Yönetmenliğini Lenny Abrahamson ve Hettie Macdonald’ın yaptığı, çok okunanlar listesinde de yer almış Sally Rooney‘nin 2018 yılında yazdığı aynı adlı romandan uyarlanan Normal People, derin ikili ilişkilerin anlam yitimine çokça tanıklık ettiğimiz bu çağın, içimizde yaşatmak zorunda bıraktığı tüm güzel duygulara gönderi niteliğinde. Kendimize dair çok şeye dokunan hikâyesiyle, doğal ve samimi anlatımıyla izleyeni içine alan son dönemin en başarılı yapımlarından biri aynı zamanda.
İrlanda’nın küçük bir kasabasında Dublin’de yaşayan aynı okuldaki iki genç Marianne (Daisy Edgar-Jones) ve Connell (Paul Mescal), Dublin’de başlayan ve Avrupa’nın farklı yerlerinde devam eden naif bir sevgi anlatısının aktörleri olarak karşımıza çıkıyor. Genç yaşlarına rağmen her defasında daha da ağırlaşan bir yükün altında sağlam kalmayı başarabilen iki güçlü karakter.
Bu güçlü bağın diğer ucundaki karakter Connell, sosyal açıdan Marianne’den daha şanslı olsa da özünde yaşıtlarından farklıdır. Marianne ile entelektüel açıdan benzer olgunluğa sahiptir ve en önemlisi onu anlayan, anlamaya çabalayan tek insandır. Bunun aralarındaki bağı kuvvetlendiren temel neden olduğunu söylemek mümkün. İlişki içerisinde duraksamaların yaşanmasındaki en büyük etken de şüphesiz ki Connell’dır. Marianne’e olan yoğun sevgisine rağmen onu kabullenme eyleminin zayıflığı, tutarlı bir kişilik sergileyememesinin bir sonucudur aynı zamanda. “Kabullenememe” özellikle Connell’la birlikte dizinin gidişatına yön verir. Marianne’e duyduğu sevgiyi dışa vurmadaki pasifliği; ilişkinin kendi aralarında ulu orta, fakat diğer tüm insanlardan saklı yaşanmasına, bitmek bilmeyen sonlara ve başlangıçlara neden olur.
Her şeye rağmen aralarına giren mesafenin, insanların değeri bir bir yıkılıverir göz göze geldikleri her an. Ayrı geçen tüm yaşanmışlıklarda dahi aslında birliktedirler. “Başkalarıyla böyle olmuyor.” der Marianne dizinin bir bölümünde. Bu kadar basit bir cümledir aslında ikisinin de yaşadıklarının tarifi. Aşkın bedene olan tutkusundan, kalbe ve akla olan hayranlığından, hiç bitmeyecek cümlelerinden, kalmanın sevincinden, gitmenin erdem oluşundan, mutluluk kadar hüznün de aşka dahil olduğundan bahsediyor bize Marianne ve Connell. Böylesi sancılı bir sürecin hiç de kolay karşılanmayacağı genç yaşlarında büyük bir olgunluk sergileyerek üstelik.
“Aşk, sadece iki kişinin inebildiği derinlikte saklı olduğu sürece güzel” betimlemesi gibi Normal People, biten hikâyenin yeniden ve yeniden başlaması gibi.
“çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil
çünkü ayrılık da sevdaya dahil
çünkü ayrılanlar hala sevgili”
öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil
çünkü ayrılık da sevdaya dahil
çünkü ayrılanlar hala sevgili”
Ayrılık da Sevdaya Dahil – Attilâ İlhan
Etiketler:
1. sezon Daisy Edgar-Jones dizi inceleme lenny abrahamson normal people Paul Mescal sally rooney tv