Ana Sayfa Kırmızı Halı ve Festivaller Oscar 90. Oscar Ödül Töreni Une mujer fantástica (2017): Ötekileştirilen Hayatlar

Une mujer fantástica (2017): Ötekileştirilen Hayatlar

Une mujer fantástica (2017): Ötekileştirilen Hayatlar 6.0
1
Son dönem Şili sinemasının Pablo Larrain’le beraber öne çıkan ismi Sebastian Lelio. 2013 yılında çektiği Gloria ile adını duyuran yönetmen, Gloria ile Berlin Film Festivali’nde Altın Aslan için yarışmış ama kazanamamıştı. Una mujer fantastica ile de bunu denedi fakat yine başaramadı. Fakat Akademi Ödülleri’nden yabancı dilde en iyi film ödülünü kazanarak bütün dikkatleri üzerine çekmeyi başardı.

Una mujer fantastica, Marina adında bir trans bireyin sevdiği adamı kaybettikten sonra başta aşık olduğu adamın ailesi üzerinden, toplum içinde var olma mücadelesini ve kişiler ile arasındaki gerilimi anlatıyor. Marina ile Orlando, birbirlerine tutkulu bir şekilde bakan ve ilişkilerini cinsellik tabanı üzerine kurmayan bir çifttir. Adı konulamayan bir sebepten ötürü Orlando hayatını kaybeder. Tercihlerinden ötürü ötekileştirilen Marina başta doktorlar olmak üzere toplumun neredeyse her kesimi tarafından zan altında bırakılır. Sular durulduktan sonra ise Marina bir nevi Orlando’ya karşı son görevi olarak gördüğü şeyi yapmak ister. Bu son görev onun cenazesine katılmaktır.

Marina, Orlando’yu kaybettikten sonra yalpalar. Bu yalpalama göz pınarları kuruyuncaya kadar ağlamak şeklinde değildir. Aksine Marina’nın gözünden bir damla yaş gelmez. Hemen gündelik hayata adapte olmuş gibi dursa da aslında gitgide yalnızlaştığını hissedersiniz. Tabi onu yalnızlaştıran şey başlı başına yaşadığı kayıp değildir. Trans olması da yalnızlığını daha perçinler. Bu kaybı da onun sırrıdır ve kimseye paylaşamadığı için acısını tek başına yaşamak zorunda kalır. Marina’ya belki de en içten destek Orlando’nun kardeşinden gelir.

Bir sahnede Marina rüzgara karşı yürümeye başlar. Bu yürüyüş onun ve onun gibi trans bireylerin yaşamının zorlu yürüyüşünün temsili gibidir. Bu yüzden bu sahnenin filmi en güzel özetleyen sahne olduğunu düşünüyorum. Ayrıca Marina’yı canlandıran Daniela Vega’nın gerçek hayatta da trans olduğunu söylemekte yarar var. Bu durum filmin senaryosuna daha fazla anlam katıyor. Daniela Vega’da bu durumu şu şekilde özetliyor; “Benim trans oluşum, senaryoyu ve anlatıyı daha gerçek kılıyor. Ama daha da önemlisi, daha önce hiç keşfedilmemiş olan film dünyasına bir kapı açıyor çünkü ben trans kadın oynayan, trans bir aktrisim.”

Una mujer fantastica, cinsel kimlikleri ve eğilimleri yüzünden toplumun ötekileştirdiği insanların gördüğü baskılara ve aşağılanmalara Marina karakteri üzerinden ele alıyor. Une mujer fantastica sinemasal anlamda güçlü özellikler barındırmıyor. Yönetmenin dokunuşunun belli olduğu birkaç sahne dışında ortada bir yönetmenlik başarısı yok, aynı şekilde başrol Daniela Vega’nın da üst bir performans ile filme katkı sağladığını düşünmüyorum. Düşünce olarak bir transın hayatına ışık tuttuğu için değer gösterilmesi gerekiyor. 

Puanlama

6.0

6.0
Kullanıcı Oyu: ( 0 oy ) 0

Yorum(1)

Bir Cevap Yazın