Ana Sayfa İnceleme Macbeth (2015): İnsaf ve Merhametin Kalmadığı Yerden

Macbeth (2015): İnsaf ve Merhametin Kalmadığı Yerden

Macbeth (2015): İnsaf ve Merhametin Kalmadığı Yerden 9.0
0
“Kendini boşuna harcamış olur insan dilediğine erer de sevinç duymazsa.
Yıktığın hayat kendininki olsun daha iyi, yıkmakla kazandığın şey kuşkulu bir mutluluksa.”

Film, İskoçya kralı Duncan‘ın sadık komutanı Macbeth‘in Norveç’e karşı kazandığı kanlı mücadelesiyle başlar ve ardından iyi eğitilmiş bir kötülüğün, bu kötülüğe maruz kalan ve bu kötülüğü doğuranlar için nasıl yıkıcı sonuçları olabileceğini anlatarak ilerler.

Macbeth, Shakespeare‘in, en acımasız ihanetin nasıl olabileceğini ve bu ihanetin nasıl büyük bir pişmanlığa dönüştüğünü anlattığı ve yine Shakespeare‘i çağının yüzyıllarca ötesine taşıyan belki de en karanlık trajedilerinden biridir. İşlenen bir suçun getirdiği bu pişmanlığı kendi şiirsel diliyle Lady Macbeth‘e “Koca Poseidon’un bütün denizleri, yıkayabilir mi bu elleri?” dizeleriyle söyletmiştir. Film de Lady Macbeth’e bir cevap arayışı içerisinde sonlanmaktadır.

Michael Fassenbender, Macbeth rolüyle bir Shakespeare eserini layığıyla tiyatro sahnelerinden beyazperdeye taşıyabildiğini başarılı tiradlarıyla göstermektedir. Yiğit Macbeth’ten zorba Macbeth’e doğru geçirdiği başkalaşım seyirciyi durağan ilerleyen filmde bile eserle buluşturabilmiştir. İktidar hırsının, kuşkunun, bir insanı nasıl delirtebildiğini ve boşuna harcanmış bir hayat ve ihanetin ağırlığını, yenilmez Macbeth’in bile kaldıramayabileceğini yavaş yavaş delirmeye başladığı sahnelerde tüm somutluğuyla ortaya koymaktadır. Yüzdüğü karanlık sığ suların bir bataklığa dönüştüğünü anladığı sahneyi ise “Sön, cılız kandil, sön! Hayat dediğin ne ki? Yürüyen bir gölge, bir zavallı kukla bu sahnede bir saat gösterip, boyun kırıp gidecek. Bir daha duyulmayacak artık sesi. Bir aptalın anlattığı bir masal bu kuru gürültüler, deli saçmalarıyla dolu.” dizeleriyle gerçekleştirerek, bu unutulmaz tiradıyla Macbeth gibi ağır bir karakterin hakkını verebildiği sinema eleştirmenleri tarafından onanmıştır.

Marrion Cotillard ise canlandırdığı Lady Macbeth rolüyle Fassbender’ın karşısına başka bir oyuncu olamazmış fikrini tüm sinema eleştirmenlerin bilinçaltına film boyunca aşılayarak Kaldırım Serçesi’nden sonra başka bir unutulmaz performansını sinema tarihine yazdırmıştır. Hırs tohumlarına sahip bir kadını, sevdiği bir insanı uçurumun kenarına götürüp düşüşünü izlemekten çekinmeyen fakat daha sonrasında bu biçare yuvarlanışa dayanamayıp duygusal bir yük edinen çaresiz kadına dönüşümünü Shakespeare’in dizeleriyle mükemmel bir şiirsellikle seyirciye aktarmıştır.

Film, bu iki başarılı perfomansı, Macbeth eserinin karanlık, depresif, yoğun sis ile çevrili İskoçya ve Norveç topraklarını dekor yaparak zenginleştirmiş ve tiyatro tarihinin ardından sinema tarihine de başarılı bir Macbeth eseri bırakmıştır.

Yönetmen Justin Kurzel her ne kadar tiyatro eserine %80 gibi bir oranda bağlı kalmış olsa da William Shakespeare’in o şiirsel ve Shakespeareyen diye adlandırılan dilinden uzaklaşmamak için senaristlerle birlikte eserin yüceliğinin yanında soluk kalmayacak bir yapıt oluşturmuşlardır. Senaristler tiyatro metnine sadık kalırken Kurzel de yavaş çekimle gerçekleştirilen savaş sahneleriyle filmi aksiyon filmi sınırından oldukça uzaklaştırarak, şiirselliği bu sahnelerin içerisinde dile getirmiştir.

Puanlama

9.0

9.0
Kullanıcı Oyu: ( 1 oy ) 1.3

Öznur Singin 90 yılında dünyaya gelme ayrıcalığını elde edenlerdenim. Okumayı “Deniz Kızı” masalı ile söktükten sonra sevmeye “Çocuk Kalbi” ile başladım. Filmlerin büyülü, farklı boyuttaki dünyasına adım atmam, aynı zamanda ilk defa sinema salonuyla da tanışmamı sağlayan “Leydi ve Sokak Köpeği” oldu. Şimdi ise Biyomühendislik lisansımı tamamladıktan sonra okumalara doyamadığım için devam ettiğim yüksek lisansın yanı sıra film yazıları yazıyorum ve sevgili yazar arkadaşlarım iyi ki beni aralarına almışlar diyorum. Charlie Chaplin demiş ki “Bir filmi herkes anlayabilir, sinema herkes içindir”. O zaman izleyelim, izlettirelim ve sonra da yazalım. Çünkü yazmasaydık deli olacaktık.

Bir Cevap Yazın