Lolita (1962)

Dil profesörü olan Humbert Humbert, Fransızca’dan İngilizce’ye yaptığı şiir çevirileri başarılı bulununca Amerika’da ders vermek için bir üniversiteden davet alır. Sonbaharda başlayacak derslerden önce yaz tatilini geçirmek üzere New Hampshire’ye, kalacak yer arayışıyla Bayan Haze’in evine gelir. Evden ziyade ev sahibinin tavırlarından hoşnut olmayan Humbert, tam evden ayrılacakken bahçede Bayan Haze’in kızı Dolores’ı namıdiğer Lolita’yı görür. Bir anda fikri değişen Humbert, evde kalmaya karar verir. Gün geçtikçe evdeki bu üç karakter arasında ilginç bir bağ kurulmaya başlar.
Filmdeki en ilgi çekici karakter esasında bir TV yazarı olan Clare Quilty karakteridir. Lolita’nın “dahi” olarak nitelediği, “bir çeşit güzel, oryantal, japon felsefesine inanıyordu” diye bahsettiği bu sıra dışı adam, Lo’nun dikkatini Humbert gelmeden önce çekmiştir bile. Peter Sellers‘ın nevi şahsına münhasır yeteneğiyle oynadığı karakteri, farklı sıfatlarla tekrar tekrar görürüz film boyunca. Quilty’nin amacı bir dedektif gibi Humbert’ı takip etmek, rolden role girerek onunla girdiği diyaloglarda onunla alay etmek, onu manipüle etmektir. Bunda da başarılı olur. Humbert, en sonunda başarısızlığının sebebini Claire’de bulur ve onu öldürür.