Little Women (2019): Kardeşliğe Dair Naif Bir Sevgi Anlatısı
birdunyafilm.co
Rating: 7 / 10
Little Women (2019): Kardeşliğe Dair Naif Bir Sevgi Anlatısı
7.0
36 yaşındaki genç yönetmen Greta Gerwig filmi olan Little Women, bir dönem filmi. Konusunu 1868 yılında Louisa May Alcott‘un aynı isimli kitabından alıyor. Birçok kez sinemaya uyarlanan kitabın oyunu, müzikali, animasyonu ve operası da mevcut. Peki bu kadar çok çeşitle tekrar tekrar seyirciye sunulan kitabın konusu bu kadar ilgi çekici mi? Bu soru şüphesiz ki tartışmaya açık bir durum.
Kitabın 2019 Greta Gerwig uyarlamasına gelirsek konu içeriğine büyük bir zenginlik katılmadığını söylemek mümkün. Konu da karakterler gibi derinliği olmayan bir içeriğe sahip. Amerika’da İç Savaş sırasında küçük bir kasabada anneleriyle yaşayan her biri birbirinden yetenekli Jo, Amy, Meg ve Beth adındaki 4 kız kardeşin hikâyesine odaklanıyor film. Babaları savaşta olan kızlar, çocukluktan genç kadınlığa dönemin zorlu koşulları altında geçiyor. Yazar, ressam, oyuncu ve müzisyen olmak için çabalayan kardeşlerin yeteneklerini geliştirme ve görünür kılma çabası kimi zaman maddi imkânsızlıklarla yarıda kalır. Dönemin kadına bakışının da sorgulandığı filmin merkezinde Saoirse Ronan‘ın başarıyla canlandırdığı Jo karakteri var. Yazar olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Jo’nun evliliğe bakışı ise diğer kardeşlerden farklıdır. Hayatını kariyeri için, yazar olma yolunda adayan Jo, ailesine ve kardeşlerine de sıkı sıkıya bağlı bir abladır. Jo karakteri, bize Lady Bird’ün Christine’nini anımsatır. Anne kız arasındaki karmaşık ilişkiye dikkat çeken ve bir gençlik filmi olan Lady Bird‘ün Christine’i, kendi kararlarını almakta ısrar eden özgür ruhlu bir genç kızdır. Ailesinin ona verdiği ismi kabul etmez, ailesinin onun için düşündüğü eğitim hayatını annesinin tüm ısrarlarına rağmen reddeder. Hayallerinin peşinden gitmekte ısrarcıdır ve attığı adımlarda gençlik heyecanından kaynaklanan hatalar yapsa da toparlanmayı başarıp yoluna devam eder. Yazar olmak isteyen Little Women’ın Jo’sunda da birçok kez aynı ısrarcılığı, vazgeçmeme eylemini görmek mümkün. Koşullar ne kadar zor olursa olsun daima güçlü kalmayı başarır. Yazıları defalarca kez beğenilmese de yazmaya devam eder. İmkânsız gibi görünen sanat evini hayal etmekten vazgeçmez. Aşkını ilan edeceği sırada yaşadığı hayal kırıklığını kimseye belli etmemeyi başarır. Greta Gerwig’in bu anlamda kadınların güçlü aynı zamanda duygusal yönünü seyirciye aktarmada oldukça başarılı olduğunu söylemek mümkün.
Kız kardeşler farklı sanat dallarında oldukça yeteneklidir. Dönem itibarıyla kadınların sanat konusunda erkekler kadar isim yapması kolay olmasa da Jo’nun yanı sıra kız kardeşlerden Amy de bu konuda epey çaba sarf eder. İyi bir ressam olmak yolunda ilerleyen Amy, sanat camiasında yer almanın aynı zamanda varlıklı bir eş bulmanın kapılarını açacağının da farkındadır. Yanına yerleştiği halasının da ona verdiği en büyük öğüttür varlıklı bir eş bulmak. Kadının refah bir hayat sürmesinin ön koşulunun zengin bir eş seçimi olduğunu, kadınların ekonomik olarak bağımsız bir yaşam sürmesinin imkânsızlığını büyük bir öfke ile dile getirirken aslında Amy’nin hiç de olmak istemediği bir yaşamın içinde yer aldığını görürüz. Kendisine sunulan hayat aslında bir zorunluluktur. Fakat her şeye rağmen o da cesur bir kararla aşkının peşinden gitmeyi isteyecektir.
Tiyatro konusunda yetenekli olan Meg ise sevdiği adamla evlenmeyi tercih eder. Yeteneğini bir kenara bırakmak zorunda kalır ve bir süre sonra beliren maddi imkânsızlıklar sebebiyle evliliğinden pişmanlık dahi duymaya başlar. Aşk mı para mı ikilemi gündemdedir.
Müzik konusunda yetenekli en küçük kız kardeş Beth, kardeşlerden en sessiz olanıdır. Zeki ve de yaşından olgun olan Beth’in en mutlu göründüğü zamanlardan biri de onu kızı gibi gören komşuları Mr. Laurence’ın kendisine armağan ettiği piyanoyu gördüğü andır. Uzun zamandır görüşmeyen kız kardeşleri bir araya getirecek olan karakterdir aynı zamanda.
Flashback’lerle geçmişin huzurlu, keyifli ve mutlu anlarına tanıklık ettiğimiz kız kardeşler arasındaki güçlü bağ ve sevgi, film boyunca seyirciye geçiyor. Genel olarak keyifle izlenen filmde özenle hazırlanmış kıyafetler ve aksesuarlar ise dönemin ruhunu estetik bir biçimde yansıtıyor. Bu anlamda Little Women “En İyi Kostüm Tasarımı” dalında Oscar ödülünü de sonuna kadar hak etmiş bulunuyor.
Puanlama
7.0
7.0
( 1 oy ) 7.5
Etiketler:
eleştiri Eliza Scanlen Emma Watson film eleştirisi florence pugh greta gerwig küçük kadınlar little women Saoırse ronan