Ana Sayfa Eleştiriler I, Tonya (2017): Hem Sevmek Hem de Nefret Etmek İsteyeceğiniz Biri

I, Tonya (2017): Hem Sevmek Hem de Nefret Etmek İsteyeceğiniz Biri

I, Tonya (2017): Hem Sevmek Hem de Nefret Etmek İsteyeceğiniz Biri 8.4
1
Spor tarihinin en büyük skandallarından biri nedeniyle 90’ların popüler kültürüne damgasını vurmuş Amerikan buz pateni yıldızı Tonya Harding’in yükseliş ve düşüşlerle dolu hikayesinin anlatıldığı sıra dışı bir spor filmi var karşımızda. Harding’in olimpiyatlar, ödüller ve skandallarla dolu hayatı klişeleşmiş ödül sezonu anlatımından uzak bir anlatımla beyazperdede. I, Tonya kara komedi formatına sahip ve bu türün etkileyici örneklerinden biri olmayı da başaran bir film. Margot Robbie ile Allison Janney’in şahane oyunculuklarıyla damga vurdukları film, merak uyandırıcı skandalı ve bunu işlerken kullandığı çarpıcı anlatımıyla spor filmlerinde alıştığımız anlatılarından ayrılan ve keyifle izlenen bir cevher gibi adeta.

Filmin başında çıkan “İroniden uzak, tamemen birbiriyle çelişen gerçek röportajlara dayanmaktadır.” yazısı sizi beklemeniz gerekenlere hazırlıyor biraz. Filmdeki kahramanımız Tonya Harding, 1994’te beraber yarışacakları bir müsabaka öncesi rakibi Nancy Kerrigan’ın dizine bir sopayla vurularak sakatlanmasına neden olan olaya dahil olarak büyük skandala imza atmıştı. Filmin hikayesinin temelinde Tonya Harding yer alsa da işlenen tüm detaylar Nancy Kerrigan skandalını işaret ediyor. Filmde seçilen anlatım tarzı ise yaşanan olayları herkesin “kendince” anlatmasına olanak sağlıyor. Karakterler film boyunca sık sık dördüncü duvarı yıkarak anlatıma dahil oluyor ve gerçekleşenleri kendi bildikleri gibi anlatıyorlar. Yapılan birçok röportaj ve belgeselde bile bu skandala dahil olan kişilerin perspektiflerinin ve argümanlarının sürekli değiştiği de düşünüldüğünde I, Tonya’da kullanılan bu anlatım tarzı heyecan verici seçim olarak öne çıkıyor.

“America. They want someone to love, they want someone to hate.”
(Amerika hem sevmek istediği hem de nefret etmek istediği birini ister.)

Filmin odağında tam olarak bu var. Bu söz Harding’le beraber yaşananların medyatik boyutuyla da ilgilenen I, Tonya’nın bir özeti gibi de aslında. Kamuoyu tarafından karalanan tablo sonucunda Harding’in suçlu bulunsa da bulunmasa da yenildiği bir durum ve medya istismarına sık sık atıfta bulunmaya çalışan bir film var karşımızda. Harding’in tüm bu olaylar ekseninde katlandığı zulmün ön plana çıktığı sahneler ise filmin en vurucu anlarındanlar! Günümüzde hala çokça tartışılan olaylarla dolu bu skandal işlenirken bu tür anlara yer verilmesi seyircinin zaman zaman kendini vicdan muhasebesinden geçirmesine sebep oluyor. Filmde en iyi yapılan şeylerden biri ise seyirciyi bir taraf tutmaya zorlayan bir anlatıma sahip olmaması. Film boyunca “sevmek istedikleri biri/nefret edecekleri biri” ikilemiyle karşı karşıya kalıyoruz. Filmin merkezinde bulunan tüm olaylar günümüzde hala çokça tartışılırken seyirciyi bir bakış açısına zorlamayan bir anlatım seçilmesi film açısından çok önemli ve pozitif bir detay.

