The Shape of Water (2017)

The Shape of Water (2017) 6.5
2
Çoğu sinemasever tarafından oldukça beğenilen, hatta kimilerince 21. yüzyılın en iyi filmlerinden kabul edilen 2006 yapımı Pan’ın Labirenti’nden beri ne eleştirmenler ne de ana akım seyirci tarafından tam anlamıyla kucaklanan bir filmle geri dönemeyen Meksikalı yönetmen Guillermo del Toro’nun, 11 yılın ardından The Shape of Water’la Venedik Film Festivalinde Altın Aslan’ı kucaklaması hepimizin beklentisini arşa yükseltmişti. Ne var ki birçok uluslararası mecrada taparcasına övülen film benim beklentimin çok altında kaldı.

Başrol Sally Hawkins’e, Richard Jenkins, Michael Shannon, Octavia Spencer ve Michael Stuhlbarg gibi rüştünü ispatlamış oyuncular eşlik ediyor. Performans olarak sırıtan tek bir oyuncu olmadığını söyleyebiliriz; ki bu masalsı bir filmin inandırıcılığı açısından çok önemli bir etken olduğu için filmin artı hanesine büyük bir puan olarak yazılıyor. Yönetmenin daha önce Mimic ve Crimson Peak’te de beraber çalıştığı Dan Laustsen imzalı, yeşil tonlarının hakim olduğu sinematografisi, del Toro’nun elinden çıktığı belli olan usta işçiliğine rağmen içeriğinin anlatısal olarak fazla Hollywoodvari olması ise filmin en zayıf tarafı.

p05dtctq


Pan’ın Labirenti
’nde İspanya İç Savaşı’nı bir masal altında anlatan yönetmen bu kez Soğuk Savaş dönemini aynı yöntemle ele alıyor. Dilsiz ve romantik anlamda yalnız bir kadın olan Eliza (Hawkins) ve çevresindekilerin hayatları, temizlikçi olarak çalıştıkları laboratuvara, üzerinde deneyler yapılmak üzere insan-balık arası bir canlının getirilmesi ile değişir. Bu canlıyla Eliza arasındaki merhametle karışık bir arkadaşlık gibi başlayan ilişki daha sonra duygusal ve cinsel bir boyut kazanır. Amerikan ve Sovyet askerlerinin birbirlerine karşı silah olarak kullandığı, diğer tarafın eline geçmektense öldürmeyi tercih edecekleri canlıyı, dostları ve Sovyet ajanı bilim adamı (Stuhlbarg) yardımıyla kurtarmaya çalışır.
Beni filmle ilgili en çok rahatsız eden kısım ise Pan’ın Labirenti’nde tutan bir formülü Hollywood’a uyarlama kolaycılığı gibi hissettirmesi. Tabii ki olay örgüsü farklı ilerliyor ancak tematik olarak bakıldığında bir masal evreni üzerinden savaş anlatımı yaparak Oscar avcılığı yapma çabası beni en çok soğutan ve filmin içine girmemi engelleyen şey oldu. Üstelik belki anadilinde olmamasından ya da ─demeye dilim varmasa da─ del Toro’nun biraz yaşlanmasından kaynaklı olarak Pan’ın Labirenti’ndeki etkileyicilik ve sert politik eleştirinin yanına  bile yaklaşamıyor bu sefer. The Shape of Water’ın mizahi sosu çok daha yüksek ve eleştiri okları körelmiş ki bu durum da yine filmin buram buram Hollywood kokmasına neden oluyor.

Kısaca The Shape of Water bir keşif filmi olsa ya da en azından Venedik jürisi ve yıldız tablosunun altını üstüne getiren eleştirmen puanları beklentimizi bu kadar yükseltmemiş olsa filmi daha fazla sevebilirdim belki. Bu haliyle de ─kimi saçma sahnelerine rağmen─ iyi çekilmiş, hatta yer yer kahkaha attıran bir “iyi hisset” filmi ama daha fazlası değil maalesef. Guillermo del Toro’nun geri dönüş filmini bir süre daha beklememiz gerekecek.

Puanlama

6.5

6.5
Kullanıcı Oyu: ( 3 oylar ) 7.1

Yorum(2)

Bir Cevap Yazın