Ana Sayfa Eleştiriler Aziz Matyas’a Göre İncil (1964): Pasolini’ye Özgü Şiirsel Bir Üslupla Alternatif Bir İsa Hikâyesi

Aziz Matyas’a Göre İncil (1964): Pasolini’ye Özgü Şiirsel Bir Üslupla Alternatif Bir İsa Hikâyesi

Aziz Matyas’a Göre İncil (1964): Pasolini’ye Özgü Şiirsel Bir Üslupla Alternatif Bir İsa Hikâyesi 8.0
0

Dini kişiliklerin hayatı ya da dini olayların konu alındığı filmler hem Hollywood sinemasında hem de dünyanın geri kalanında olayları olabildiğince dramatik aktarmak ve söz konusu olan dini inanışı veya dini kişiliği doğrulayıcı bir üslup ile aktarılır genellikle. Bir misyonerlik, dini duyguları sömürme, tarihi değiştirme ve tartışma yaratma eğilimi görülmektedir çoğu filmde. Life of Brian (1979) gibi İncil’den dini konuları işleyen cıvık Hollywood filmlerini mizah konusu haline getiren filmler olsa da dini filmler dediğimizde olayları hiçbir dini inanışın etkisinde kalmadan objektif aktarmaya çalışmak çok zordur. Bunu yapmaya çalışmak da tartışmaları beraberinde getirir. İşte bu noktada Pier Paolo Pasolini gibi filmleriyle hep tartışmalar yaratan, bugün Marksist ve ateist olarak bilinen yönetmenin daha kariyerinin başlarında İsa’nın hayatını konu alıp filme çekmesi hem şaşırtıcıdır hem de tartışmaları alevlendirecek bir olaydır. Aziz Matta’ya Göre İncil (Il vangelo secondo Matteo), Pier Paolo Pasolini tarafından yazılıp yönetilen, yeni-gerçekçi tarzda,1964 İtalyan drama filmidir. Ancak bu film bir ateistin kendi düşüncesini doğrulamak için yaptığı bir İsa ve Hristiyanlık eleştirisi içermemektedir. İsa’nın ne bir peygamber ne de tanrının oğlu olduğuna inanmayan Pasolini filmde İsa’yı yüksek ahlaki değerleri olan bir devrimci ya da toplum lideri olarak yansıtmıştır. Film senaryosunu birebir Matta İncili’nden almıştır. Pasolini konuyu belgesele yakın hatta İtalyan yeni gerçekçilerine yakın bir berraklıkta ele almışsa da olayları şiirsel bir üslupla anlatmayı tercih etmiştir. Film, dünya sinemasının ve yeni-gerçekçi türün bir klasiği olarak kabul edilir. İlk gösterimden sonra, Venedik Film Festivali Büyük Jüri Ödülü’nü ve En İyi Yönetmen de dahil olmak üzere üç Nastro d’Argento Ödülü’nü kazandı. 2015 yılında Vatikan Şehri gazetesi L’Osservatore Romano, filmi İsa’nın şimdiye kadar yapılmış en iyi filmi olarak nitelendirdi. Birçok sinema eleştirmenine ve tarihçiye göre İsa’nın hayatını en objektif şekilde ele alan filmlerden biri olmuştur.

Filmdeki İsa tasviri ise son derece mütevazı, sade ama etkileyiciliğinden ödün vermeyen biçimdedir. Çektiği acılar söz konusu olduğunda da seyircinin duygularına oynanmamış ve olabildiğince yalın bir anlatım tercih etmiştir Pasolini. İsa bu filmde çevresine karşı soğuk gözüken, topluma ahlaki öğütler veren bir toplum lideri, bir düzene başkaldıran, insani ilkeleri olan ideal bir insandır. Filmdeki İsa tarafını yoksul insanların yanında olarak belli etmiş ve bunun bedelini de acıyla ödemiştir. Film bunun yanında özellikle soğuk savaş dönemiyle birlikte kapitalizm ve zenginlikten taraf olan, gösterişli bir yaşam şeklini tercih eden dini geleneğe de sert bir eleştiri olarak düşünülebilir. Eskiden fakirlerden taraf olan dini geleneğin bugün zenginler tarafından kullanılması, anti-kapitalizm ve Marksizm’in hristiyanlıkla ilişkisi bana göre filmin en temel konuları arasında yer alır. Film alt metninde dini gösterişçiliği eleştirirken, biçim olarak abartılardan kaçınarak sinema tarihindeki diğer dini filmlerden tamamen ayrışmaktadır. Ayrıca profesyonel bir oyuncu  olmayan ve görüntü olarak da klasik bir İsa görüntüsünden uzak Enrique Irazoqui’yi oynatılması da filme katkı yapmış radikal bir seçimdir diyebiliriz.

Film alışılmışın dışında çizdiği bu İsa portresi yüzünden muhafazakar kesimden eleştiri alsa da belli bir kesim için de gerçekçi, romantizmden uzak bir İsa portresi sunmuştur. Pasolini bu filmi çekerken kendi Marksist ideolojisinin de etkisiyle devrimci bir İsa portresi çizmiştir ve kendisi bir ateist olarak İsa’ya  başka bir gözden bakmıştır.

Pasolini “görüntülerin metnin şiirsel yüksekliğine asla ulaşamayacağını” düşündüğü için filmdeki İsa’nın diyalogları da Matta İncilin’deki ahlaki öğütlerden doğrudan alıntı yapılmıştır. Matta İncili’ni diğerleri yerine seçtiği için, “Yuhanna çok mistik, Markos çok kaba ve Luka’nın çok duygusal olduğuna” karar vermiştir. Bu açıdan gerçekliğe ve sadeliğe en yakın bulduğu Matta İncili’ni seçmiştir. Pasolini, orijinal İncil kaynağına ek olarak, film boyunca “2.000 yıllık Hıristiyan resim ve heykellerine” göndermeler yapmıştır.

Sinematografik olarak da son derece estetik gözüken filmde karakterler son derece yalın bir şekilde işlenmiştir. Filmin başındaki Meryem’in hamile kalma sahnesinde Pasolini bize dini bir mucizeden ziyade tarihi bir gerçekliği izliyormuş hissini yaşatır. Karakterler masalsı olmaktan ziyade tarihin birer tanıkları olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ayrıca İsa’nın çarmıha gerildiği sahnelerde birçok örnekte olduğu gibi seyircilerin duygularına oynanmamış ve tarihi bir haksızlığı konu almış gibi bir devrimcinin muktedirler tarafından cezalandırılması gibi işlenmiştir.

Sonuç olarak sinema tarihindeki hem radikal hem de en etkileyici yapıtlarından olan bu filmi her sinemaseverin izlemesi gerektiğine inanıyorum.

Puanlama

8.0

8.0
Kullanıcı Oyu: ( 0 oy ) 0

Bir Cevap Yazın