Ana Sayfa Eleştiriler Kelebekler (2018): Yaşanmamışlıkların Getirdiği Absürtlük

Kelebekler (2018): Yaşanmamışlıkların Getirdiği Absürtlük

Kelebekler (2018): Yaşanmamışlıkların Getirdiği Absürtlük 7.8
1
İlk filmi Gişe Memuru belli bir çizgiyi aşamayan fakat daha sonra Sarmaşık ile ayak seslerinin ilerde kalıcı olacağını gösteren bir yönetmen Tolga Karaçelik. Yeni filmi Kelebekler’in çıkacağını duyduktan sonra ister istemez nasıl bir yapımın çıkacağını merak ediyorduk. Ardından Amerika topraklarının en büyük bağımsız film festivallerinden biri Sundance’de Dünya Sineması Büyük Jüri Ödülü’nü kazandı. Hem de ödülü Force Majeure ve Palme d’Or’lu The Square gibi filmlerin yönetmeni Ruben Östlund’un başını çektiği jüriden alınca merakımız daha da arttı. Kara komedi türünde bir çeşit aile dramasıyla karşılaşacağımızı bir şekilde biliyorduk. Nitekim öyle de oldu.

Almanya’da yaşayan bir astronotun uzaya gönderilmediği için kendini yaktığı absürt bir sahne ile açılışını yapan film, bu sahne ile beraber filmin gidişatının nasıl olacağına dair sinyallerini veriyor. Sırasıyla birbirinden tamamen kopuk, beraber çekildikleri bir tek fotoğrafları bile olmayan üç kardeşi tanıyoruz. Kardeşlerin en büyüğü olan Cemal’i (Tolga Tekin) bir gün babaları arar. Ona kardeşleriyle beraber bir an önce Hasanlar Köyü’ne gelmelerini söyler. Kelebekler, birbirinden habersiz bu kardeşlerin buluşarak Hasanlar Köyü’ne gitmelerini ve orada yaşadıkları kısa sürede, başından geçenleri anlatıyor.

Yazı bu andan itibaren sürpriz bozanlar barındırabilir.

Ortanca kardeş Kenan’a (Bartu Küçükçağlayan) göre ailenin bu hale gelmesinde ilk önce babası daha sonra da abisi Cemal sorumludur. İlk başlarda bu yolculuğa çıkmak istemese de en küçük kardeşi Suzan’ın (Tuğçe Altuğ) isteğini kıramaz ve bir şekilde bu hikâyeye ortak olur. Filmin ilk yarısında üç kardeşin yolda geçirdiği anlara ve sürekli tatlı sert atışmalara şahit oluyoruz. Suzan, iki abisi arasındaki gerginliği dengeleyici bir unsur olarak öne çıkıyor. Onun da kocasıyla yaşadığı sorunlar ara ara dengesini bozulmasına sebep olsa da en dengeli karakter yine de Suzan olarak kalıyor. Bu yolculuk bir şekilde son bulur ve Hasanlar Köyü’ne varırlar. Babalarının öldüğünü de filme yakışır bir absürtlükle öğrenirler. Babasının vasiyetini gerçekleştirmek isteyen kardeşler köyde biraz daha konaklamak zorunda kalacaklardır. Doğdukları evde geçirdikleri bu süre onlara birbirleriyle yüzleşme fırsatı bulmalarını sağlayacak ve aynı zamanda yaşanmışlıklardan çok yaşanmamışlıkların ağır yükünü hatırlatacaktır.

Filmin bütün yükünü derinlikli ve başarılı karakterler çekiyor. Yönetmen Tolga Karaçelik ana karakterler olan Cemal, Kenan ve Suzan’ı birbirinden farklı yönde tasvir ediyor. Bu tasvir ana hikayeden uzaklaşıldığı anlarda filme hareket ve tazelik katıyor. Ayrıca bu ana karakterlerin yazımında yönetmen hepsine eşit rol biçiyor. Fakat Suzan karakterini canlandıran Tuğçe Altuğ’un performansı bir tık öne çıkıyor. Bu karakterlerin yanında yan rollerde bir o kadar başarılı muhtar tiplemesinde Serkan Keskin yer alıyor. Oyuncunun filme muziplik katması için kadraja girmesi yeterli oluyor. Yönetmenin bir  önceki filmi Sarmaşık’da Nadir karakterini canlandıran Hakan Karsak görmeye alışık olduğumuz din adamı profilini yerle bir ediyor. Sorgulayan, rasyonalist bir yaklaşımla işini icra etmeye çalışıyor ve görmek istediğimiz bir profil çiziyor.

Tolga Karaçelik’in bu filmi çok zor şartlarda çıkardığını düşünecek olursak bu zor şartlar filmi başarılı bir yapım olmaktan çıkarıp takdire şayan bir noktaya getiriyor. Bazı türlerde dünya sinemasını geriden takip ettiğimizi varsayarsak Kelebekler kara komedi türünde nitelikli bir yapım olarak sinemamıza adını yazdırıyor.

Puanlama

7.8

7.8
Kullanıcı Oyu: ( 7 oylar ) 7.1

Yorum(1)

Bir Cevap Yazın