Ana Sayfa Eleştiriler The Beguiled / Kadın Affetmez (2017)

The Beguiled / Kadın Affetmez (2017)

The Beguiled / Kadın Affetmez (2017)
0
1966 yılında yayınlanan Thomas Cullinan’ın aynı adlı romanından ilk defa 1971 yılında uyarlanan The Beguiled, Sofia Coppola tarafından tekrar uyarlanarak bu hafta ülkemizde 17.si düzenlenen Filmekimi film festivali kapsamında gösterime girdi. Bu sene düzenlenen Cannes Film Festivali’nde The Beguiled ile en iyi yönetmen ödülü kucaklayan Sofia Coppola oldu. Bu yüzden ister istemez gözler ilk olarak Sofia Coppola ve ödülü almasını sağlayan The Beguiled’in üstüne kaydı.

Film, Amerikan İç Savaşı döneminde yaralanan bir kuzeyli askerin (Onbaşı McNurney)cepheden kaçarak sadece kız öğrencilerden oluşan okula sığınmasını konu alıyor. Okulda okulun sahibesi, öğretmen ve dört öğrenci olmak üzere 6 tane kadın var. Beklenmeyen bir misafir görünce hele ki bu hem cinsleri değilse ruh halleri değişiyor. Biraz abartı olacak ama askere dünyadan değilmiş gibi davranıyorlar. Bu durum savaş başladığından beri köleler ve çalışanlar hariç bir erkek göremeyen kadınların bazısında unutulan duygular tekrar yeşermesine, bazılarında ise ilk defa filizlenmesine sebep oluyor.
MV5BMTY2NzYwNjAxNl5BMl5BanBnXkFtZTgwOTE5NzY0MjI@._V1_SX1500_CR0,0,1500,999_AL_
Onbaşı McNurney zamanla küçük topluluktaki kadınlara karşı kendi cinsinin tekelini kullanarak, evin en büyük üç kadınını baştan çıkarıyor. Nicole Kidman’ın canlandırdığı evdeki hiyerarşinin en tepesinde bulunan Martha karakteri de bu üç kadının içinde yer alıyor. Fakat evdeki otoriteriyi temsil ettiği için ipleri tam olarak McNurney’in eline vermiyor. Onunla mesafeli davranarak bir nevi duygularını besliyor ve otoritesini koruyor. Filmdeki öğretmen karakteri Edwina ise zorunluluktan kaldığı evde Onbaşı’nı bir nevi kaçış olarak görüyor. Karşılıklı duygunun en fazla yaşandığı ilişki McNurney ve Edwina arasında geçiyor. Martha’nınki gibi mesafeli fakat ipleri tamamen teslim edilmiş bir şekilde. Alicia ise askere gençliğinin verdiği heyecanla ve keşfetme arzusuyla yaklaşıyor. Bir nevi kendini ispatlamak istiyor. Filmdeki tüm karakterler filmin çoğunda insani açıdan çok düzgün profiller ortaya koysalar da arzuları ve çıkarları söz konusu olduğunda bir insanın yapabileceği en kötü şeyi yapmaktan da kendilerini alamıyorlar.
MV5BNDExNzg4NjcwNl5BMl5BanBnXkFtZTgwNTkxNTA2MjI@._V1_SX1500_CR0,0,1500,999_AL_
Sofia Coppola’ya bana göre filmografisi zayıf olan bir yönetmen. En iyi işi Lost in Translation. O da yaklaşık 15 yıl önce gösterime girdi. O zamanlarda 30 lu yaşlarında olan Coppola aradan bunca zaman geçmesine rağmen filmografisini üstüne koymak yerine maalesef yerinde sayıyor. The Beguiled’de de durum bu şekilde devam ediyor. Filmin kısa süresi cezbetmesine rağmen o süreye kendini sıkıştırıp derinleşemiyor. Kişiler arasındaki diyalogların nasıl ilerlediği ve samimiyet boyutuna ulaştığı havada kalıyor. Oyunculuklar tarafında dişe dokunur bir şey yok. Bana sorarsanız filmin tek artısı cinsel yakınlaşmaların ekrana aktarılış şekli. Coppola yakınlaşmaların çıplak vücutlardan ibaret olmadığı iyi ifade ediyor. Ama yine de bu durum Cannes’da en iyi yönetmen ödülünü alma sebebini veya diğer filmlerden yönetim olarak neden iyi olduğunu açıklamıyor. The Beguiled zaman kaybı değil belki ama izleyenin aklında yer etmeyecek bir yapımdan öteye geçemiyor.

Bir Cevap Yazın