çokça da olumlu eleştiriler almış olması açısından önemli bir yer arz ediyor. Cuaron’un henüz 2.uzun metrajlı filmi olan filmimiz; Hindistan’da küçük kızıyla yaşayan […]

The House That Jack Built (2018): Dante’nin Cehennemi’nden Trier’in Cehennemi’ne

Bildiğiniz tüm seri katil filmlerini unutun. Bundan daha sıra dışı ve okumaya sahip bir seri katil filmi daha izlemeniz mümkün değil. Sinemadan çıktıktan sonra aldığım çarpık çurpuk 2 sayfa nota geçmeden önce şunu belirteyim; şu Cannes’deki koltuk tekmeleme, kusma vb. atraksiyonların tamamen şov ve Trier nefretinden kaynaklı olduğunu pekiştirdim. Zorlayıcı bir ya da iki sahne […]