Film Stars Don’t Die In Liverpool (2017): Hollywood Değişir Zarafet Baki Kalır

Victor Frankenstein, Push gibi filmlerle Luke Cage, Sherlock gibi dizilerle adını duyduğumuz 2012 yılında Emmy‘e aday gösterilen yönetmen Paul McGuigan, bu sefer karşımıza Hollywood’un iç yüzünü gösteren, zarif, dokunaklı ve bir o kadar da kırık bir aşk hikayesi olan Film Stars Don’t Die in Liverpool ile karşımıza çıkıyor.  Bünyesinde üç Bafta adaylığı bulunan yapımın başrollerinde Annette Bening ve Jamie Bell yer alıyor. Jamie Bell’in canlandırdığı Peter Turner karakterinin biyografik romanından uyarlanan yapımın senaryosunu ise Matt Greenhalgh üstleniyor.

Annette Bening‘in hayat verdiği Gloria Grahame‘in uzun uzun hazırlanışıyla film açılıyor. Tamamı detay çekimlerden oluşan açılış sekansı bir Hollywood yıldızının şaşaalı günlerini geride bırakmak istememesini, kariyerine bir şekilde devam etmesini ve eskimeyi asla kabul etmemesini yönetmen Paul McGuigan daha açılış sekansında veriyor. Sektör içerisinde her daim ayakta durmaya çalışan bir kadın olan Gloria Grahame’in rüya gibi gözüken gösterişli hazırlanma sahnesinin sonu (ilerleyen dakikalarda öğreneceğimiz hastalığından dolayı) yere yığılmasıyla sona eriyor. Gloria Grahame, hastalık sürecini atlatmak veya iyileşebilmek için bir zamanlar deli dolu bir aşk yaşadığı kendi gibi oyuncu olan Peter Turner (Jamie Bell) ve ailesinin yanında kendini buluyor. Bu vakitten sonra geçmişle şimdiki zaman arasında bağ kuran Film Stars Don’t Die in Liverpool kırık bir aşk hikayesinin kahramanlarının hayatlarına odaklanmaya başlıyor.

Film Stars Don’t Die In Liverpool, her şeyden önce oyunculuk performanslarıyla ön plana çıktığı için filmin en önemli kısmını oyunculuklar oluşturuyor. 50’li yılların dev ismi olan Gloria Grahame’i canlandıran Annette Bening bu rolde o kadar başarılı ki adeta Gloria Grahame’ın kendisine dönüşüveriyor. Hatta karakterin büyüsüne o kadar kapılıyorsunuz ki yer yer “Annette, gerçekten Gloria mı?” diye kendinize soruyorsunuz. Annette Bening, Gloria Grahame‘in zarafetini, eskimeyen güzelliğini, hastalığını ve ilişki sırasında hatta gündelik hayatında var olan gelgitleri o kadar güzel yansıtıyor ki bir an olsun bile filmin illüzyonunu kaybettirmiyor. Diğer yanda ise Peter Tuner’a hayat veren Jamie Bell yer alıyor. Jamie Bell ise her hareketinde ve bakışında Gloria’ya duyduğu hem çaresiz hem heyecanlı aşkı an ve an yaşattırıyor. Aradaki yaş farkına rağmen Annette Bening ile aralarında kusursuz bir kimya oluşmuş oluyor.

Klasik bir anlatı tercih eden Paul McGuigan, kendine hayran bıraktıran kurgusu ve sahne geçişleriyle adeta Hollywood cazibesini seyirce aktarıyor. 80’li yıllarda “Alien” gibi filmlerin salonları doldurduğu “The Bad and Beautiful” ve “Singin’ in the Rain” gibi filmlerin eskide kaldığı, modern ve farklı işlerin yerini aldığı dönemi abartmadan göstermesi ve bu dönemi Gloria Grahame’in eskimeyi kabul etmemesi, hala yeni işler üretmeye çalışmasıyla paralellik kurması filme bir kez daha hayran olmanızı sağlıyor.

Film Stars Don’t Die In Liverpool, belki yeni şeyler denememesinden dolayı unutulmayanlar arasına hiçbir zaman giremeyecek ama şundan eminim ki ne zaman aklınıza Gloria ve Peter gelse içinizde bir acı olacak, sonra o acıyı sanki siz hiç yaşamamışsınız gibi yüzünüzde bir tebessüm oluşacak. Filmin finaline baktığımızda verilmek istenilen duygunun bu olduğunu da söyleyebiliriz. Gloria ile Peter’ın yürekleri dağlayan ayrılığından sonra 1953 yılında Gloria Grahame‘in “The Bad and Beautiful” filmiyle Oscar ödülü kazandığı ana şahitlik ediyoruz. Vedalaşma sahnesinde duygulara hüküm sürmek zorlaşırken birden Gloria’nın ödül konuşması sırasındaki heyecanına ve zarafetine tanık ediyoruz ve o an boğaza oturan yumru küçük bir tebessümle desteklenmiş oluyor. Birçok duyguyu bünyesinde barındıran Film Stars Don’t Die In Liverpool, oyunculukları ve kurgusuyla 2017 yılının en iyilerinden birine kolayca dönüşüyor.