Ana Sayfa İnceleme My Own Private Idaho (1991): Gus Van Sant İyi Günler Diler

My Own Private Idaho (1991): Gus Van Sant İyi Günler Diler

My Own Private Idaho (1991): Gus Van Sant İyi Günler Diler 7.0
0
Gus Van Sant, antidepresan yapaylığındaki klasik Hollywood yapımı Good Will Hunting ile ruhunu şeytana satmadan önce; filmlerinde sokak serserilerini, eşcinselleri, uyuşturucu bağımlılarını, kısaca toplumun beyaz perdeye layığıyla yansıtılmayan kesimini anlatıyordu. 80’lerin sonunda Mala Noche ve Drugstore Cowboy gibi iki marjinal güzellik ile sektöre giriş yapmış, günümüzde Harmony Korine (ya da daha yakın geçmişten Sean Baker) ile özdeşleşen Amerikan bağımsız sinemasının aykırı prensi rolünü başarıyla üstlenmekteydi. Shakespeare’in Henry IV oyununu sinemaya uyarlamayı kafasına koymuştu, fakat aynı zamanda da iki İspanyol gencin Vegas’tan başlayan köken arayışını ve jigololuk yapan bir sokak serserisinin başından geçenleri anlatmak istediği iki farklı senaryo üzerinde çalışıyordu. Döneminin yeni James Dean adayı River Phoenix ise Stephen King uyarlaması nostaljik Stand By Me (1986) ile büyük patlamasını yapmış, ardından Sidney Lumet’in 1989 yapımı Running on Empty filmiyle Oscar adaylığı bile almıştı. Johnny Depp’in işlettiği The Viper Room isimli gece kulübünde, kardeşleri Joaquin ve Rain Phoenix ile Red Hot Chili Peppers’tan Flea’nın kollarında aşırı dozdan ölmesine henüz iki yıl vardı. Yani River 21 yaşındaydı ve en yakın arkadaşı, I Love You To Death (1990) filminde de beraber rol aldıkları Keanu Reeves idi. Sonunda Van Sant üzerinde çalıştığı üç senaryoyu My Own Private Idaho başlığı altında birleştirerek, 4. Henry’nin oğlu Prens Hal’ın modern karakterizasyonu Scott ve sokak serserisi fahişe Mike rollerini Reeves ve Phoenix’e teslim etmeye karar verecekti.

‘’Babasından kaynaklanan zenginliğin ve gücün baskısıyla yüzleşmek konusunda kendini henüz hazır hissetmeyen Scott, üstüne konacağı mirası beklerken Portland sokaklarında serseri takımıyla sürtmektedir. Çocukken annesi tarafından terk edilen ve bu olayın travmasını yaşamaya devam eden narkolepsi hastası Mike ise aynı sokaklarda vücudunu satarak hayatta kalmaya çalışmaktadır. Bu iki yakın dostun kendilerini arayış süreci ilişkilerini de şekillendirecektir.’’


