Django Unchained (2012): “Çünkü Ayaklara Takılan Zincirler, Ruhu Esir Alamaz”
birdunyafilm.co
Rating: 9 / 10
Django Unchained (2012): “Çünkü Ayaklara Takılan Zincirler, Ruhu Esir Alamaz”
9.0
‘’ Hep yalnız mıydın sen
Tekrar sevmedin mi kimseyi
Sevgi devam edecek
Hayat devam etmeli
Geçiremezsin pişmanlıkla hayatını
Bir kez onu sevdin
Şimdi onu yitirdin
Hem de sonsuza dek yitirdin
Django… ‘’
Köle, başka bir insanın malı olan, herhangi bir eşya gibi alınıp satılabilen kişidir. Kölelik, insanın en eski tarihinden beri var olagelmiş bir olgudur. Köleler, taşınır herhangi bir mal gibi görüldükleri ve onlara hiçbir hak ve özgürlük tanınmadığı için, kendilerinden istenen her türlü işi yapmakla yükümlü olmuşlar; efendilerinin kötü davranışları, ağır yaşam ve çalışma koşulları, ‘’insan sayılmayan’’ binlerce kölenin ölümüne yol açmıştır. Bir köle için kölelikten kurtulmanın tek yolu, efendisince özgürlüğünün geri verilmesi, yani azat edilmesiyle mümkün olmuştur. Tabii tarihte her köle ─bu kadar─ şanslı olmayacaktır.
Filme adını veren Django, 1858 yılında ─iç savaştan iki yıl önce─ başlayan öyküsüyle karşımıza çıkar. Siyah derileriyle, beyazların zorbaca tahakkümüyle yaşayan bir grup zavallı köleden biridir. Karısı Broomhilda ve kendisine türlü işkenceler edilmiş, farklı iki yerde yaşamak zorunda bırakılmışlardır. Django’nun karşısına keskin zekâlı diş doktoru ‘’King Schultz’’ çıktığında ise onun bu zor hayatı artık geri dönülmez bir değişime uğrayacaktır.
Köle tacirlerinin insan yaşamını para karşılığında sattığı bir yüzyılda diş doktoru King Schultz da sıra dışı bir iş yapmaktadır: O da para karşılığında devlete ‘’aranan canilerin cesetlerini satan’’ bir mükâfat avcısıdır. Zenci köle Django’dan bu işi yaparken kendisine yardım etmesini ister, karşılığında ona özgürlüğünü geri vermeyi ve karısını birlikte aramayı teklif eder. Filmin çarpıcı öyküsü tam olarak bu noktadan sonra başlar. King Schultz, Django’ya bu serüvende ilginç ve belki de en anlamı soyadını verecektir: Freeman! Özgür, korkusuz, güçlü bir siyahtır artık o.
‘’Sadece korkaklar kaçmaya meyillidir.’’
Tarantino, siyah rengi bu denli şık temsil eden bir zencinin ─Jamie Foxx─un karşısına beyazlar dünyasının iddialı aktörü Leonardo DiCaprio’yu getirerek bu eşsiz çatışmayı ─güç ve güç─ ekseni yaratarak çarpıcı biçimde ortaya koyar. İki oyuncu temsil ettikleri değerlerin savunuculuğunu yaptıkları oyunculuklarını western film lezzetiyle izleyiciye sunar.
Abartılı vahşet sahnelerini ve birçok kez kırmızı renge boyanan ekranı seçtiği temanın gücüyle bütünleştiren Tarantino, yönetmenlik dehasını ortaya koyar. O nedenle izlediğiniz kanlı sahneler, mide problemlerine sebep olmaz; aksine ince bir zekanın gülümseten dekorları olarak zihninizde yer etmeyi başarır.
Müzikal anlamda bir harmoniyi yansıtan film müzikleri, sahnelere uygun şekilde hızlanır, yavaşlar ve ana karakterlerin ruh hallerini size notalarla sunar. Bu nedenle film müziklerinin de sınıfı geçtiğini söylemek mümkün. Kostümleri ve efektlerinin canlılığı ile ise filme atılmış başarılı imzalar olarak değelendirilebilir.
Tarantino yolculuğunuz, zekaya ve kalbe giden yollardan geçecek.
Herkese iyi seyirler.
Puanlama
9.0
9.0
( 2 oylar ) 8.5
Etiketler:
christoph waltz eleştiri film eleştirisi film incelemesi inceleme Jamie Foxx Leonardo Di Caprio Quentin Tarantino Samuel L. Jackson Tarantino Filmografisi