Ana Sayfa Eleştiriler Borat Subsequent Moviefilm (2020): Amerikan Medeniyetinin Yeniden İfşası

Borat Subsequent Moviefilm (2020): Amerikan Medeniyetinin Yeniden İfşası

Borat Subsequent Moviefilm (2020): Amerikan Medeniyetinin Yeniden İfşası 7.0
0

Çağdaş sinemada hiciv denince akla gelen ilk isimlerden Sacha Baron Cohen, ABD başkanlık seçimleri öncesi oluşan elverişli atmosfere daha fazla kayıtsız kalamadı ve yıllardır gerçekleşmeyeceğini söylediği şeyi yaparak kariyerinin belki de en önemli işi olan Borat tiplemesini ekranlarımıza geri getirdi. Cohen’in filmin sonuna iliştirdiği ‘oy verin’ mesajından da anlaşılacağı üzere bu sürpriz kararın arkasında, ABD’nin artık kötü bir şakaya dönüşmüş politik durumunun vahametini, seçimlere iki haftadan az süre kala seçmenin yüzüne çarparak farkındalık yaratmak gibi bir gaye de var.

Yanındaki Michael Pence ve Rudy Giuliani gibi diğer politik aktörlerle beraber Trump iktidarıyla topyekûn dalga geçmek, geride bıraktığımız 4 yılda komedyenler için bir alışkanlığa dönüşmüş durumda. Özellikle Stephen Colbert, John Oliver ve Jimmy Kimmel gibi talk show sunucularının monologlarını süsleyen gündeme dair şakalar ABD’nin bu süreçte ne kadar politikleştiğinin açık göstergeleri. Zaten Sacha Baron Cohen de Amerika’nın güncel durumuna dair eleştirisini 2018’de yayınlanan Who Is America? isimli televizyon serisiyle kendine has bir biçimde yapmıştı. Borat Subsequent Moviefilm, kurgusal olarak 2006 yapımı ilk Borat filminin devamı gibi gözükse dahi aslında söz konusu televizyon serisinde Cumhuriyetçilere yöneltilen eleştirilerin dozunun artarak sürdüğü bir yapım olma niteliği taşıyor.

11 Eylül sonrası ABD’de doruğa çıkan yabancı düşmanlığını ve ırkçılığı ifşa etmek için Kazak muhabir Borat tiplemesi biçilmiş kaftandı. Bu karakterin aradan geçen yaklaşık 15 yılın ardından bugünün konjonktürüne tam anlamıyla uyduğunu söylemek ise pek mümkün değil. Ayrıca zaten filmin başında da belirtildiği üzere Borat’ı artık bütün dünya tanıyor. Bu yüzden Borat Subsequent Moviefilm, ilk bakışta öncülü kadar çarpıcı ve tatmin edici durmuyor. Ancak Sacha Baron Cohen, bu iki soruna oldukça riskli ama nihayetinde başarıyı getiren bir çözüm bulmuş. Hikâyeye eklenen Borat’ın kızı Tutar karakteri, filmin etkisini kaybetmesine veya tekrara düşmesine sebep olabilecek bu problemleri çözüp geride bıraktığımız süreçte değişen çağın ruhunu yakalayarak bugünün gündemine uygun meselelerin tartışmaya açılmasını sağlamış. Borat’ın ekranda göründüğü süreden feragat ettiren Cohen’in bu özverili ve cüretkâr kararı takdiri hak ediyor. Bununla birlikte Tutar’a hayat veren Maria Bakalova’yı filmin asıl yıldızına dönüştüren yeteneğini ve cesaretini de kesinlikle göz ardı etmemek gerek. Özellikle seyircileri şok eden ve daha uzun süre konuşulacağa benzeyen skandal Rudy Giuliani röportajında, Bakalova’nın gözü pekliği arşa çıkıyor ve bu sahnede filmin anlatısı da doruk noktasına ulaşıyor.

Sacha Baron Cohen yazarlığıyla korku ve nefret duyulan fikirleri aşırı uçlara götürüp cisimleştirerek yarattığı şok üzerinden kötüleri alaya almayı sürdürse de filmin omurgasını oluşturan bağlam Cohen’in oyuncu partneri Bakalova’nın Tutar performansı üzerine inşa edilmiş. İlk filmde senaryo ksenofobi üzerinden ilerliyordu. Bu sefer ise Borat’ın kızı aracılığıyla, Amerika’nın kültürel kodlarına, medyadaki ‘Me Too hareketi’ sonrası bile etkisini kaybetmeyecek kadar derinden işlemiş mizojini odağa alınmış. Borat karakterini absürt hareketleri yüzünden değil, bu hareketleriyle Amerikalıların riyakarlığını ve Amerikan kültürünün iç yüzünü ortaya döktüğü için sevenler biraz da zorunlu olarak yapılmış bu tercihten dolayı pek de hayal kırıklığına uğramayacaklardır.

Filmde kürtaj karşıtlığını savunmak için ensesti görmezden gelen papaz, Borat’ın Michael Pense’in konuşma yaptığı bir kongreyi Trump kılığında basması veya Rudy Giuliani’nin kendisini muhabir olarak tanıtan Tutar rolündeki Bakalova’yı tacizi gibi akılalmaz birçok an var. Fakat Sacha Baron Cohen’in teşhir ettiği en dehşet verici olay, Cumhuriyetçilerin düzenlediği karantina karşıtı bir miting sırasında gerçekleşiyor. Filmin çekimleriyle aynı döneme denk gelen pandemi sırasında Borat, iki Trump destekçisiyle karantinada 5 gün geçiriyor. Bunlardan birisi, Demokratlarla ilgili olarak “Onlara yapmak istediklerimizi yapamıyoruz çünkü maalesef bizimle aynı haklara sahipler” diyor. Ardından Borat, bu iki adamla birlikte yukarıda bahsettiğimiz mitinge katılıyor ve sahneye çıkıp karantina sırasında beraber yazdıkları bir şarkıyı söylüyor. Şarkının sözlerinde ise “Obama’ya koronavirüs enjekte edelim,” “bilim insanlarını Almanların yaptığı gibi gazlayalım” ve “gazetecileri Suudilerin yaptığı gibi parçalara ayıralım” (bkz. Cemal Kaşıkçı) gibi ifadeler yer almakta. Bu kan dondurucu şarkıya Cumhuriyetçilerin coşkuyla eşlik edişi, ABD’deki cehaletin ve bağnazlığın ne kadar tehlikeli boyutlara ulaştığını korkunç bir şekilde gözler önüne seriyor.

Borat Subsequent Moviefilm, tıpkı serinin önceki filmi gibi ölçüsüz ofansif mizahından ötürü herkesin beğenebileceği bir yapım değil. Ancak 2020’deki Amerikan ruhunu en iyi yansıtan filmlerden biri olduğu da tartışılmaz. ABD’nin ve bir anlamda da dünyanın kaderini belirleyecek seçimlere günler kalmışken, çöküşün eşiğindeki bu medeniyetin içinde bulunduğu cinnet halini tüm çıplaklığıyla gösteren Sacha Baron Cohen’e ne kadar teşekkür edilse az. Borat’ın önümüzdeki yıllarda bir kez daha geri dönmek zorunda kalmaması dileğiyle…

Puanlama

7.0

7.0
Kullanıcı Oyu: ( 2 oylar ) 8.6

Ziya Aydı 1993, Bursa doğumlu. Galatasaray Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunu. Lisansüstü eğitimine Belçika’da devam ediyor. Film izliyor, düşünüyor, eleştiriyor, arada bir de şiir yazıyor.

Bir Cevap Yazın