Seattle’dan başlayıp önce Portland’a, ardından Idaho’ya ve hatta Roma’ya kadar uzanan bir yol filmi olarak da değerlendirilebilecek My Own Private Idaho, normal şartlar altında Scott karakterine odaklanacak ve dolayısıyla orijinaline daha sadık bir Shakespeare uyarlaması olacaktı. Ancak River Phoenix’in olağanüstü oyunculuğu ve yaratıcılığı Van Sant’in planlarını değiştirdi. Çocukluğu ünlü hippi ailesiyle yollarda geçmiş Phoenix, tabii ki Mike rolü için biçilmiş kaftandı. Gerçekten de Phoenix’in karakteri yorumlayışı filmi sadece bir Shakespeare uyarlaması olmaktan çıkarıp izleyebilse Jack Kerouac’i pek memnun edecek bir beat atmosferi sağlıyor. Öyle ki Van Sant oyuncusunun yeteneğine kayıtsız kalamayıp doğaçlamaya dahi büyük ölçüde izin vermiş. Bu serbestlik, Phoenix’in kendi başına yazdığı kamp ateşi sahnesi ile filmin bütün akışını değiştiriyor. I’m Not There. (2007) ve Carol (2017)’dan hatırlayabileceğimiz yönetmen ve eleştirmen Todd Haynes’in de belirttiği gibi; Mike’ın Scott’a olan aşkını ilan ettiği bu sahne, filmdeki eşcinsellik temasını karakterleri suistimal edilen kurbanlara dönüştüren bir sebep olmaktan çıkartıp hikayeye yepyeni bir boyut katıyor. Gerçek hayatta da çok yakın dostlar olan Reeves ve Phoenix arasındaki uyum, filmin üzerine inşa edildiği kesişen iki hayat çizgisini yansıtması bakımından son derece başarılı. Phoenix’in iki yıl sonraki erken ölümünün Keanu Reeves üzerindeki etkisini tahmin etmek çok da zor olmasa gerek. Özellikle de Reeves’in Phoenix’i My Own Private Idaho’da birlikte oynamaya ikna etmek amacıyla Toronto’dan Florida’ya günler süren bir motorsiklet yolculuğu yapması ve Phoenix’in aşırı dozdan ölümüne sebep olacak uyuşturucu alışkanlığının bu filmin setinde başlaması göz önünde bulundurulursa.
Filme dönecek olursak, Van Sant’in Phoenix’in yeteneğinden olabildiğince yararlanabilmek adına senaryoda Mike’a açtığı geniş alanı dengelemek için 4. Henry’deki Falstaff karakterinin modern bir versiyonu olan Güvercin Bob’u ustalıkla kullandığı söylenebilir. Scott’ın akıl hocası ve kendi deyimiyle ‘gerçek’ babası Bob, yine River Phoenix’in önerisiyle kadroya katılan William Richert tarafından başarıyla canlandırılıyor. Zaten filmdeki Shakespearean ambiyansın en çok hissedildiği anlar da Bob’un yer aldığı sahneler. Biyolojik babasının ölümünün ardından yaşam tarzını değiştirerek olgunlaşıp işlerin başına geçen ve hatta politikaya atılmayı düşünen Scott, yabancı bir ülkeden bulduğu geliniyle de uyarlamayı tamamlıyor. Fakat cenaze sahnesinde vurgulandığı üzere eski arkadaşlarına yönelen bakışlarında sınırsız özgürlüğe duyduğu büyük özlemi de açıkça görebilmek mümkün.


My Own Private Idaho
, Mike’ın ‘’Ben bir yol tadımcısıyım.’’ sözleriyle başladığı yerde, yolda bitiyor. Van Sant, Mike’ın annesini bulmak için çıktığı yolun belirli bir son bulmasına izin vermiyor. Böylece kökenin önemsizliğine bir kez daha dikkat çekerken süreci kutsuyor. Psycho’nun birebir renkli uyarlamasını çekmek gibi çeşitli saçma işlere kalkışmış olsa da kariyerindeki Milk(2008), Elephant (2003) ya da Last Days (2005) gibi kayda değer işleri düşününce Van Sant’in sinema serüvenine saygı duymamak elde değil. My Own Private Idaho, River Phoenix mükemmelliğini yad etmek ya  da Keanu Reeves’in melankolik bakışlarının ardındaki sebeplerden yalnızca birini anlayabilmek için kesinlikle doğru seçim. Yönetmenin ilk dönem filmlerindeki zarafete tanık olabilmek de cabası. Sonuç olarak Gus Van Sant’in, turistleri yerlilere gülmemeleri konusunda uyarabilecek ya da filminin sonunda seyircilerine iyi günler dileyecek incelikte bir insan olduğunu unutmamak gerek. İyi seyirler, iyi günler.

Puanlama

7.0

7.0
Kullanıcı Oyu: ( 1 oy ) 7.5

Ziya Aydı 1993, Bursa doğumlu. Galatasaray Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunu. Lisansüstü eğitimine Belçika’da devam ediyor. Film izliyor, düşünüyor, eleştiriyor, arada bir de şiir yazıyor.

Bir Cevap Yazın