Leaving Las Vegas / Elveda Las Vegas (1995)
O dönem için yazılmış en iyi toplum dışı romanlardan biri, Mike Figgs’in perspektifinden beyazperdeye uyarlanıyor. Aslında 16mm ile televizyon filmi olarak tasarlanıyor daha sonra kıyılamıyor (e-haliyle) ve beyaz perdeye aktarılıyor.
Ailesini, işini ve hatta kendisini kaybetmiş ortalama bir senaristin problemlerle ‘drink to death’ ile başa çıkışını izliyoruz. Benjamin Sanderson! Nicolas Cage’in hayat verdiği yegane karakter!. Farkındayım son 10-15 yıla bakarsak Nicolas Cage’in dişe gelen herhangi bir projesi yok. Ama eğer Nicolas Cage isminin nereden geldiğini merak ediyorsanız mutlaka izlemelisiniz! Cage bu performans ile Akademi Ödülleri de en İyi Erkek Oyuncu ödülünü almıştır. Ve ödülü alırken Ben Sanderson için söyledikleri de şunlardır; “Benim için her şeyiyle özgür bir adamı oynamak büyük bir şanstı. bu adam ölmekten korkmuyor. ölümden korkmayan biri, istediği her şeyi yapabilir. ölümden korkmayan biri özgürdür.”
Leaving Las Vegas en basit ve kaba tabir ile Amerikan Arabeski!
Ben Sanderson, herşeyini kaybetmiştir ve bu onu nihilistliğe mi itmiştir? Hayatlarımızın kimle,nerde kesişeceğini asla bilemediğimiz gibi Ben’de Sera (Elisabeth Shue) ile Las Vegas’ta kesişeceğini bilmiyordu. Ve Sera, Ben ile modern zaman aşk destanı yazmak için karşılaşan bir sokak fahişesi! Birdaha hiçbir erkeğe birşeyler hissedemeyeceğini düşünürken Ben’de tümüyle gerçek aşkı tanır.
Amerikan Arabeskinin içinde dolaşan ayyaş ve fahişe! İki kaybeden! Birbirlerini oldukları gibi kabul eden! Birbirlerine oldukları gibi ihtiyacı olan. Bu aşkın onlara kurtarmasına izin vermeyerek kalıplaşmış senaryo tabirinden kendini kurtaran. Belki seyirci Ben Sanderson ile özdeşmeyecektir ancak anlayacaktır.
Erkeğin yalnızlığının yanında kadının yalnızlığını anlatan ender filmlerden biri Leaving Las Vegas. Mike Figgs’in müzisyen kimliği oldukça baskın bu melankolik yapıt da. Sting filme oldukça etki edebilmiştir bu sayede. Zamanlamalar o kadar iyidir ki girdiği an titretir. Nicolas Cage’in mükemmel oyunculuğu, Elisabet Shue’nun karakter verdiği duygu, Soundtrackler.. Las Vegas, şişelerce alkol ve kaybolan hayatlar. Leaving Las Vegas!!
Paylaşmadan bitiremeyeceğim bir kaç diyalog;
Terri: Maybe you shouldn’t drink so much.
Ben Sanderson: Maybe I shouldn’t breathe so much Terri.
Sera: Is drinking a way of killing yourself?
Ben Sanderson: Or, is killing myself a way of drinking?
[last lines]
Sera: I think the thing is, we both realized that we didn’t have that much time. And I accepted him for who he was, and I didn’t expect him to change, and I think he felt that for me, too. I liked his drama, and he needed me. And I loved him. I really loved him.