Ana Sayfa Semih Alkan

Semih Alkan

1985 yılında Ankara da zaman hokkasının içerisindeki farklı renklerin arasında yerimi aldım.Fotoğraf sanatı ile iştigalim.Hikaye anlatmanın kısırlaştığı bir çağda , modern çağın en önemli hikaye anlatma aracı olan sinema ile “Açık hava sinemalarının” son demlerine yetişerek tanıştım.İnsan,zaman hokkasına daldırdığı divit ile hikayesini anlatmaya devam etmekte;sözle-yazıyla- mercekle.Senin hikayen ne ?

Kim Ki-duk Sineması: Nietzche’ci Islah Edilmiş Bir Barbarlık

Kim Ki-duk, Güney Kore Sinemasının dünya sinemasında saygın bir yere sahip olmasını sağlayan kıymetli yönetmenlerden birisidir. Sinema sanatını keşfetmesi ve yönetmenliğe başlaması arasındaki bu yolculuk oldukça ilginç ve ilham vericidir. Kim, 1960 yılında Güney Kore’nin Kuzey eyaleti olan Gyeongsang’nın  Bonghwa ilçesinde doğdu. Ailesinin yaşadığı ekonomik zorluklardan dolayı okulu bırakıp fabrikalarda işçi olarak çalışmak zorunda kaldı. […]

Füruğ Ferruhzad: Şiirin Ayrık Otlarının Kara Hânesi

İranlı şair Furûğ i Ferruhzâd, 1934 yılında Tahran’da dünyaya geldi. 13-14 yaşlarında şiir yazmaya başlayan Ferruhzâd şiirlerini ilk olarak Hândenihâ dergisinde yayınladı. Sanat hayatını ressam ve şair olarak devam ettiriken ilk şiir kitabı 1954 yılından itibaren basılmaya başladı. 1958 yılı ve daha sonrasında ise resim ve şiir  sanatları ile meşguliyetinin yanına sinema sanatını da ekledi. […]

Maya Deren Sineması: Şiir-Sonrası Şiirsel Ekstaz

Maya Deren (Eleanora Derenkowskaia) sinemasının ögelerini oluşturan temalar; rüya, hayal ve bu hayalin dokunulabilir alanda yansıması, bu yansıyan görüntünün ahenkli üslubu, ritüel halinde vecdin tekrarlanışı olarak özetleyebiliriz. Deren’ın filmlerinde görülen hareketin ve durgunluğun hem ayrı ayrı hem de iç içe geçmiş bir şekilde imajlara işlenmesi ekstaz-vecd hâlini oluşturuyor; imajı şiir olmaktan öte şiirsel olana ve […]

Ningen no jôken (1959-1961): Kobayashi’nin Kefareti/İsa’sı; Kaji

II. Dünya Savaşı’nın sona ermesinin ardından maddi ve manevi olarak teslim olan Japon toplumu, geçmişini ve şimdiyi unutmak üzere yeniden inşası süreci içerisine girdi. Bu dönemde yani savaş sonrası dönemde çekilmiş filmlerde, Japonya tarihî seyrinde özelde ferdin/bireyin, genelde toplumun çerçevesini/kendiliğini oluşturan ve derinleştiren başat unsurların savaşla beraber başta sinemada ve diğer sanatlarda bireycilik ve eşitlikçilik […]

Harakiri (1962): Şiddetin Estetik Tonu

1971’de Cannes Uluslararası Film Festivali’nde, Kobayashi‘ye kendisine dünyanın en iyi film yapımcılarından biri olarak takdim edilen onur ödülü verildi. 1990 yılında ise Japon hükümeti tarafından Japon imparatoru adına bir sanatçıya verilen en büyük ödül olan yükselen güneş nişanı verildi. Japonya’nın en saygın sinema dergisi olan Kinema Junpo 1999 ve 2009 yıllarında Kobayashi’nin Harakiri (Seppuku, 1962) […]

Amarcord (1973): Post-Kolonyal Komedya

Federico Fellini, 20 Ocak 1920’de İtalya’nın Emilia-Romagna bölgesindeki küçük bir sahil kasabası olan Rimini’de doğdu. Buluğ çağının sonlarına doğru, karikatürist, senaryo yazarı ve gazeteci olarak yaşamını sürdüreceği  Roma’ya taşındı. Federico Fellini yaşamı boyunca toplamda 22 film yönetti. Bunların arasında La Strada (1954), The Nights of Cabiria (1957), La Dolce Vita (1960), 8½ (1963) Amarcord (1973) […]