Ana Sayfa Ziya Aydı

Ziya Aydı

1993, Bursa doğumlu. Galatasaray Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunu. Lisansüstü eğitimine Belçika’da devam ediyor. Film izliyor, düşünüyor, eleştiriyor, arada bir de şiir yazıyor.

Lynne Ramsay: Travma Sineması ve Yersiz Yurtsuz Özneler

Geçtiğimiz günlerde sona eren 38. İstanbul Film Festivali’nde Uluslararası Yarışma Jüri Başkanlığı’nı üstlenen Lynne Ramsay, yirmi yılı aşkın bir zaman dilimini kapsayan yönetmenlik kariyerine dört uzun metraj sığdırırken aşırı üretken bir profil çizmese de filmlerinin yetkinliği sayesinde son dönemin en önemli sinemacılarından biri olmayı başardı. Her ne kadar Kadın Yönetmenler dosyamızın ilk bölümünü kendisine ayırıyor […]

Alejandro Jodorowsky: Ayakkabılarında Yaşayan Bilge

1970 yılının son günlerinde New York’taki Elgin Theatre’ın yöneticileri, adı duyulmamış Şilili bir yönetmenin El Topo isimli sürreal western filmini bir gece yarısı gösteriminde seyirciyle buluşturmaya karar verdi. Film haftalarca kapalı gişe oynadı, “gece yarısı filmleri”nin atası haline geldi, düzenli olarak tekrar tekrar izlendi ve sadık bir seyirci kitlesi edindi. Bu kitlenin içindeki isimlerden biri […]

La dolce vita (1960): Dünyevi Zevkler Bahçesi

Federico Fellini, 1945’te Roberto Rossellini ile birlikte Roma citta aperta’nın senaryosunu yazarak bir anlamda Neorealismo’yu dünyaya tanıtan ilk isimlerden de biri oldu. 1950’de başladığı yönetmenlik kariyerinin ilk periyodunu eşi Giulietta Masina’yı başrolünde oynattığı La strada ve Le notti di Cabiria gibi başarılı filmler çekerek geçirdi. Fellini, erken dönem yapıtlarında İtalyan Yeni Gerçekçiliği’nin de etkisiyle daha […]
cold war
8.0

Cold War (2018): Soğuk Rüzgarların Taşıdığı Eski Bir Şarkı  

Pawel Pawlikowski, siyah beyaz dönem filmlerine Cold War ile devam ediyor. Yönetmen, önceki filminde kıvamını tutturduğu tarife romans, müzik, dans ve daha geniş bir coğrafya ekleyerek aslında oldukça cüretkar davranmış. Fakat Cannes tasdikli kusursuza yakın yönetmenlik performansı, Pawlikowski’nin Ida ile koyduğu çıtayı daha da yükseğe taşımasını sağlıyor ve Cold War’ı bir başyapıt haline getiriyor. Geçtiğimiz […]

Lazzaro felice (2018): Pastoral Masumiyetin Ölümü

Cannes Film Festivali, yetmiş yılı aşkın süredir olduğu gibi Avrupa sinemasının tarihinde kendine yer bulacak değerli isimleri sinemaseverlerle tanıştırmaya devam ediyor. Çektiği üç uzun metrajla da festivalde yer almayı başaran Alice Rohrwacher, henüz yeni başladığı söylenilebilecek kariyeriyle dahi Cannes’ın gediklilerinden biri haline gelmiş durumda. 2014’te Le meraviglie ile Jüri Özel Ödülü’ne layık görülen İtalyan yönetmen, […]

24 Frames (2017): Kiyarüstemi’den Suskun Bir Veda Hutbesi

Yuhanna 1:1 şöyle der: ‘’Başlangıçta söz vardı. Söz Tanrı’yla birlikteydi ve söz Tanrı’ydı.’’ Faust ise bu başlangıçtan pek memnun kalmaz ve İncil’in ilk cümlesini şöyle çevirir: ‘’Başlangıçta eylem vardı.’’ Şüphesiz Kiyarüstemi sineması, Goethe’nin Faust’unun edebi ayak izlerini görsel bir biçimde takip edercesine eylemin sinemasıdır. Onun filmlerinde, içerikten ziyade form ve formun belirlenmesini sağlayan eylemsellik her […]