
İzleyici tarafında, bu hakikat arayışında bir hakemlik yapılamayacağı gibi ancak Hae-mi karakterini daha da derinleştiren detaylardan bir akıl yürütmeye varılabilir. Hae-mi, bir yolculuğa çıkacağı için Jong-su’dan kedisine bakmasını rica ettiği konuşmasında, hayatın anlamını arayan kabileleri ziyaret etmek, onlarla bu arayışa ortak olmak için Afrika’ya gideceğini söyler. Ayrıca pandomim öğrendiğini, bu sayede ne zaman isterse portakal yiyebileceğini söyleyerek elleriyle bu hareketi canlandırır. Bu peşpeşe gelen iki sahneden Hae-mi’nin, hayatın anlamına ilişkin bir arayışta olduğu, hakikatin kendisiyle ilişkisinin kopuk olduğu ve hakikati yaratıcı bir hayal gücüyle ikame etmeye çalıştığı izlenimi edinilebilir. Bu sebeple belki de hiç yaşanmamış bir geçmişi tesadüfi bir karşılaşma üzerinden retrospektif olarak inşa etmeye çalıştığını, dolayısıyla bir bellek yaratmaya çabaladığını düşünmek yanlış olmaz. Kendince anlamı olmayan, yalnız yaşanılan bir hayatı, başka birini de ortak ederek kuyudan kurtulma gibi aynı zamanda metaforik anlamı da olan bir olayla anlamlandırmaya çalışmak ve ortak bir geçmiş inşasına girişmek Hae-mi için bir çıkış yolu olarak gözükürken Jong-su içinse hakikatin ardına düştüğü şizofrenik sorgulamaların başlangıcı olacaktır.
İnceleme icin tşkler