Fargo (1996)
Senaristi ve yönetmeni bakımından tam anlamıyla Coen Kardeşler ürünü olan Fargo’nun hemen başında, izleyeceklerimizin 1987’in Minnesota’sında yaşanmış gerçek bir hikayeden kurgulandığı öğreniyoruz. Jerry Lundegaard, kayınpederi Wade Gustafson’ın araba satış mağazasında satış müdürü olarak çalışmaktadır. Ardarda yaptığı hatalardan ötürü mali sorunlarla karşı karşıya kalır. Mali sorunlarını çözmek için Jerry, Gaear Grimsrud ve Carl Showalter adlarındaki iki suçlu ile karısını kaçırmaları için anlaşır. Suçlular ise fidyeyi her zaman pastanın büyük payını alan Jerry’in kayınpederinden isteyeceklerdir. Teorikte hiç bir sıkıntı görünmüyor. İş bu planı adım adım uygulamaya geçince her adımda kan dökülüyor. Bazı noktalarda ise olay trajikomik bir hal alıp beklenilmedik noktalara gidiyor. Bu da filmi kara film türünde adlandırmamıza sebep oluyor. Filmin başında “tamamen gerçek olaydan esinlenilmiştir.” İbaresini hatırladıktan sonra ise bütün bunların olabilme ihtimalini düşünüyoruz. Ve daha fazla ilgi duyarak filmi takip ediyoruz.
Filmografilerine baktığımız zaman No Country for Old Men, Big Lebowski, The Man Who Wasn’t There gibi filmleriyle beraber Fargo yönetmen kardeşlerin unutulmazları arasında kendine yer ediniyor. Film aynı zamanda 4 akademi ödüllü No Country for Old Men’in ardından akademi tarafından 2 Oscar ile ödüllendiren yapım olarak da tarihe geçiyor.
Aldığı iki Oscar’dan biri olan en iyi kadın oyuncu ödülünü seri cinayetleri soruşturan hamile polis memuru Gunderson rolündeki Frances McDormand alıyor. Oldukça hakedilen bir ödül olduğunu düşünüyorum. Polis rolünün ciddiyeti ile hamile olan annenin titizliği çok güzel bir şekilde sergiliyor. Hamileliğin getirdiği fiziksel kısıtlayışı McDormand çok iyi bir şekilde seyiriciye yansıtıyor. Hiç bir sahnede hamile olmadığını düşündürtmüyor. Aynı zamanda bu karakter “100 Yıl, 100 Kahraman ve Cani” listesinde 33. Sırada kendisine yer buldu.
Film müziklerini ise Coen Kardeşler’in tüm fimlerinde olduğu gibi Carter Burwell yapmıştır. Herhangi bir akıldan çıkmama gibi bir yönü olmasa da genel anlamda Kuzey Dakota’nin soğuk ve kasvetli havasına yakışır bazen içinizi daha fazla kasvete sürükleyen bazen ise içinizi ısıtan tarzda müzikler olduğunu söyleyebiliriz. Aynı şekilde filmin posteri de Fargo’nun havasına yakışır türden tasarlandığını düşünüyorum.
Fargo aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi tarafından “kültürel, tarihi ve estetik” olarak önemli filmler arasına seçilerek ABD Ulusal Film Arşivi’nde korunuyor. Filmin süresi göz önüne alındığında işleyişinin dolu dolu olduğunu söyleyebiliriz. Kurgu olarak ön plana çıkan Fargo içinde gerçekleşen olaylar silsilesi bakımından çarpıcı olduğu kabul edilebilir fakat genel anlamda kendine bağlayan bir yanı olmadığını bundan dolayı sinefillerin en sevdiği filmleri arasında yer almayacağını düşünüyorum. Yine de posterde de yer alan ifadedeki gibi “ev yapımı cinayet hikayesi” türünde keyif alabileceğiniz bir yapım. İyi seyirler.