“I was the best figure skater in the world at one point in time.”
(Bir noktada dünyadaki en iyi buz patencisiydim.)
Tonya Harding’in 90’larda spor dünyasının en ünlü isimlerinden biri olmasının tek nedeni ise bu skandal değil tabii ki. Kendisi buz pateninin en zorlu hareketlerinden biri olan “triple axel” hareketini yapabilen ilk Amerikalı kadın sporcudur. Gerçekten de kariyerinin bir noktasında alanında dünyanın en iyisiydi yani. Harding yetenekli olduğu kadar hırslı da olan birisi anlayacağınız. Kariyeri inişli çıkışlıydı belki ancak şampiyonluklar ve ödüllerle de doluydu. Böyle dikkat çekici bir kariyere sahipken -hatta tarihin en iyilerinden biri olma şansına da sahip olabilecekken- demir sopalı bir skandal nedeniyle kariyeri sona erdi. Spor dünyasındaki hiçbir dalda şiddet asla onaylanmaz ki bu olay oldukça vahşi bir meseleydi. Skandalla beraber gelişenler ise tam olarak şöyleydi: Harding, meslektaşı Nancy Kerrigan’ı dizine demir bir sopayla vurularak sakatlaması için adam tuttuğu iddialarıyla hem yüklü bir miktar para cezasına çarptırılmış hem de spordan ömür boyu men edilmişti. Gerçek olamayacak kadar acayip bir şey bu. Hatta sadece skandal da değil Harding’in hayatıyla ilgili bir sürü detay böyle. Öyle ki filmin yıldızı Margot Robbie de senaryoyu okuduğu zaman “Tonya Harding’in hayali bir karakter olduğunu düşündüğünü” söylüyor çünkü Harding’i tanımıyormuş. Ancak bu gerçekten olan, çok çılgın bir olay!
Buz pateninin taşralı, asi yıldızı Tonya Harding’i canlandıran Margot Robbie ise filmde kariyerinin en iyi performansını sergilerken çarpıcı birkaç sahnesiyle de Oscar adaylığını hakkıyla kazandığını herkese gösteriyor. Robbie, Harding’in zaman zaman naif, zaman zaman da beklenmedik olan tavırlarını beyaz perdeye başarıyla taşımış. Özellikle filmin gerçek röportajlarla birebir aynı olan sahnelerinde Robbie’nin Harding’i ne kadar iyi gözlemlediği anlaşılıyor. Karakterin dördüncü duvarı yıkıp araya girerek gerçekleşen olaylarla ilgili fikrini belirttiği anlar ise filme oldukça keyif katıyordu. Burada söylenmesi gereken en önemli şey ise sonunda Margot Robbie’nin güzelliğinden çok oyunculuğuyla konuşulacağı bir filmin karşımızda oluşu! The Wolf of Wall Street’ten beridir görmeyi beklediğimiz Margot Robbie performansı buydu belki de (en azından benim için öyle). Robbie’nin ileride buradaki gibi oyunculuğunu konuşturacağı bir sürü fırsata sahip olması ise çok mümkün görünüyor.
Filmin diğer yıldızı Allison Janney hakkında da biraz konuşmak gerek. Usta oyuncu, Tonya Harding’in annesi olan LaVona Golden’ı canlandırıyordu. Harding’in hayatındaki domestik şiddetin temellerinden biri olan annesi, sinemada tüm zamanların en dişli annelerinden biri olma şansına sahip olan ancak filmin abartıya kaçan bazı sahneleri ve komedi unsurları nedeniyle bu şansı elinden kaçıran bir karakter bence. Keşke filmde daha sert ve çarpıcı bir karakter portresi olsaydı LaVona için. Böyle bir karakteri Janney de gözü kapalı oynardı diye düşünüyorum. Ancak her şeye rağmen Janney’in karakteri oldukça başarılı bir şekilde canlandırdığını söylemek lazım. Janney’in başarılı komedi dizisi Mom’da bol ödül kazanmasını sağlayan harika karakteri Bonnie ile benzerlikleri de zaman zaman fark edilen bir karakterdi LaVone Golden. Yani bu karakter için yapılabilecek en iyi seçimlerden birinin de yapıldığını söyleyebiliriz bence. Filmde bulunduğu her sahnelerde herkesten rol çaldığını söylemek ise işten bile değil. Ayrıca Oscar dahil kazandığı adaylıklara da şaşırmamak lazım. Sonuçta ödül sezonunda ön plana çıkacak türde bir karakteri başarıyla canlandırmış Allison Janney.

Tonya Harding’in çarpıcı detaylarla ve skandallarla dolu yaşamı, Craig Gillespie yönetmenliğinde başarılı kara komediye dönüşmüş. David O. Russell filmlerindeki gibi hızlı kurgulu ve bol kolajlı bir yapısıyla, Martin Scorsese’nin The Wolf of Wall Street’indeki gibi öz referanslarıyla yarattığı heyecanla ve harika müzik seçimleriyle dinamik bir yapıya sahip, sizi daha filmin en başında yakalayıp sonuna kadar farklı anlatım yöntemiyle mest eden farklı bir spor filmi bu. Aile içi şiddet, medya istismarı ve skandallarla dolu bu hikayenin drama olması beklenirken aksine en iyi komedi filmlerinden ayıramayacağınız bir film oluşu ve kesin bir hüküm vermeyen anlatısının önemi ise apayrı. Dördüncü duvarı bolca yıkan karakterlerle dolu, şahane oyunculukların parladığı ve 90’ları muazzam yansıtan müzik seçimleriyle izlerken asla sıkılmayacağınız bir komedi filmi bu. Oscar dönemi de gelmişken sinemada film izlemeyi düşünüyorsanız I,Tonya bunu hak eden, oldukça özgün bir yapım. 16 Şubat’ta vizyonda olacak bu filmi sinemada izleme şansını kaçırmayın derim.

Puanlama

8.4

8.4
Kullanıcı Oyu: ( 2 oylar ) 8.2

Yorum(1)

Bir Cevap Yazın