Ana Sayfa Vizyon Aquaman (2018): Su Altı Çılgınlığı

Aquaman (2018): Su Altı Çılgınlığı

Aquaman (2018): Su Altı Çılgınlığı 7.0
0
Her DC yeni film vizyona soktuğunda “Acaba bu sefer işin altından kalktılar mı?” sorusu sorulur oldu. Zamanında atılan yanlış adımlar ve Marvel’ın attığı doğru adımlarla karşılık bulunca prestij olarak çok kan kaybettiler. Avengers’a  misillime niyeti taşıyan Justice League de beklentilerin altında kalınca bu sorunun sorulması gayet doğal karşılanması gerekir diye düşünüyorum. Ama DC tarafından çekilen her yeni filmin de artık tekil olarak değerlendirme inancı içerisindeyim. Bu yüzden son filmleri arasında bir kıyas yapmak gerekirse Wonder Woman DC filmleri içerisindeki  en doğru hamlelerden birisi idi. Biraz Zack Snyder ısrarından vazgeçilmesi biraz da farklı film türlerinde isim yapmış bir yönetmenin tercih edilmesi Wonder Woman’ın ellerine yüzlerine bulaşmamasına sebep oldu. DC’nin yönetmen tercihlerine özenmesi durumunu Aquaman’de de sürdürmesi gayet sevindirici olarak karşılıyorum.  Bu sefer son dönem önde gelen korku filmleri olan Saw, Insidious ve The Conjuring’in yönetmeni olan James Wan yönetmen koltuğuna oturdu.

Aquaman ile ilk olarak Justice League’de tanışmıştık. Aquaman deniz canlıları ile tepepatik iletişim kurabilen, oldukça güçlü ve suyun içinde oldukça hızlı hareket eden bir süper kahraman olarak karşımıza çıkıyor. Annesi masallara konu olan kayıp ülke Atlantis’in kraliçesi babası ise sıradan bir deniz feneri bekçisi. Filme göre de Aquaman gerçek gücünü buradan alıyor. Hem karayı hem denizi temsil ediyor. Film başlangıcı Arthur’un (Aquaman) dünyaya gelişi ve çocukluğunda yaşadığı birkaç olay ile karakterin gelişimini besliyor. Film daha sonra Aquaman’in Atlantis’e gidip üvey kardeşi Orm’un kara ile deniz arasında bir savaş başlatmasına engel olma gayretine  dönüşüyor.


Filmin oyuncu kadrosunun tanınırlığı dikkat çekiyor. Nicole Kidman, Amber Heard, Jason Momoa, Willem Defoe akla ilk gelen isimler. Sergilenen performanslar ne kadar iyi olsa da karakterlere yazılan diyalogların zayıf olması oyuncu-karakter uyumunu olumsuz etkiliyor ve diyaloglar karakterlere bir hatta iki numara küçük kalıyor. Diyaloglar gibi müzikler de sahnelere bir iki numara küçük kalıyor. Bu tip süper kahraman filmlerinde epik müzikler aksiyon sahnelerini iyi yönde besler fakat Aquaman’in bir müziği hariç diğer müziklerine yeterince özen gösterilmemiş hissi veriyor. Ek olarak bir olumsuz tarafını daha söyleyip filmin beni heyecanlandıran taraflarını bahsetmeye başlayacağım. Son olumsuz taraf ise filmin ilk yarısı bir sahne hariç gerçekten kısa sahnelerden oluşuyor olması. Kısa sahneler filmin içine tam girmenize engel oluyor. Her sahneye aksiyon sıkıştırma gayreti filmin kurgu bütünlüğünün önüne taş koyuyor. Filmin beni heyecanlandıran yönleri ise bu kısa kısa sahnelerin yerini uzun sahnelere bırakmasıyla başlıyor. Uzun sahneler ister istemez kurgudaki dağınıklığı hemen topluyor. Aquaman ve Mera’nın çıktığı yolculuk ise filmin evreninin genişlemesine ve karakter çeşitliliğinin artmasına zemin hazırlıyor. İki farklı villain filme bir nebze derinlik katıyor. İlki Black Matma biraz araştırma ile Aquaman’in en azılı düşmanları arasında yer aldığını öğreniyoruz. Diğeri ise üvey kardeşi Orm. Onunla da klasik kardeşler arası taht kavgası yaşıyor. Kostümler üzerindeki ince işçilik çok cezbedici. Denizaltı dünyasının canlıların fiziksel özellikleri karakterlerin kostümlerini tasarlamada çok yararlı olmuş. Biraz yukarda her sahneye aksiyon sıkıştırma gayretini bütünlüğü bozması bakımından rahatsız edici bulduğumu söylemiştim. Aksiyon sahnelerini tek tek ele aldığımızda hepsini DC’nin en başarılı ve en özenilmiş aksiyon sahneleri olduğunu düşünüyorum. Su altına göre yaratılan özgün aksiyon hareketleri filme farklı bir estetik dokunuş katıyor.

Aquaman’de sıklıkla Star Wars sahnesinden esintiler görmek mümkün. Özellikle filmin finaline doğru olan savaş sahnesi Star Wars’da ki uzay gemilerinin çarpışmasından farksız. Jedi eğitimi ve ışın kılıcı hareketlerine benzer sahneleri mızrak sahnelerinde görebiliriz.

Aquaman doğru hamlelerle beraber DC’nin en ilgi çekici karakteri haline dönüştürülebilir. Tabi Batman ve Superman hegemonyasını kırmak zor olacak. DC’nin karanlık atmosferinden James Wan’ın çok iyi yararlandığını düşünüyorum. Ayrıca yaratılan evren genişlemeye çok müsait. Umarım iyi değerlendirilir. Sonuç olarak DC en büyük sıkıntısını yine tekrarlıyor. Hikayeyi ve karakterleri derinlemesine irdeleyemiyor. Bu işi biraz riske atmamakla alakalı. Genel seyirci kitlesinin bu tip filmlerden beklentisinin aksiyon olması DC’yi en azından seyirciye onu verelim dedirtmiş ki oraya abartılı yükleniliyor. Ne zaman bu aksiyonunun yanına kurgu ve hikaye derinlikle işlenilmeye başlanırsa o zaman gerçekten iyi yapımlardan söz ederiz.

Puanlama

7.0

7.0
Kullanıcı Oyu: ( 0 oy ) 0

Bir Cevap Yazın